HABABAM SINIFI
- Ahmet Güdücüoğlu
- 3 gün önce
- 2 dakikada okunur
Rıfat Ilgaz'ın ölümsüz eseridir Hababam Sınıfı. İnsanımızın neredeyse bütün karakterlerini tanıdığı ve içerisinde kendisinden bir şeyler bulduğu başyapıttır. Halkın sıkıntılarının, eğitim sistemindeki aksaklıkların, yanlışlıkların, güllerin, dikenlerin ve bunların yalın, duru, akıcı, anlaşılır bir Türkçe ile mizah yollu anlatıldığı romanın adıdır. Koca Çınar'ın öfkesinin, sevgisinin, özleminin yansımasıdır. Hababam Sınıfı, 1956-1957 yıllarında Rıfat Ilgaz'ın "Stepne" takma adıyla "Dolmuş" dergisinde bölümler halinde yayımlanan yazı dizisidir. Bu, skeç ve kısa mizah öyküsü tadındaki bölümler birleştirilerek, 1957 yılında roman olarak yayımlanmıştır. Rıfat Ilgaz, 1966 yılında Hababam Sınıfı romanını piyese dönüştürür. Oyun, 25 gün provadan sonra Ulvi Uraz tarafından Beyoğlu’ndaki Küçük Sahnede genç oyuncularla sahneye konuldu, büyük ilgi ile karşılandı. Üç ay kapalı gişe oynadı. Bu kitap bir mizah klasiği. Ama sadece güldürmekle kalmıyor, burnumuza o dönemin okul müfredatını, disiplini ve sistemin içindeki çatlakları da usul usul koklatıyor. Güdük Necmi, İnek Şaban, Damat Ferit, Tulum Hayri... Her biri sadece bir karakter değil; bizim içimizden biri. Hatta belki de yıllar önce sınıfımızda oturan, adını çoktan unuttuğumuz bir arkadaşımız. Rıfat Ilgaz’ın kalemi hem taşlamacı hem de şefkatli. Eğitim sistemine öyle bir eleştiri getiriyor ki; hani gülüyoruz ama bir yandan da içimiz burkuluyor. Mahmut Hoca karakteriyle öğretmenlik mesleğine duyulan saygıyı, sorumluluğu ve sevgiyi iliklerimize kadar hissediyoruz. Bazı anlarda kahkaha atarken yakalıyorum kendimi, ama hemen ardından “Bu çocuklar neden böyle olmuş?” diye soruyorum. İşte bu, yazarın ustalığı. Sadece güldürmekle kalmıyor, düşündürüyor da. Hababam Sınıfı sadece bir sınıf değil, bir halk hikayesi. Mizahın gölgesinde, derin bir sistem eleştirisi var. Bu kitapla sadece geçmişi değil, bugünü de görüyorsun. Hele ki eğitimle bir bağın varsa, bu satırlar seni çok başka yerlerden yakalıyor
Rıfat Ilgaz'ın oğlu Aydın Ilgaz'ın Hababam Sınıfı hakkında söylediği şu sözler de dikkate değer: "Ülkemizde Hababam Sınıfı hala filme alınıyor, basılıyor, izleniyor ve hala gülünecek bir yönü bulunuyorsa; ülkede hala eğitimde sorunlar yaşanıyor demektir. Ne zaman Hababam Sınıfı unutulmaya yüz tutarsa, o zaman eğitimimizde de bir gelişme yaşanmaya başlamış demektir."
Hababam Sınıfı filmi, sinema dünyamızda adının altın harflerle yazıldığı unutulmazlar arasında yer almıştır. Rıfat Ilgaz’ın her zaman, her izlediğimizde yüzümüzü güldüren büyük eseri Hababam Sınıfı; İlk gösteriminde sinemalar 1500 kişilikti. Günde 7 seans, 54 hafta kapalı gişe oynadı. Ama kendine özgü bilinmeyenleri de vardı. Filmin Yönetmeni Ertem Eğilmez’in oğlu gibi sevdiği Tarık Akan’ı sürekli “Ferit” ismiyle oynatmasının nedeni aslında acı bir gerçeği içinde barındırıyordu. Erken yaşta kaybettiği oğlunun adı Ferit’ti. Oğlunun ismini Tarık Akan’la yaşatmak isteyen Yönetmenin ona filmlerde verdiği bu isim Tarık Akan’a da oldukça yakışmış ve bu isimle tam 12 filmde oynamıştı. Kurtuluş Savaşı gazisi bir fizik öğretmenini canlandıran Sıtkı Akçatepe gerçekten bir İstiklal Gazisiydi ve Halit Akçatepe’nin babasıydı. Yani aslında filmde Güdük Necmi (Halit Akçatepe) Paşa Nuri’yi “Babam İstiklal Gazisi!” diye uyutmaya çalışıyorken yalan söylemiyordu. Hayta İsmail’in askerden geldiği sahneler pek kurgu değildi. Rol icabı değil gerçekten de o dönem askerdeydi ve seti ziyarete gelmişti.
Bütün oyuncular senaryoya, diyaloglara bağlı olmak zorundayken Kemal Sunal için doğaçlama yapma özgürlüğü verilmişti.
Pek çok kez birlikte rol alan Kemal Sunal ve Şener Şen’in birlikte rol aldıkları ilk film Hababam Sınıfı’ydı.
Bu büyük eseri bize kazandıran, daktilo alacak parası olmadığı için Hababam Sınıfı’nı el yazısıyla yazan Rıfat Ilgaz’ı saygı ile anıyorum.
“Müdür:Evet sen, Roma’yı kim yaktı ?
Şaban:Valla ben yakmadım.
Müdür:Oğlum, Roma’yı kim yaktı dedim ?
Şaban:Valla ben yakmadım
dedim, Müdür bey.
Müdür:Ne diyor bu ?
Güdük Necmi: Şaban yalan söylemez Müdür bey,
ben yakmadım diyorsa yakmamıştır.”
Comments