top of page
Yazarın fotoğrafıAhmet Güdücüoğlu

YENİ YIL

YENİ YIL

 

 Karşıladığımız yeni yılda daha umutlu, daha keyifli işler yapmak durumundayız. Örneğin kendimize iyilikler yapacağız. Küçük sevinçler arayacağız. İyi müzikler dinleyecek, iyi filmler izleyeceğiz. Vasatın hâkimiyetine karşı, niteliğin zaferi için mücadele edeceğiz. Sanat iyileştirir anlayışıyla daha fazla sergiye, daha çok kütüphaneye, daha çok konsere gideceğiz. Kötülüklere ses çıkaracağız, çıkaranlarla birlikte hareket edeceğiz. Korkabiliriz, kendimizi yalnız hissedebiliriz, bunalabiliriz. En azından doğamız için, istediğimiz gibi yaşayabilmek için, tüm canlılar için ayakta duracağız. Daha güzel, daha sevinç dolu, daha mutlu günleri yakalamalıyız. O kadar da zor değil birine umut olmak. Sadece umut olacağız. Bir gün işimizden izin alıp, tatilimizden vazgeçip insanlara şifa olmak, umut olmak için kan vereceğiz. Bir sürü hastalara ışık olacağız. Donör olmayı kabul edecek, bir kişinin hayatını kurtarmanın hazzını ömür boyu yaşayacağız. Daha fazla okuyacağız. Vonnegut’un Mavi Sakal kitabında geçer: “İyi bir resmi kötü bir resimden nasıl ayırt edebilirsin? Tek yapman gereken tatlım, bir milyon tane resme bakmaktır.” Buradan yola çıkarak ve daha iyi anlamak için yüzlerce ve yüzlerce kitap okuyacağız. Hem sağlığımıza dikkat edecek, hem de üreticinin emeğine saygı göstereceğiz. Doğal ürünleri aracıları devreden çıkaran kooperatiflerden alacağız. Arayacağız, bulacağız, talep edeceğiz.

Hayıflanmayacağız, mızmızlık yapmayacağız. Şiir olacağız, şarkı olacağız, sevgi dolu olacağız. Kötülüğe, umutsuzluğu, sevgisizliğe karşı çıkacağız.

 İçimizdeki umudun yeşermesini devamlı sağlamalıyız. Umuda ihtiyacın olduğu yerde ona daha fazla sarılmalıyız. Karanlıkta aklına gelir umut.

Seni umutsuzluğa itenler, yaptıklarının yanında ellerini kollarını sallayarak dolaşanlar sen umudunu kaybet diye her yolu denerler. Düzelmesini hiç bekleme diye, umuduna sahip çıkma diye seni engellemek isterler.

Çocuğa vururlar, kadına, hayvana, tüm güzel şeylere çekinmeden vururlar. Sen umudunu yitir diye, kötülüklere engel olma diye.

Hayvan severlerin sayısı, onlara zarar verenlerden daha çok olmasa hayvanların insanlara bu kadar yaklaşmaları imkânsız olurdu.

Bütün bunlar sen umudunu yitir diyeyse, tam da bu sebeple bir kez daha umuttan bahsetmek gerekmez mi? Umutsuzluk nasıl önüne kattığı her şeyle kuvvetli bir rüzgâra dönüştüyse, umut da çığ gibi büyümez mi?

Evet, bazı topraklarda daha yavaş büyür ama ille de büyümez mi?

Biliyorum ki hepimizin sıkıntıları, üzüntüleri var. İnsanoğlu hastalıktan, ölüm acısından, parasızlıktan, aşk acısından, ayrılıktan, onurunun kırılmasından, yaşlılıktan, kısacası bin bir sebepten dolayı acı çekiyor. Ama hayat sadece bunlardan ibaret değil. Dertlerin yanında sevinçler, hastalıkların yanı başında mucizeler, gözyaşlarının arkasından kahkahalar bekliyor bizi. Bu yüzden yeni yılın bu ilk gününde hepinizi, hayatınızdaki karanlıkları değil, aydınlık noktaları hatırlamaya çağırıyorum. Yaşıyor olmak, yeni yıllara ulaşmak bile başlı başına bir mutluluk kaynağı olmalı. Hayat, dertleri büyütmek için çok kısa. Bir türküde deniliyor ki: “Bu dünya bir penceredir / Her gelen baktı geçti”. Biz de bakıp geçiyoruz işte. İnsan bunu hatırladığı zaman, dertleri gözünde küçülüyor.

 “Biz görebilecek miyiz?” sözü umudun karşısına konmuş en popüler tuzak değil mi? Her şeye karşı harekete geçmeye karar verdiğin an önüne çıkarılan derin hendek. “Değişse bile biz göremeyiz.” dedirtirler.

“Bu noktadan ileriye gitme!” diye, “Değmez!” diye. Muhtemel haklı da olabilirler. Hatta haklı oldukları belki de “görememe” ihtimalinin yüksek

olması. Oldukça yüksek. Duralım mı o zaman? “Umudumuz kalmamıştır!” deyip ıskalayalım mı kalan ne varsa? Eğer İngiliz işçiler Biz göremeyiz! diye mücadele etmeselerdi, bugün işçiler hâlâ günde on sekiz saat çalıştırılıyor olurdu. Nazım Hikmet ne güzel dizelere dökmüş umudu:

Yaşamayı ciddiye alacaksın,

yani o derecede, öylesine ki,

mesela, kolların bağlı arkadan, sırtın duvarda,

yahut kocaman gözlüklerin,

beyaz gömleğinle bir laboratuvarda

insanlar için ölebileceksin,

hem de yüzünü bile görmediğin insanlar için,

hem de hiç kimse seni buna zorlamamışken,

hem de en güzel en gerçek şeyin

yaşamak olduğunu bildiğin halde.

2023 de biter, umut bitmez. İyi seneler.

 

 

18 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


bottom of page