Usturadan ustalığa yarım asırlık emek!
- Özlem KARAKOYUN

- 6 saat önce
- 2 dakikada okunur
Çocuk yaşlarda berber dükkânlarının camından izleyerek kurduğu hayali yarım asrı aşan bir meslek yolculuğuna dönüştüren Hüsmen Çevik, Lüleburgaz’da berberliğin yalnızca tıraş değil; esnaflık, sanat ve insan ilişkileriyle yoğrulan bir yaşam biçimi olduğunu gösteren isimlerden biri olarak öne çıkıyor.



Çocuk yaşlarda berber dükkânlarının camından izleyerek başladığı hayalini, yarım asrı aşan bir meslek yolculuğuna dönüştüren Hüsmen Çevik, Lüleburgaz’da berberliğin yalnızca bir iş değil, aynı zamanda bir esnaflık ve sanat olduğunu gösteren isimlerden biri oldu.
Aslen Hayrabolulu olan Hüsmen Çevik, ailesiyle birlikte 1963 yılında Lüleburgaz’a geldi. Küçük yaşlarda duyduğu berberlik merakı, zamanla hayatının merkezine yerleşti. Lüleburgaz Berberler ve Kuaförler Esnaf ve Sanatkârlar Odası’nda 22 yıl boyunca yöneticilik yapan Çevik, sektöre sunduğu katkılar nedeniyle 2023 yılında Lüleburgaz Berberler ve Kuaförler Esnaf ve Sanatkârlar Odası Başkanı Yüksel Akın ile Kırklareli Esnaf ve Sanatkârlar Odaları Birliği Başkanı A. Fuat Şeker tarafından plaketle onurlandırıldı.
İlkokul yıllarında okulu bırakan Çevik’in meslek hikâyesi de bu dönemde başladı. Öğlen yemeklerine giderken berber dükkânlarının önünde durup ustaları izlediğini anlatan Çevik, mesleğe olan ilgisini her fırsatta dile getirdi. Defalarca dükkân sahiplerinden iş istemesine rağmen kabul edilmeyen Çevik, yeniden okula dönse de öğretmenlerinden gördüğü tepkiler nedeniyle eğitim hayatından uzaklaştı. Ailesinin 1963 yılında Lüleburgaz’a yerleşmesinin ardından babasını ikna ettikten sonra bir berber ustasının yanında işe başlayan Çevik, çıraklıktan ustalığa uzanan bir süreç yaşadı. Çevik, “İyi ki okulu bırakıp bu işi öğrenmişim. Hiç pişman değilim,” sözleriyle mesleğine olan bağlılığını ifade etti.
Lüleburgaz’da evlendiği için kendisini “karıköylü” olarak tanımlayan Hüsmen Çevik’in iki çocuğu bulunuyor. Ancak çocuklarının berberlik mesleğini sürdürmek istememesi, onu en çok üzen konuların başında geliyor. Bu durumu, “Bu mesleği çocuklarıma miras bırakmak isterdim ama ikisi de yapmak istemiyor. Ben bu mesleğe bir kıza tutulur gibi mesleğime tutuldum,” sözleriyle anlattı.
1996 yılında emekli olan Çevik, berberliği bugün sembolik olarak sürdürüyor. Kullandığı ekipmanların son teknoloji olduğunu belirten Çevik, her zaman yedek makine bulundurduğunu ve yıllar içinde birçok kişiye mesleği öğrettiğini söyledi.
İş yerinde kurulan dostlukların kendisi için çok kıymetli olduğunu vurgulayan Çevik, berberliğin yalnızca tıraş değil, aynı zamanda bir esnaflık ve iletişim sanatı olduğuna dikkat çekti.
“Eski berberler muhabbeti çok sever. Konu ne olursa olsun konuşuruz. Bazen eskileri yad ederiz. Biz mesleğe usturayla başladık. Şimdiki gençler makineyle başlıyor.” diyen Çevik, bazı müşterilerin hâlâ özellikle usturayla tıraşı ve eski usulleri tercih ettiğini ifade etti.
Herkesin iyi bir berber olabileceğini ancak iyi bir esnaf olmanın ayrı bir meziyet olduğunu belirten Çevik, mesleğini güzel sanatlarla ilişkilendirdi.
“Bir mimar arsanın konumuna göre proje çizer, berber de müşterinin kafa yapısına göre tıraş yapar,” sözleriyle mesleğine bakışını özetledi.
Yıllar boyunca aynı koltukta sayısız insanı ağırlayan Çevik, berber dükkânını yalnızca saç kesilen bir mekân değil, dertlerin paylaşıldığı, sevinçlerin konuşulduğu bir buluşma noktası olarak gördüğünü ifade etti.
Sabah erken saatlerde açılan dükkân, gün boyu farklı hikâyelere ev sahipliği yaparken, Çevik’in müşterileriyle kurduğu bağ da mesleğin görünmeyen ama en güçlü yanını oluşturuyor. Ona göre bir berberin en önemli sermayesi, müşterisinin güvenini kazanmak ve bu güveni yıllar boyunca koruyabilmek.


