top of page
Yazarın fotoğrafıAhmet Güdücüoğlu

UNUTTUKLARIMIZ 

İnsan olmanın güzel duygularından uzaklaştığımız gibi, sevginin bir sonucu olarak yansıyan birbirimize sarılmayı da unuttuk. Sarılma karşı tarafa sevgimizi, saygımızı gösteren bir eylem biçimidir. Öyle ki sarılma enerjisi insanları iki dakika sonra iyileştirmeye başlıyormuş. Bu bilimsel bir gerçek ve deneyimlenebilir bir güzellik. Sarılmak evrensel bir davranış şeklidir. Görmek, özleminin yarısını karşılamak demekti. Diğer yarısı da sarılmaktı. Sarılmak bir ihtiyaçtır, hem sizin sarılmanız, hem de karşınızdakinin size sarılması, harika bir şeydir. Bu yüzden bu eylem sizi rahatlatır, tedavi eder, ağrılarınız varsa dindirir ve sizden hiçbir şeyde talep etmez. Sarılmak sevme sanatıdır. ”Ben başkaları gibi değilim. Çok sevindiğim, mesut olduğum vakit, duygularımı sözlerle anlatamam. Mutlaka karşımdakinin boynuna sarılmak isterim.” Çalıkuşu eserinde Reşat Nuri Güntekin sarılmanın güzelliğini bu şekilde anlatır. “Sarılmak için yürek gerekir, kollar sonraki iş.”  Diyen Özdemir Asaf’ta bu güzel duyguya başka bir anlam katar.” Sevmek söz söylemek değil, bütün zor şartlara rağmen sahip çıkmaktır. Kötü günde sarılmak, iyi günde güven vermektir” diyen Neşet Ertaş Usta’da düşüncelerini böyle dile getirir.

 Sık sık, sıkı sıkı sarılın sevdiklerinize, sarılmak sevmektir, sahiplenmek, güvenmek, değmektir. Sarılmak kavuşmak, paylaşmak, yaklaşmaktır.Sarılmak yüreğin kalesini fethetmek, yarayı sarmak, hasreti kırmaktır.

Ailende biri öldüğünde herkes sana sarılmak ister. Ne diyeceklerini bilmezler ve söyleyebilecekleri, gerçekten yararı olabilecek bir şey de yoktur. Onun için yapabileceğin tek şey, orada durup sana sarılmalarına izin vermektir. Sarılmak insan olduğumuzu hatırlatan ve bunu sağlayan önemli bir davranıştır. Soma’daki maden faciasında baba ile oğulu birbirine sımsıkı sarılmış halde buldular. Ayni derin acı Ermenek’teki maden faciasında da yaşandı. Üç madenci arkadaş, tüm güçleriyle birbirine sarılmışlardı. Duygunun kelimelere dönüşemediği bir durumdu. Bir insana sarılmak Dünya’da zorluklara, kötülüklere karşı yalnız olmadığımızın en güzel kanıtıdır.

 Burada gittikçe zorlaşan bir durum söz konusudur. Yaşamda birbirine gerçekten, samimi bir şekilde sarılacak dost bulmak galiba en zor olanı gibi gözüküyor. Modern yaşamın dayattığı sistem insanları birbirinden uzaklaştırmış durumda. Şimdi sadece bir araya gelindiğinde tokalaşıyoruz. Çoğu zamanda tırnaklarımızın ucuyla yapıyoruz bu işi. Zoraki bir davranış şekliyle gerçekleşiyor. Acaba gerçek duygularla kucaklaşabileceğimiz kaç tane dostumuz mevcut? Devamlı kendimizi doyurmaya, açlığımızı gidermeye çalışıyoruz da, insana, dosta acıkıyor muyuz? Sarılmak birbirimizi saldırılara, kötülüklere karşı güvende tutabilmek, bunları engellemektir. Âşık Veysel ”dost dost diye nicelerine sarıldım ”dizeleri hala canlılığın koruyor. Sarılmanın güzellini ve bu sarılmaların bazen hayal kırıklıkları ile sonlandığını anlatıyor.

Bazen de çok sarılmak istersiniz, fakat karşınıza çıkan engelleri aşmak çok zordur. Ah'lar Ağacı eserinde  Didem Madak sarılmanın zorluğunu dizelerinde şöyle anlatır:

 

“Ne çok dikeni vardı ahlat ağacının, Ulaşılamazdı, Sen sarılmak istesen ona,O sana sarılamazdı”

“Uzaktan seviyorum seni. Kokunu alamadan, boynuna sarılamadan, yüzüne dokunamadan. Sadece seviyorum ”Şair Cemal Süreya’da sarılamamanın hüznünü, duygularını dizelerine insanı çok etkileyici bir şekilde dökmüştür.

 Bazen de çok sarılmak istersiniz, fakat karşınıza çıkan engelleri aşmak çok zordur.  Sevdiğiniz insanlara sarılmak, onlarla vakit geçirdiğiniz her anın sizi güzelleştirmesi gibi özellikleri vardır. Kimse sevginin bir sihir olmadığını inkâr edemez. Sarılmak ve dokunmak gibi eylemler be­yinde, oksitosin salımına neden olur ve sarılan kişiye karşı güven duyma eğilimi yaratır. Ayrıca size söy­lediği her şeye inanmanız için gerekli ortamı yaratır. Kollarını kapalı tutarak insanlara sarılamazsınız. Bedenin yiyeceğe ihtiyaç duyması gibi ruhumuzda sevgiye ihtiyaç duyar. Çocuğun tüm fiziksel ihtiyaçlarını, tüm fiziksel konforunu sağlayabilirsin ama sarılmak eksikse çocuk bütünsel bir varlık olarak hiçbir zaman gelişmeyecektir. O derinlerde bir yerlerde üzgün, özen gösterilmemiş, ihmal edilmiş olarak kalacaktır.

Şair Metin Altıok “ Zeynep'e Mektuplar” adlı eserinde kızına sarılma özlemini şu şekilde aktarır: ”Bilirsin ben mektup yazmayı pek sevmem. Ama yazışmamamızın asıl nedeni içimdeki sensizliği mektupla gideremeyeceğimi bilmiş olmam. Benim özlemimi ancak sana sarılmak, şöyle dolu dolu kucaklamak giderir. Bu da ne yazık ki şimdiye kadar çok az nasip oldu bana.”

 

23 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


bottom of page