top of page
Yazarın fotoğrafıAhmet Güdücüoğlu

UNUTTUĞUMUZ BAYRAMLAR 

 Yaşamımızda unuttuğumuz, unutturulduğumuz pek çok değer var. Tüm yaşamımızı incelediğimizde Dünya’ca yozlaşıyor, tüm Dünya’ca aynılaşıyoruz. Artık bütün şehirler birbirine benziyor. Herkes her yerde aynı kafelere gidiyor, aynı kahveleri içiyor, aynı filmleri izliyor ve aynı kitapları okuyor. Estetik salgınıyla yüzlerimiz, vücutlarımız bile birbirinin aynı oldu. Hoşumuza gidecek insana bile, yerleşmiş güzellik algıları karar veriyor. Bir kere, insan bence önce kendini yetiştirmeli. Kaliteli zevklere, hobilere sahip olmalı. Hiç kimse gittiğimizi görmeyecek olsa da, mesela bir tiyatroya, bir müzik dinletisine gitmeliyiz. Salt marka kıyafetler giymekle şık olmadığımızı anlamalıyız. Sinemada saçma bir komedi filmi izleyip, patlamış mısır yemekle sosyal olmadığımızı anlamamız gerekir. Elimizden akıllı telefonları bırakıp içinde bulunduğumuz ortamın, dostlarımızla sohbetin tadını çıkarabilmek gerek. Özelliklede unuttuğumuz değerlerin, büyüklerimizin, arkadaşlarımızın farkına varmamız gerekir.

 Bir şarkıdır gençliğimizde kalan, benim balonlarım vardı nakaratı. Neşe dolu yıllarımızdan süzülüp gelen anılarımızda çok önemli yer tutan, benim bayramlarım vardı hatıralarımızın en değerli bir unsuruydu. Fakat bizler için artık olmayana duyulan özlem halini aldı. İnsanı duyunca düşündüren, üzen bir durumu yansıtmaktadır. İnsanın böyle güzelliklerini, değerlerini kaybetmesi kendisinden bir şeylerin kopması gibi bir olaydır. Her bayram serzenişte bulunduğumuz, nerede o eski bayramlar sözcüğü de samimiyetini kaybetmeye başladı. Öyle ki insanlar ne kadar hayıflansalar da, modern yaşamın kendilerine sunduğu konfor ve rahatlıktan dolayı eski bayramları aramayı fazla önemsemiyorlar. Eski bayramlardaki insan sıcaklığını aramak yerine tatilin, denizin sıcaklığı onlara daha cazip geliyor. Fakat kalabalıklar içinde kaybolmuş ve yalnız.

 O eskiyen bayramlarda en çok çocuklar mutlu olurdu. Bir gün önceden şimdiki gibi kolayca duş alma olanağı olmadığından banyo yapılır. Daha sonra yeni alınan elbiseler hazırlanır, ütülenir ve yatağın başucuna konurdu. Şimdiki gibi çocuklara her zaman giysi alınmazdı. Bundan dolayı yeni giysilerin kıymeti bilinir, istenirse de bayrama az kaldı, bayramda giyebilirsin denilirdi. Bayramda en önemli görev aile büyüklerini, komşuları, yaşlıları ziyaret etmek idi. Şimdi hasret kaldığımız sıcacık sevgi dolu konukluklar, içimizi güneş gibi aydınlatırdı. O zamanlar her yeri beton yığınları kaplamamış arsalarda, yeşilliklerde çelik çomaktan tutunda, misket, kuyu kazmaca, dokuz kiremit, saklambaç oyunları oynanırdı. Şimdi bilgisayar başında yalnız bir şekilde oynanan oyunlar çocuklarımızı insan sevgisinden, sosyalleşmelerinden uzaklaşmaktadır.

 Günümüzde, özellikle de yoğun iş temposu nedeniyle bayramlar tatil ya da dinlenme fırsatı olarak değerlendiriliyor. Çekirdek ailenin hısım, akraba ziyaretleri yapmak yerine tatile çıkması ve bu yüzden de ziyaretçilerin azalması sonucu büyüklerin bayramları daha bir buruk geçiyor. Tüketime dayalı modern yaşam bizlere bedensel rahatı sundu ama insanlarımızın, bayramlarımızın içimizi ısıtan sıcaklığını çaldı götürdü. Apartman hayatıyla birlikte komşusunun kapısını belki de hiç çalmayan şehirliler, bayramlarda komşu ziyaretlerini de neredeyse unutur oldu. Ziyaret edilemeyen yakınlara içinde fotoğrafların olduğu kartpostal göndermenin yerini, telefonla ya da elektronik postayla yapılan bayramlaşmalar aldı. Kısaca Küresel Dünya’nın bize dayattığı teknoloji ile değişen insanların, elektronik ortamda yüz yüze gerçekleşmesi gereken sıcaklıktan uzaklaşması oldukça üzücü. İnsan sıcaklığının yerini, modern yaşamın sunduğu hiçbir sıcaklık alamaz. Bu, sevgi tomurcuklarının kokusuyla bezenmiş bayramlar burnumda tütüyor. Tıpkı fırından yeni çıkmış ekmek kokusu gibi. Aslında düşündüğümüzde ölen eski bayramlar değil, eski duyarlılıklar. Onları yaşatabilirsek eski bayramlarda yaşar. Yapmamız gereken sevgiyi, saygıyı, dostluğu, vefayı başka bayrama ertelememektir. Bu bayram tüm sevdiklerimizi kalplerimizden gelen sevgi ile kucaklayalım. Bu bayramda,  gidemediğimiz büyüklerimizi, dostlarımızı en azından telefonla arayalım. Çocukluğumuzdaki gözyaşlarımız gibi tertemiz, oyunlarımızdaki neşelerimiz kadar mutlu, saygı, sevgi dolu bir bayram dilerim.

 

 

 

13 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comentarios


bottom of page