top of page
Yazarın fotoğrafıAhmet Güdücüoğlu

SANAT

Ekonomik zorluklarla boğuşan toplumumuz zor günlerden geçmektedir. Yoksulluk terimini düşünürken sadece bu yoksulluğun yalnızca ekonomik yoksulluk olmadığını, ülkemizin temel sorunlarından birinin kültürel yoksulluk olduğunu düşünmekteyim. Diyebilirsiniz ülkede bu kadar çok sorun varken kültüre, sanata nasıl sıra gelsin? Gelmeli elbette.  Nedeni ise, kültürel gelişmesini tamamlayamamış bir toplumun çağdaş uygarlık düzeyini yakalayamayacağı gerçeği. Varsayalım ekonomimiz düzeldi, kişi başına düşen gelir arttı; toplumsal gelişme açısından ne kadar gelişmiş oluruz? Bunun yanıtını, kültürel gelişme normlarında aramak gerekiyor. Bilim, sanat, mimarlık, spor, dil, geleneksel zanaatlar, gastronomi gibi. Bu alanlarda dünden bugüne üretilmiş tüm maddi ve manevi değerleri içeren kültürel mirası tamamlayan ögeler olduğunu vurgulamakta yarar var. Birinci ilke, sanatın eğlence değil eğitim aracı olduğunu kabul etmektir. Yerel yöneticilerimizden, toplumun kültürel gelişimine katkıda bulunmanın önceliklerinden biri olduğunu kabul etmelerini bekliyoruz. İnsani gelişim açısından olmazsa olmaz iki alana yatırım yapmaları gerekiyor: kültürel altyapıya yatırım ve insana yatırım. Kültürel altyapı için sanatsal üretimin ihtiyaçlarına yanıt verebilecek sanat merkezlerini kastediyorum. İnsana yatırım, insanımızın kültür düzeyinin ve sanat algısının yükseltilmesini amaçlar. Sanata erişimin bir insan hakkı olduğu gerçeğinden hareketle, kent halkının sanat etkinliklerine katılımının kolaylaştırılması ve özendirilmesi yerel yönetimlerin önceliklerden biri olmalıdır. Kolaylaştırma, ucuz bilet fiyatlarından, ulaşım planlaması yapılırken sanat etkinliklerinin saatlerinin dikkate alınmasına uzanır. Ücretsiz etkinliklerin dar gelirli kitlelere destek amaçlı olduğu bir gerçektir. Ama sanatın değersizleştirilmesi gibi olumsuz bir sonuç da içeriyor ne yazık ki. İçinde yaşadığımız kapitalist sistemin bir getirisi bu. Sembolik ücretlerle bilet satılması, sanatsal etkinliklerin değerli kılınması hedefi doğrultusunda yararlı olabilir. 

 İnsana yatırım, bireylerin iyi birer insan, yurttaş ve hemşeri olmasını sağlar. Yani kitle eğitiminin ayrılmaz bir parçasıdır. Dolayısıyla kitleyi eğlendirmekten başka hedefe hizmet etmeyen star isimlerin konserleri yerine, sanatsal nitelikleri ile öne çıkan etkinliklere destek olunmalıdır. Festival, bienal gibi büyük etkinlikleri sivil toplum kuruluşları işbirliği ile gerçekleştirmek yerel yönetimlerin temel görevleri arasındadır. Sanat kültürünü geliştirmek, laik eğitime destek olmak demektir. Bu bağlamda sivil toplum örgütleri ile ilişkinin önemsenmesi gerekir. Bu yaklaşım, yerelin potansiyelinin değerlendirilmesine yol açarken, sanatın özgürlüğünü güvence altına alır. Sanatın ihtiyaç duyduğu üç ilkeye sahip çıkılması olmazsa olmaz bir kuraldır. Sevgili Hocamız Emre Kongar’ın “Özgürlük, Özerklik ve Özgünlük” olarak nitelendirdiği bu ilkeler, sanat kurumlarının özerkliğini, sanatsal etkinliklerin niteliğini içerir. Sanatın bürokrasinin çarkları arasında sıkışıp kalmaması için yaratıcı çözümler gerekir. Yerel yönetimler, her önüne gelenin sergi açabildiği, oyununu satabildiği kurumlar olmamalı. Halka ne sunduğuna dikkat etmek gerekir. Bunun için de liyakat sahibi danışmanlar, kültür yöneticilerine ihtiyacı vardır yerel yöneticilerin. Popüler kültürün peşine takılmak doğru değildir. Halk kimi istiyorsa onun konserini yaparım demek kolaycılığı yerel yöneticilerin karşısındaki en büyük tuzaklardan biridir. Talep az diyerek nitelikli işleri ötelemek doğru bir yaklaşım değildir. Niteliksiz işler, insanımızın sanat kültürünün yükseltilmesine değil, sanat zevklerinin köreltilmesine katkıda bulunur ancak. Amatör sanatçılara verilecek destekleri de göz ardı etmeyen ama kamunun sanat etkinliklerinde niceliği değil, niteliği önemseyen bir sanat politikasına ihtiyacımız var.Bakın ne diyor, tiyatromuzun ve sinemamızın öncüsü Muhsin Ertuğrul: “Bir kurum, topluma hizmet için devletten ya da belediyeden yardım görüyorsa, o kurumun gelir sağlamak kaygısıyla salt çok seyirci çeken yapıtlara el atmaya hakkı yoktur artık! Çünkü kamu sanat kurumları, sanat değeri bulunan yapıtları seçmek, onları oynamakla görevlidir”. Muhsin Hocanın tiyatro için söylediği bu sözlerin tüm sanat dalları için geçerli olduğunu söyleyebiliriz.

 

11 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comentarios


bottom of page