top of page
Yazarın fotoğrafıAhmet Güdücüoğlu

ROMEO VE JULiET

 14 Şubat’ı kutlarken Saraybosna’nın Romeo & Juliet’inin hikâyesini dinlemek ister misiniz; Bosko Sırp, Admira ise Boşnak’tı. Ne kendileri, ne de aileleri için farklılıkların bir önemi yoktu. Birbirlerini seviyorlardı. Evlenip birlikte yaşlanacaklardı. 1984’deki Kış Olimpiyatlarında tanışmışlardı. Bosko’nun babası Bosna Savaşı’ndan önce hayatını kaybetmiş, annesi ve kardeşi ise savaş başladığında Saraybosna’yı terk etmek zorunda kalmıştı. Ancak Bosko, Admira’dan ayrılmayı kabul etmediği için onlarla gitmemişti. İkisi de bu şehri çok seviyordu. Genç aşıklar, ilerleyen yıllarla birlikte birbirlerini aileleriyle de tanıştırdı. Yugoslavya’nın huzurlu topraklarında güzel bir gelecek hayâl edip, eğitim hayatlarını sürdürdüler. Aileleri de kaynaşıp, tıpkı onlar gibi et ve tırnak oldu âdeta. Hep birlikte gittikleri tatillerde güzel anılar biriktirdiler.

Admira’nın babası, Bosko’nun askerde olduğu günlere dair bir anıyı şöyle anlatıyor; “Bosko askerdeyken o da, Admira da henüz çok gençti. Ama Admira, öylesine içine kapanmıştı ki sadece okuldan eve evden okula gidip geliyordu. Tek kelime konuşmuyordu. Bir akşam ona, ‘Kızım sen de arkadaşların gibi dışarı çık. İnan bana dışarıda Bosko gibi birçok insan var. Üzme kendini’ dedim. Ama o bunu ısrarla reddetti. Bosko’nun yolunu bekledi ve sadece ona sadık kaldı.’’

Bosko’nun annesi de, oğlunun hayatındaki ilk ve tek aşkının Admira olduğunu söylüyor;“Admira’dan başka bir kızdan bana bahsetmedi bile. Zaten daha 16 yaşındayken tanışmışlardı. Birbirlerine sıkı bir tutkuyla bağlıydılar. Ve sanırım herkesin hayatında ihtiyacı olan gerçek aşk da tam olarak buydu…”

 Kara bulutlar, özellikle 1991’den itibaren yoğun kümeler hâlinde çökmeye başlıyordu Saraybosna’nın üzerine. Çetnik Sırpların önderliğinde başlatılan kuşatma, Yugoslavcılık ruhunun sonuna kadar hissedildiği güzel kenti dipsiz bir kuyuya çeviriyordu. Kuşatma altındaki Saraybosna’da hayatta kalmak giderek zorlaşıyordu. Bosko her saldırıdan sonra kendini suçlu hissediyordu. Gelecekleri için sonunda şehri birlikte terk etmeye karar verdiler. Bosko ve Admira bulabildikleri tüm parayı şehirden güvenli bir şekilde çıkabilmek için aracılara verdi. Vrbanja Köprüsü üzerinden yürüyerek geçeceklerdi ve onlar geçerken hiçbir şekilde ateş açılmayacaktı.19 Mayıs 1993 sabahı Admira annesine bir not yazdı. “Sevgili Annem, sonunda bugün şehirden ayrılıyoruz. Ne olursa olsun her şey Allah’tan. Bir gün her şey düzelecek, savaş hiç olmamış gibi...”Bosko ve Admira el ele tutuşarak köprüye doğru yürümeye başladılar. Bir süre sonra nereden geldiği belli olmayan tek bir ateşle Bosko vurulup yere düştü. Ve hemen ardından Admira da... Bosko hiç hareket etmiyordu. Admira ise son gücüyle sürünerek Bosko’nun yanına gelip son kez ona dokunabildi. Saraybosna’nın Romeo ve Juliet’i hayata veda etmişti.Günlerce o halde orada bekletildiler. Cenazeleri ancak 1 hafta sonra askerler tarafından oradan alınarak Lukavica’ya defnedilebildi. Savaştan sonra 1996 yılında ailelerinin isteğiyle Saraybosna’ya getirilerek aynı mezarın içerisine yan yana koyuldular. Sonunda kavuşmuşlardı.Burası hem ilk tanıştıkları kafenin hem de vuruldukları köprünün hemen yakınında bir yerdi. Onların aşkını tüm dünyaya duyuran Amerikalı muhabir Kurt Schork ise 2000 yılında Sierra Leone’de bir saldırıda hayatını kaybetti. Bosko ve Admira’nın hemen yanı başına defnedildi.

Onlar tıpkı ailelerinin yaşadığı siyasi gerilimlerden ötürü ‘kavuşmaları’ hayâl olan William Shakespeare’in Romeo ve Juliet’i gibiydiler.“Romeo: asaletim sadece aşkının tapınağına girdiğimde olacak içimde. Bir gün yıkılırsa bedenin başka ülkelerin çamurlu evlerinde: bil ki bütün denizleri ayaklarına dökeceğim.Juliet: eğer sevgin azalacaksa gittikçe çoğalan aşkımdan, bırak avcılar çıkarsın kalbimi yerinden!”

William Shakespeare (Romeo ve Juliet)

17 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


bottom of page