NİELS HAV
- Ahmet Güdücüoğlu
- 2 gün önce
- 2 dakikada okunur
Geçen pazar günü İstanbul-Kadıköy’deki Yaykoop Kitapevinde Danimarkalı şair Niels Hav ve değerli müzisyen eşi Christina Bjorkoe için düzenlenen etkinliğe katıldım. Şiir ve edebiyat dolu etkinlik çok etkileyiciydi. TYS Başkanı Adnan Özyalçıner ile yaptığım sohbetin tadı tarif edilemez güzellikteydi. Rahmetli eşi Sennur Sezer ile ilgili anılar etkileyiciydi. Sennur Sezer’in Lüleburgaz İstasyona babasının demiryolcu tayini ile geldiklerini ,yaşadığı anıları Adnan Özyalçıner tüm canlılığı ile anlattı. Mehmet Başaran ile Ceylanköy’ü ziyaretleri ,edindiği güzel etkiler dinlenilmeye değerdi. Bu etkinlikten önce Cumartesi günü Scala Yayıncılık’ın 33. yılına özel davetli olarak İstanbul’a gelen Danimarka Edebiyatı Ödüllü Niels Hav, yeni şiir kitabı “Aniden Gelen Mutluluk”u okuyucularla buluştu. Türkiye’nin tanınmış yayınevlerinden biri olan Scala Yayıncılık 33. yaşını İstanbul, Beyoğlu’nda 12 Temmuz Cumartesi günü yayınevinin bahçesinde kutladı. Niels Hav’ın ‘Aniden Gelen Mutluluk’ adlı şiir kitabı geçen ay Scala Yayıncılık tarafından Hüseyin Duygu’nun çevirisiyle yayınlamıştı. Etkinlikte Niels Hav’ın yeni çıkan ‘Aniden Gelen Mutluluk’ şiir kitabı davetlilere Scala Yayınevi’nin bahçesinde tanıtıldı. Türkçe-Danca şiir etkinliklerinden tanıdığımız Niels Hav’ın Danca dilinde 7 şiir kitabı var. Şiirleri İngilizce, Felemenkçe, Çince, İspanyolca ve İtalyanca, Portekizce, Yunanca, Lehçe gibi dillere çevrildi. Türkçe iki şiir kitabı var. ‘Aniden Gelen Mutluluk’ ve ‘Kopenhag Kadınları’. Bu nedenle yurtdışında en çok ilgi gören, yaşayan Danimarkalı şairdir ve haklı olarak Danimarka şiirinin resmi olmayan elçisi olarak adlandırılabilir.
“Niels Hav zekâsıyla, duyarlılığıyla, ince ironisiyle, kişisel özgünlüğü ve toplumcu vicdanıyla, gözünün değdiği her şeyde bir şiir kokusu alarak, bir şiir teması duyumsayarak, sadece bu temayı değil, onun da ötesinde, ondaki yaşamsallığı, canlı dokuyu şiire dönüştürmeyi başarıyor.” Şair Ataol Behramoğlu, Niels Hav için böyle söylemiş. Türkiye’de de iyi tanınan şairin yakın dostları Ahmet Telli ve Ataol Behramoğlu’dur. Şair Kemal Özer’i ise kendine örnek alır. Metin Cengiz gibi Türkiye’de daha çok sayıda ozanla dostluk ilişkisi olan Niels Hav, Uluslararası İstanbul Şiir Festivali kapsamında ülkemize de gelmişti. Şiir ve öyküleriyle Danimarka’nın en önemli edebiyatçılarından biri olarak tanınıyor. Yazıları ve şiirleri genellikle Hüseyin Duygu tarafından Türkçeye çevriliyor. Benimde katıldığım 13 Temmuz Pazar günü, Niels Hav şair Mustafa Köz ile birlikte şiirlerini İstanbul-Kadıköy’deki Yaykoop Kitapevinde okudu. Burada ayrıca Tiyatro Simurg ile ŞiirTrek grubu sahne aldı. Şairin yakın dostu ve etkinliği oluşumunda çok değerli katkıları olan Hüseyin Duygu çok değerli bir Hemşehrimiz. Kendisi Saray-Çukuryurt köyünden. Tekirdağ-Saray 1960 doğumlu. 1984 yılından beri Danimarka’da. Orada yüksek eğitim aldı ve Danimarka eğitim sisteminde 30 yıl çalıştı. Son 29 yıldır Danca-Türkçe şiir etkinlikleri hem Danimarka’da hem de Türkiye’de düzenledi. Çok sayıda Danca’dan Türkçeye şiir ve öykü çevirdi. Danimarka vatandaşı, Danimarka ve Türkiye PEN üyesi. Yayımlanmış altı kitabı var. Bir Başka Gökyüzü (Danimarka edebiyatından portreler), Eğitim ve Uğraş Danışmanlığı, 2×13 Danimarkalı ve Türk Şairler (Danca-Türkçe), Uzun Bir Yol (Yaşam öyküsü), Göçebe 2021 (Danca-Türkçe) ve İşkencenin Gerekçesi Yoktur (Danca – Der findes ingen undskyldning for tortur). Niels Hav son olarak 15 Temmuz Salı günü de Hüseyin Duygu’nun evinin olduğu Tekirdağ’a bağlı Saray’ın Çukuryurt Mahallesinde yerel halka şiirlerini okudu.
Niels Hav Kaleminden İstanbul şiiriBütün Şemsiyelerim İstanbul’danŞemsiyelerimin hepsini İstanbul’dan aldım,Bursa’dan aldığım tek şemsiye dışındaNe zaman yolum İstanbul’a düşecek olsahavanın güneşli olacağını düşünürüm,İstanbul imgesi böyledir bendeBu güzel şehri affediyorum –anılarımda İstanbul güneşle yıkanır.Bu yüzden yağmurlu bir günde ben hepKendimi İstiklal Caddesi’nde sağanak altındave yeni bir şemsiye pazarlığında bulurum.Bursa’dan aldığım tek şemsiyeyi deİstanbul’da unuttum işte.Bu konuda gizemli bir şey var;Seviyorum bu şemsiyeleri ben.
Comments