top of page

Marx'in Rakı Masası

  • Yazarın fotoğrafı: olci
    olci
  • 9 Tem
  • 2 dakikada okunur

“Hep terkedildim, hiç terk edemedim, içimizde kalmıştı, söyleyeyim dedim” diye başlıyor 2000’lere gebe bir Malt şarkısı. Terkedemediğim kadınların ülkesini terkederken, dinliyorum. Tuhaf bir fiil, terketmek, daha tuhaf, adına kaçmak demek, saklamak onu dilin altında. Kaçmak zorundaydım diyorsun, yıllar geçiyor da fark ediyorsan kaçmak kaçmak değil, kovalayan kimse yoksa arkanda.

Belki bir cumhurbaşkanına hakaret davası gerekiyor bana. Stokları eritiyorlar nasılsa.

İsraf belli olmasın diye özelleştirdikleri hukuk fabrikalarını, bol elden basıyorlar ceza davalarını.

Şişede durduğu gibi durmayan bir coğrafyadan yazıyorum, bir İngiliz aristokratın minyatür gemi koleksiyonundan kaçmış, ayaklanmış İrlanda. İki kişilik bir iş bu;  Samsun’a inen bir gemi de yoldaşı, Fatsa’ya varamayan Suphi de. Üç kişilik desek yeri bağımsızlığını ilan ediyor Hindistan bir sene sonra.

Halimiz yaman Bir hapishaneden kaçıyor, bir başka mapusta buluyoruz kendimizi…

Şişede durduğu gibi durmuyor İrlanda, ama molotof kokteyline dönüşmeyi de bilmiyor sürekli yağmur altında.


Bir ulus devletini özlemek yakışmıyor bana. Bayraktaki kanın kuruduğunu düşünmek mesela. “Hadi al götür beni, hâlâ benimleymiş gibi, evime, yurduma.” diyor libidosu düşük bir Teoman parçası. Zorlanıyorum yazarken Türkçe ile İngilizce arasındaki o subliminal mekânda sıkıştım kaldım.

Hepimiz mülteciyiz burada, muhaciriz bir nevi, kan uykusuna yatıyor Balkanlar rakının beyazında.


Bir firavun misali, parmak uçlarını, pasaportlarını yakıyor hastalar acil bakımında, bir turnike, bir İpsala, bir sınır kapısı kurmuş Ülkem öteki tarafa.

“Cehennem’de bir tanıdığınız var mı?” diyor bir çocuk İblis,

“Kalbim irtica edeli aylar oluyor,” diyor hasta,

“Karaciğerim efendim, kulak zarım, kızlık zarım ki birden fazladır, tırnaklarım, gözlerimse birden azdır. Oluyor gideli hepsi.”


İblis gülümsüyor yarım yamalak,

“Aileni vücudun sanacak kadar yani?”


“Ailemi vücudum sanacak kadar Kapitalizm,” diyor hasta. “Yersiz, yurtsuz kalacak kadar, enel-hak deyip, sermaye olarak uyanacak kadar.”


“Vücudunda Voyvoda’nın kazığı gizlidir; bir adet belki iki. Omurgan sanıyor olabilirsin, bir yokla bakalım. Marx’ın rakı masasına tahta ayak lazım.” diyor, başvuruları onaylıyor, bordo kırmızı, yeni bir pasaport uzatıyor İblis.


Bordo kırmızı, yeni bir pasaport uzatıyor bana.

Yorumlar


bottom of page