KÜRESEL EMİSYON HEDEFLERİ TEHLİKEDE Mİ?
- Vicdan ALADAĞ

- 5 Eyl
- 3 dakikada okunur

Yeşil hidrojen projelerindeki duraklama, küresel emisyon hedeflerini tehlikeye mi atıyor?
Küresel ölçekte iklim hedeflerine ulaşmada kilit rol oynaması beklenen yeşil hidrojen yatırımlarında ciddi bir yavaşlama yaşanıyor. Uzmanlara göre, projelerdeki bu geri çekilme, sanayi ve ulaşım sektörlerinde fosil yakıt kullanımının devam etmesine ve emisyonların beklenen hızda azaltılamamasına neden olabilir.
Yeşil hidrojen, özellikle çelik üretimi, kimya endüstrisi ve uzun mesafeli taşımacılık gibi fosil yakıtlara bağımlı sektörlerde karbonsuzlaşma açısından önemli bir çözüm olarak görülüyor. Ancak analistlere göre, yeşil hidrojenin üretim maliyetleri hâlâ fosil yakıt bazlı alternatiflere göre 5 ila 7 kat daha yüksek. Bu da, projelerin ticari açıdan uygulanabilirliğini zayıflatıyor. Birçok büyük ölçekli yeşil hidrojen projesi ya iptal edildi ya da ertelendi. Sübvansiyonlar ve devlet destekleri bazı projelere can suyu sağlasa da, yatırımcılar belirsiz gelir modelleri ve yüksek risk nedeniyle projelerden çekiliyor. Avrupa’da planlanan elektrolizör kapasitesinin yalnızca küçük bir kısmı inşa edilebilmiş durumda.
ABD ve Avustralya’da projeler iptal edildiABD’de yürürlüğe girmesi planlanan “45V” vergi kredisine dair belirsizlikler, yatırımcıların büyük projelerden geri adım atmasına yol açıyor. Yeşil hidrojen yatırımlarında öncü olmayı hedefleyen şirketler, Arizona ve Avustralya’daki projelerini durdurduğunu açıkladı. Şirket, bu kararında değişen siyasi koşulların ve maliyet baskılarının etkili olduğunu belirtti.
Yapılan başka analizde, “AB’nin 2030 yılına kadar planladığı kapasitenin yalnızca küçük bir kısmı gerçeğe dönüşebilir. Talep oluşmuyor, finansman modelleri çalışmıyor, projeler iptal ediliyor.” ifadeleri yer aldı.
Avrupa Birliği’nin 2030’a kadar 10 milyon ton yeşil hidrojen üretme hedefi bulunuyor. Ancak Avrupa Sayıştayı, bu hedefin mevcut üretim seviyeleri ve yatırım trendleriyle uyumlu olmadığını ve başarılmasının zor olduğunu belirtti. Ayrıca yeşil hidrojenin kullanım alanlarının net olarak tanımlanmamış olması da, projelerin sürdürülebilirliği açısından bir diğer risk olarak öne çıkıyor.
Uzmanlara göre, hükümetlerin yeşil hidrojen stratejilerini yeniden gözden geçirmesi gerekiyor. Özellikle sınırlı kamu kaynaklarının, yalnızca yeşil hidrojenin kaçınılmaz olduğu sektörlere yönlendirilmesi gerektiği vurgulanıyor. Ayrıca elektrolizör teknolojilerinin(elektrolizör=suyu veya diğer bileşenleri elektroliz yoluyla bileşenlerine ayırmak için elektrik kullanan cihaz) geliştirilmesi ve yenilenebilir enerji maliyetlerinin daha da düşmesi, yeşil hidrojenin rekabet gücünü artırabilecek unsurlar arasında.
Ancak mevcut yavaşlama ve belirsizlik ortamı devam ederse, yeşil hidrojenin sanayide fosil yakıtların yerini alma potansiyeli sınırlı kalabilir. Bu durumun da başta Avrupa olmak üzere birçok bölgenin 2030 ve 2050 emisyon azaltım hedeflerini tehlikeye sokabileceği değerlendiriliyor.
Yenilenebilir enerji taahhüdü ulusal planlara yansımadı
Birleşmiş Milletler İklim Zirvesi COP28’de 130’dan fazla ülkenin imza attığı, küresel yenilenebilir enerji kapasitesini 2030 yılına kadar üç katına çıkarma taahhüdü, ülkelerin ulusal planlarına yeterince yansımadı. Yapılan analize göre, bu küresel hedefle uyumlu adım atan ülke sayısı son derece sınırlı.
COP 28’de 11 TW’lık (1TW=1 trilyon watt)yenilenebilir enerji kapasitesine ulaşma hedefi belirlenmişti. Ancak ulusal planların güncellenmesine ilişkin veriler, bu hedefin uzağında kalındığını ortaya koyuyor. Çoğunluğu Avrupa Birliği ülkeleri olmak üzere yalnızca 22 ülke, enerji planlarını bu taahhüde göre güncelledi. Bu sınırlı güncellemeler sayesinde toplam kapasite hedefinde sadece yüzde 2’lik bir artış sağlanabildi.
Küresel Elektrik Analistlerinin yaptığı açıklamalarda, “Küresel yenilenebilir enerji kapasitesini üç katına çıkarma taahhüdü ile bu taahhüdün ulusal planlara dönüşmesi arasında açık bir kopukluk var.” dedi. Yalnızca beş yıl kalan 2030 hedefinin yakalanabilmesi için ülkelerin acilen somut adımlar atması gerekiyor.
Analizde dikkat çeken bir diğer unsur ise dünyanın en büyük elektrik üreticilerinin sessizliği. G20 ülkelerinin büyük bir kısmı, COP 28 taahhüdü doğrultusunda planlarını henüz güncellemedi. ABD ve Rusya herhangi bir ulusal hedef açıklamazken, Hindistan’ın 2030’a kadar 500 GW’lık(1 GW=1 milyar watt) yenilenebilir enerji hedefi, mevcut küresel planla uyumlu görünüyor. Çin’in ise yeni bir beş yıllık plan üzerinde çalıştığı ancak resmi hedeflerin henüz netleşmediği belirtiliyor.
Bu yıl Brezilya’da düzenlenecek COP 30 öncesinde yayımlanan analiz, ülkelerin hedeflerini gözden geçirme sürecinde olduğunu ancak etkili ve uygulanabilir adımların zamanında atılmadığını ortaya koyuyor. Eğer ulusal enerji planları ivedilikle taahhütle uyumlu hale getirilmezse, 2030 yılına kadar belirlenen hedefin kaçırılması kaçınılmaz olacak.
Sadece ulusal hedef belirlemenin yeterli olmayacak, uygulama aşamasında da kararlı adımların atılması gerekecek. Yenilenebilir enerji birçok ülkede hızla büyüyor ancak hedeflerle fiili uygulamalar arasında belirgin bir kopukluk söz konusu. Bu taahhüt, küresel sıcaklık artışını 1,5 dereceyle sınırlandırmak için kritik önem taşıyor.
COP 30 ülkelerin diyaloğu yeniden güçlendirmesi için önemli bir fırsat .



Yorumlar