KARTALLI KAZIM
- Ahmet Güdücüoğlu

- 4 Kas
- 3 dakikada okunur
Kurtuluş Savaşı en zor şartlar altında bir ulusun emperyalizme nasıl karşı durduğunun en iyi örneğidir. Mustafa Kemal ve arkadaşları cepheden cepheye koşarken, kazanılan zaferde onlara destek veren binlerce isimsiz kahramanın imzası vardı. O kahramanlar, Ülkemizin mert ve yurt sevgisi için ölüme meydan okuyanlardı. Sizlere bunlardan birisi olan Kartallı Kazım’ı anlatmak isterim. 1 Kasım 1960 yılında kaybettiğimiz Kahramanımızın Kartal’da Adıyla anılan bir heykeli ve meydanı bulunmaktadır.
Kartal gibi bir yağız delikanlıydı Kartallı Kazım
İbrahim Göleber'di adı. Hacı Mısırlı Seyyit Ahmet'in oğluydu. Arnavut kökenliydi. 20'li yaşlarda yağız bir delikanlıydı. Kartala benzerdi. Mesleği bahçevanlıktı, mücadele yıllarında Kartal, Pendik ve Gebze civarında gönüllü olarak direnişçilere destek vermiş. Mustafa Kemal Atatürk’ün Nutuk’ta övgüyle bahsettiği Yahya Kaptan’ın ekibine bağlı olarak çalışmıştır. İngiliz işgalinde Kuva-yı Milliye'ye katıldı. Kod adı Kazım oldu. Kartallı Kazım. Görev yeri Gebze'ydi. Gebze'de İngilizlere çalışan bir hain vardı. Mansur adında, 40'lı yaşlarda bir çiftçiydi.
Kazım'a görev verdiler, haini bul ve vur diye. Günlerce iz sürdü, sonunda Mansur'un İngilizlerle buluşacağını duydu. Geçeceği yola pusu kurdu. Saatlerce bekledi ve gördüğü anda silahını ateşledi.
Hain yaralanmış ama ölmemişti. Takip etti onu Kazım, sonunda deniz kıyısında sıkıştırdı. Yedi canlıydı hain, Kazım'ın mermileri bitmiş ama ölmemişti. Bıçakla işini bitirdi. Kartallı Kazım Kuva-yı Milliyede büyük başarılar elde etmişti. İsmet İnönü ve Halide Edip Adıvar’ı Ankara’ya doğrudan ulaştıran ekibin de içindeydi.
Kurtuluştan sonra mesleği bahçevanlığa geri döndü.
Savaştan kaçanlar, gammazcılar bir bir köşe olurken, o sıradan bir vatandaş olarak yaşamını sürdürdü.
İstiklal Madalyasını geri çevirdi. "Ben sadece vatanıma hizmet ettim" dedi. Bir süre sonra hapse düştü.1960 yılında 66 yaşında hayata gözlerini yumdu. Yayalar Mezarlığı'na gömüldü. Bugün Kartal'da Kazım'ın bir heykeli var.
Manastırlı Hamdi, Adapazarlı Kambur Kerim, Arhaveli İsmail, Kartallı Kazım, Süleymaniyeli Şoför Ahmet, Antepli Karayılan ve daha niceleri.Kurtuluşa baş koyan halk kahramanları. Hepsini Nazım Hikmet'in Kuvayı Milliye Destanı'ndan öğrendiğimiz Kuvayı Milliye kahramanlarından. Kartallı Kazım’ı yazan kaynaklardan biri de Nazım Hikmet’in “Kuvayı Milliye Destanı”dır. Böylesine az bilinen bir kahramanın Nazım Hikmet’in şiirinde yer almasına neden olan şey ise hapishane arkadaşlığı. 1941’de aile içi sebeplerle hapse mahkûm olan Kartallı Kazım, Bursa Cezaevi’nde yatmıştır. Orada Nazım Hikmet de bulunmaktadır. Hapishanede Kartallı Kazım ile tanışan ve onu dinleyen Nazım Hikmet ona ve onun hikâyesine eserinde yer veriyor. Kuvayi Milliye Destanı’nda Kartallı Kazım’ın Mansur adında İngilizlere tercümanlık yapan ve vatanseverleri İngilizlere ihbar eden bir vatan hainini öldürüşü anlatılıyor. İlgili kısmın sonunda Kartallı Kazım’ın çok namuslu bir adam olduğu ve kavgadan sonra ne çiftlik sahibi ne de apartman sahibi olduğu, sadece vatan için hizmet verdiği, kavgadan önce de sonra da Kartal’da bahçıvanlık yaptığını anlatıyor.
Savaşın kazanılmasında Anadolu insanının yaptığı kahramanlıkları, çektiği acıları anlatan destandı. Nazım Hikmet bu destanı hapiste 3 yılda bitirdi. 1941'de basıma hazırdı ama yasakladılar.
Yasak tam 25 yıl sürdü. Kuvayi Milliye Destanı 25 yıl hiç bir yerde basılamadı. Hiç bir yerde yayınlanamadı. Cezası ağırdı. Bir kaç kişi yayınlamaya niyetlendi, hapsi boyladı. Sadece bir avuç aydın gizli gizli okuyor, kopyaları el altından birbirine dağıtıyordu. Kuvayi Milliye Destanı yazıldıktan 25 yıl sonra, ancak 1968 yılında yayınlanabildi. Nazım Hikmet yazdığı eserin basılmış halini görmedi. Kitabı eline alıp okuyamadı.
Çünkü 5 yıl önce ölmüştü. Kurtuluş Savaşı yoksul, yorgun, aç kalmış bir halkın işgale, sömürüye baş kaldırmasıdır. Birçok ulusa örnek olmuş, cesaret vermiştir. Anılmalı, yaşatılmalı ve nesillere anlatılmalıdır. Ama bir de, Kurtuluş'tan sonra neler oldu? Bir de onları anlatabilsek. Kartallı Kazım gibi mesela.
"Kurtuluştan önce bahçıvandı. Kurtuluştan sonra da bahçıvan."
"... namussuzun biriydi mansur, muhakkak.. düşmana satılmıştı, orası öyle. kaç kişinin başını yedi, malûm.. ama ne de olsa mehtapta herif beygirin üzerinde uyumuş geliyordu. demek istediğim, böyle günlerde bile, böyle bir adamı bile bu çeşit öldürüp ortalık duruldukta, yıllarca sonra mehtaba baktığın vakit üzüntü çekmemek için, ya insanlarda yürek dediğin taştan olacak, yahut da dehşetli namuslu olacak yüreğin, kâzım'ınki taştan değildi çok şükür, fakat namuslu. ne malûm?? dersen: dövüştü pir aşkına, yaralandı birkaç kere vesaire.. ve kavga bittiği zaman ne çiftlik sahibi oldu, ne apartıman.. kavgadan önce kartal'da bahçıvandı, kavgadan sonra kartal'da bahçıvan..."
Kuvayı Milliye Destanı-Nazım Hikmet Ran


