top of page
Yazarın fotoğrafıAhmet Güdücüoğlu

HAYVANLARIMIZ

4 Ekim tarihi, Hayvanları Koruma Günü olarak kabul edilmiş. 1931 yılında Floransa'da toplanan Dünya Hayvanları Koruma Federasyonu, Dünya üzerinde yok olma tehdidi altında bulunan hayvan türlerine dikkat çekmek üzere 4 Ekim'i Hayvanları Koruma Günü ilan etti. Bu günün amacı; evrende insanlardan başka canlılar olduğunu anlamak, onların yaşam alanlarına müdahale etmemek, yaşama hakkına saygı duymaktır. Aynı tabiatta beraber nefes aldığımız tüm hayvanların yaşama hakkına dikkat çekmek, korumak daha, iyi ortamlarda barınmasını ve beslenmesini sağlamak konularında farkındalık oluşturmak için kutlanan ve etkinlikler yapılan bir gün. Dar anlamda sokak hayvanlarını korumak olarak algılansa da eko sistemdeki tüm canlıları içine alan, kutuplardaki nesli tükenmekte olan Kutup Ayılarından, Kel Aynak kuşlarına kadar geniş kapsamlı  etkinlikler yapılan bir gün. Bu günlerde Dünya’nın sadece insanlara ait olmadığının farkına varılmasını istiyoruz. Dünya’da olduğu gibi Türkiye’de de nesli tehlike altında olan 179 tür bulunuyor. Bu türlerin arasında deniz kaplumbağası, yunus, boz ayı gibi türler yer alıyor. 

 Yaşadığımız yerler biz insanlara yetmedi. Gidip hayvanların yaşam alanlarını ellerinden aldık, yaşadıkları ormanlara girdik, binalarla, asfalt yollarla ortamlarını talan ettik. Onlara nefes alacak bir parça alan bırakmadık. Sözüm ona, doğum günü hediyesi olsun, ya da üç beş haftalık tatil zamanlarında, çocuklarınızı oyalasınlar diye kedi ve köpekler aldınız. Sonra canınız sıkıldı diye, tatiliniz bitti diye, bakımı zor diye, hiç "bu zavallılar ne yerler, ne içerler?" diye düşünmeden, yollara atıp çekip gittiniz. Nasıl çiçeği toprağında sevmeyi öğrenmediysek, alıp saksılara, vazolara tıktıysak, hayvanları da doğanın içinde sevmeyi bilmedik. Artık mülkiyet hırsımızdan mıdır, yoksa hükmetmeyi çok sevdiğimizden midir bilinmez, onları da kafeslerin içine doldurduk. Eğlenesiniz, gülesiniz, fotoğraflar çekip orada burada paylaşanız diye hayvanat bahçeleri kurduk. Çoluk çocuk o hayvanat bahçelerinde, tutsak edilmiş mutsuz hayvanlara bakıp mutlu olduk. Petshopların camekânlarından, yalvaran gözlerle size bakan hayvanları görmezden geldik. Görseniz bile, biraz sevip yolumuza devam ettik. Onlara bir sürü acımasızlık yaptık. Tekme tokat sokağımızdan kovaladık, arabaların arkasına bağlayıp sürükleyen yine bizlerdik. Aç susuz bırakan, döven, söven, işkence yapan yine bizler. Ezilmişliğimizin, horlanmışlığımızın, insan yerine konmamış lığımızın, acısını onlara saldırarak çıkardık. Aç bırakılan, işkence gören, her türlü eziyete maruz kalan hayvanları, bir sürü para verip sirklerde alkışlayan yine bizleriz. Yürümeye bile mecali kalmayan atların, altlarında ezildikleri faytonlara binip etrafa gülücükler saçarak gezen yine bizleriz. Deneylerde kullandık, etini, sütünü, yumurtası, postunu aldık, değerlendirdik. Her sokakta açlık içinde kıvranan kediler ve köpekler var. Sadri Alışık ne güzel söylemiş:

“Sokak köpeklerine selam vermek, adam olmaya çeyrek var demektir.”

33 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comentarios


bottom of page