Fotoğraf sözcüğü, eski yunanca fotos yani ışık, aydınlık ve resim yapmak, yazmak sözcükleri birleştirilerek türetilmiş bir isimdir. Kelime anlamı, ışık yardımı ile iz bırakmaktır. Fotoğraf cisimlerden yansıyan elektromanyetik radyasyonun toplanıp odaklanmasıyla oluşturulur. Fotoğrafçılığın başlangıç tarihi kesin olarak bilinmemektedir. Fotoğraf tarihi karanlık kutu içinde görüntü elde etmenin tarihi olduğu kadar, bu görüntüleri fotokimyasal yollarla saptamanın da tarihidir. Fotoğraf Dünya’nın her yerinde herkesin anladığı ortak bir dildir. Ulusların kültürlerini bir araya getiren evrensel bir sanat gücüdür. Doğadaki hayatın görgü tanığıdır. Yaşamdaki olayları, insanların umut ve umutsuzluklarını anlatır, paylaşılmasını sağlar. Bu yolla çözümlerin oluşmasına katkı temin eder. Fotoğraf eğitimden belgelemeye, iletişimden bilime kadar, insanın tüm yaşamında kullanılan bir araçtır. İçinde olduğumuz hayat bir anlar silsilesidir. Hayatımıza yön verecek derecede önemli anları ancak fotoğrafla dondurabiliriz. Fotoğraf bunu belgeleyen ve kalıcı yapan bir sihirdir. Dolayısıyla geriye dönüp fotoğraflara baktığımızda, elimizdeki güzelliklerin kıymetini bilmemizi sağlar. O toplumun genel kültürü içerisinde önemli bir yer teşkil eder. Toplumun eğitim ve kültür oranı arttıkça fotoğrafçılıkta ayni düzeyde gelişmektedir.
Eğitimli bir insan yaşadıklarını belgelemekten ve gelecek kuşaklara aktarmaktan keyif alır. Fotoğrafın bir yaşanmışlığı olduğu gibi göstermeye, tarihe belgeler sunmaya ait yönü çok güzeldir. Bazen bazı fotoğraflar öyle etkileyicidir ki, sözcükler olayı anlatmada yetersiz kalmaktadır. 1972 yılında Vietnam savaşında Huynh Cong Ut’un savaşın vahşetini görüntülediği fotoğrafı, tüm Dünya da şok bir etki yapmıştır. Bu fotoğraf bir napalm bombası saldırısında ağır yanıklar alan dokuz yaşındaki kız çocuğunun diğer arkadaşlarıyla birlikte Vietnam’daki bir yolda koşarak kaçışları, savaşın kötülüğünü çok acı bir şekilde anlatmaktadır. O fotoğraf tüm Dünyada savaşa karşı korku ve nefret duyguları uyandırmış, barışın ne kadar gerekli olduğunu anlatmıştır. Bu konuda yazılacak yüzlerce sayfa yazıdan daha etkili olmuştur. 1951 yılında Vietnam’da doğan Nick Ut, AP (Associated Press) adına fotoğraf çekmeye başladığında 16 yaşındaydı. Kendisi gibi AP muhabiri olan ağabeyini de Vietnam Savaşı’nda kaybetti.8 Haziran 1972’de Kuzey Vietnam’ın Trang Bang bölgesinde bir Amerikan uçağından dört napalm bombası atıldı. Bombalamanın ardından sağ kalan çocuklar vücutları yanık içinde çığlık çığlığa kaçarken, AP’nin 21 yaşındaki foto muhabiri Nick Ut deklanşöre bastı. Ardından ‘Su istiyorum, çok sıcak’ diyerek kendisine doğru koşan 9 yaşındaki Kim Phuc’u hastaneye yetiştirdi. Sürekli ziyaretine gitti ve ailesi için yardım kampanyası başlattı.‘My Lai’ adıyla bilinen fotoğraf Vietnam Savaşı’nın simgesi oldu ve 1973 yılında 22 yaşındaki Nick Ut’a Pulitzer ve World Press Photo ödüllerini getirdi. Gecen yıllarda yurdumuza gelen fotoğrafçı İstanbul’da bir çok söyleşilere katıldı. Vietnam Savaşı’nda 55.000 Amerikalı ve 200.000 Güney Vietnamlı’nın yanı sıra Vietkong gerillaları ve Kuzey Vietnamlılardan 725.000 kişi hayatını kaybetti. Nick Ut’un ‘My Lai’ fotoğrafının dünya basınında yayınlandığı yıl ise ABD tüm askeri güçlerini Vietnam’dan çekti. Ayni şekilde doğada bir dereyi, bir ormanı görmeye gittiğinizde onu fotoğraflarsınız. Belirli bir zaman sonra tekrar gittiğinizde ayni güzellikleri göremeyebilirsiniz. Dere kurumuş, ağaçlar kesilmiş olabilir. Önce çektiğiniz fotoğraf elinizde bir belgedir. Yaşadığımız çevrede görmediğimiz, gitmediğimiz köyler, kasabalar, tabiat harikası yerler vardır. Etrafımızı tanımak, onları fotoğraflamak size ayrı bir özgürlük duygusu verecektir. Duygularınızın sizi yönlendirdiği yerlere gidin, fotoğraflayın. Bu güzellikleri saklamak sizi mutlu edecektir. Yaşadığınız bir zamana ancak böyle sahip olabilirsiniz.
Geçen yıllarda artSümer sergi salonunda Emin Altan’ın “Chaosmos” isimli Dünya etrafında yaptığı seyahatlerinde şahitlik ettiği, küreselleşme ve insan doğasının karanlık taraflarını belgeleyen fotoğraflarından oluşan sergisi vardı. Objektifinden Kazakistan’da uygulanan tarım politikaları sonucu çölleşmiş Aral Gölü’nü, ABD’deki otomotiv sektörünün rekabetçi Dünya piyasalarına direnemeyişi sonucu bir hayalet kente dönüşmüş Detroit’i izliyoruz. Japonya’da yine küresel rekabete yenilerek terk edilmiş Iwate kömür madenlerine, bir zamanlar Alman İmparatorluğu’nun sömürgesi olan Namibia’da, terk edilmiş Kollmanskop elmas madenlerine ve Kuzey İtalya’da insan hakları ihlalleri sonucu kapatılmış akıl hastanelerine götürerek bizleri yaşamın gerçekliği ile yüzleştiriyor. Seri, sınır tanımaksızın doğa üzerinde egemen olma tutkusunun, emeğine yabancılaşan insanın parçası olduğu doğa ile birlikte kendisine de yabancılaştığı bir sürecin izlerini taşıyor.
Fotoğrafı gençlerimize tanıtmak ve sevdirmek kültürümüzün gelişmesi açısından önemlidir. İnternetin yaygınlaşması ve fotoğrafın dijital teknikle tanışması ile bu sanat kolu oldukça gelişim gösterdi. Bu konuda Yurdumuz genelinde birçok fotoğraf dernekleri kuruldu. İnternet ortamında da ayni şekilde birçok fotoğraf sitesi mevcuttur. Bunlar bu konuda kişinin kendisini geliştirmesi için, önemli fırsatlardır. Fotoğraflarınızı paylaşarak, arkadaşlarınızdan aldığınız eleştirilerle eksiklerinizi görür belirli bir aşama sağlarsınız.
.
コメント