Fedakarlık hedefe ulaştırır!
- Özlem KARAKOYUN
- 12 dakika önce
- 4 dakikada okunur
Gürsel Öztürk :‘’Tükettiğimiz gıdalardan antrenman yaparken kullandığımız tekstil ürünlerine kadar her şey ateş pahası ve biz bu pahalılıkta gönül verdiğimiz bir şey için harcama yapmak zorundayız.
Kimi zaman fedakarlık yapmanız gerekiyor; sosyal hayatınızdan, bazı ihtiyaçlarınızdan kısıyorsunuz. Ama ben bunu bir yatırım olarak görüyorum, çünkü hedefim var ve bu hedefe ulaşmak için gerekeni yapıyorum. Fedakarlık hedefe ulaştırır.’’



Lüleburgaz’da vücut geliştirme sporuyla ilgilenen ve aynı zamanda sporcu takviyeleri satışı yapan Gürsel Öztürk, yarışma öncesindeki hem hazırlık sürecini hem de spora bakış açısını anlattı. Disiplin, özveri ve istikrar gerektiren bu zorlu süreçte maddi manevi birçok fedakarlık yaptığını söyleyen sporcu, aynı zamanda toplumda sıkça tartışılan takviye gıdalar konusuna da açıklık getirdi. Yarışma hazırlıkları, beslenme düzeni, harcamalar ve takviyelere dair yanlış bilinenleri samimi bir dille bizimle paylaştı.
Kendinden bahseder misin?
Ben Gürsel Öztürk, 29 yaşındayım. Lüleburgaz’da yaşıyorum ve burada büyüdüm. Spora 2013 yılında başladım, yani yaklaşık 12 yıldır spor yapıyorum. Vücut geliştirmeciyim. 2025 Türkiye Klasik Vücut Geliştirme kategorisinde 5. oldum. Antrenörüm aynı zamanda. Şu an Suat Yılmaz Fitness Center’de antrenörlük yapıyorum ama talep halinde herkese eğitim konusunda açığım. Uzaktan da eğitim veriyorum. Antrenman ve kardiyo planlaması, supplement ve vitamin planlaması, ileri seviye sporcu ürünleri planlaması, beslenme ve diyet planlaması, kilo alamayan ve kilo veremeyenlere yönelik profesyonel besleme planlaması yapıyorum. İstanbul Caddesi No:61 Batu Pasajı’nda yer alan Omega Supplement işletmesinin de sahibiyim. İşletmemde takviye kullanan sporculara kullanmaları gereken takviyelerle ilgili bilgi veriyor ve satışını yapıyorum. Spor hayatım başladığından beri benim de kullandığım takviyeler. Milli Takımlar Tedarik Sponsoru markayla, güvenilir sertifikaya sahip markalarla çalışıyorum. Ayrıca spora dair tekstil ürünü satışı da yapıyorum.
Yarışma fikri nereden doğdu?
Bahsettiğim Omega Supplement işletmemi açtıktan sonra yoğunluktan spora mecburen iki seneye yakın bir ara verdim. Spor işi biraz nankör bir iş, tabi yapınca olumlu pek çok sonuçlar doğuruyor. Ben bu süre içerisinde epey kilo aldım ve yağlandım. Spor hayatımda ilk defa bu kadar kilolu ve hantal bir şekilde gördüm kendimi. Bu durum beni aşırı rahatsız etti çünkü ben bu hale gelmeden önce standart bir sporcu vücuduna sahiptim. Ben spora Suat Yılmaz Fitness Center’da başladım oradan da devam ediyorum. O sıralar yine oraya başladım eski formuma dönmek için. Döndüm ama dönmekle kalmadım. Baktım bu form işinde iyiye gidiyorum. Devam ettirmek istedim ama aklımda yarışma yoktu. Tabi bizim sektörde olan bir şey olduğu için illa muhabbetlerimizde geçiyor bu yarışma. Düşündük dedik neden olmasın. Başvurduk işte. Sonra gittik ve dereceyle döndük.
Nasıl hazırlandın bu sürece? İstediğin sonuçları alabildin mi?
Ben 6 ayda hazırlandım. Normalde sağlıklı bir süreç için ve beklenilen sonuçların gerçekleşebilmesi için 10 ay gibi bir süre gerekiyor. Ben elimden geldiğince ve yeri geldiğinde sınırlarımı da zorlayarak hazırlandım yarışmaya. İşin profesyonellerinden eğitim aldım, program istedim. Bütünüyle birebir uymadım kimsenin de uyabileceğini sanmıyorum ama sürem kısıtlı olduğu için, bunun bilincinde olarak çok dikkat ettim. Yarışma süreci gerçekten sağlam ruh sağlığı ister. Çünkü hazlardan uzaklaşıp disipline yöneldiğimiz bir evren. Hazırlık sürecine girmeden önce hem fiziksel hem de mental olarak kendimi buna hazırladım. Beslenmemi tamamen düzene soktum, antrenman programımı da hedeflediğim kategoriye göre şekillendirdim. Günde bazen çift antrenman yaptığım dönemler oldu. Dinlenmeye, su tüketimine, uykuya kadar her şeyi planlı şekilde yürüttüm. Yarışma tarihi yaklaştıkça da antrenman şiddetini artırıp beslenmemde daha fazla detaya girdim. Zor bir süreç ama sahnede emeğinin karşılığını görmek her şeye değiyor.
Dereceye girmek bile benim beklediğim bir durum değildi. İsmimi duyunca hem şaşırdım hem de çok sevindim. Benim amacım o sahneye çıkabilmekti. Elbette herkes dereceye girmek ister ama benim hedefim o kadar yüksek değildi. Bu beni 2026 Mart ayında yapılacak olan Avrupa Şampiyonasına katılmam için de teşvik etti. Şuan planım içerisinde. İlerleyen zamanla şekil alacak bu durum. Ben o yarışmaya katılan herkesi tebrik ediyorum. Oraya cesaret edip katılmak bile başarı. Gidip dönen çok insan gördüm. Yarışmaya 3 gün kala diyet bozup yarışmadan çekilenler vardı.
Hazırlık süreci maddi olarak yordu mu peki?
Elbette. Çünkü tükettiğimiz gıdalardan antrenman yaparken kullandığımız tekstil ürünlerine kadar her şey ateş pahası ve biz bu pahalılıkta gönül verdiğimiz bir şey için harcama yapmak zorundayız. Aylık harcamalarım 50 bin lirayı buluyordu. 10 ayda hazırlanan birini düşünürsek bu 500 bin liraya kadar çıkıyor. Bunların haricinde yarışma için konaklanacak yerin bir bedeli var. Benim o zaman 40-50 bin civarı bir harcamam olmuştu. Bu süreçte her şeyin en iyisini yapmaya çalıştığınız için harcamalar da ister istemez artıyor. Kimi zaman fedakarlık yapmanız gerekiyor; sosyal hayatınızdan, bazı ihtiyaçlarınızdan kısıyorsunuz. Ama ben bunu bir yatırım olarak görüyorum, çünkü hedefim var ve bu hedefe ulaşmak için gerekeni yapıyorum. Fedakarlık hedefe ulaştırır.
Ben açıkçası bu süreçte maddi olarak bir sponsor desteği almak isterim. Çünkü vücut geliştirme gerçekten ciddi bir yatırım gerektiriyor; beslenme, takviyeler, antrenman ekipmanları, yarışma kıyafetleri ve sahne hazırlıkları derken masraflar hızla artıyor. Bir sponsor desteği, hem bu yükü hafifletir hem de bana hazırlık sürecine tamamen odaklanma imkanı sağlar. Aynı zamanda böyle bir destek motivasyonumu da artırır; bir markayla iş birliği yapıyor olmak, sorumluluk ve güven duygusu yaratıyor. Doğru sponsorla çalışmak benim için çok önemli; hem ürün ve hizmet kalitesi hem de benim spor anlayışımla uyumlu olmalı. Böyle bir destek olursa, yarışmada en iyi performansımı sergilemek çok daha mümkün olur.
Takviye gıdaları ile ilgili çok zararlı olduğuna dair yaygın olan bir düşünce var. Bunların satıcısı olarak ne düşünüyorsun?
Bu konuda toplumda gerçekten ciddi bir önyargı var. Birçok kişi takviye gıdaları, sanki vücuda zarar veren kimyasallar ya da yasaklı maddelermiş gibi düşünüyor. Oysa bu tamamen yanlış bir algı. Takviye dediğimiz ürünler, aslında normal beslenmemizde yeterince alamadığımız protein, vitamin, mineral veya amino asit gibi öğeleri desteklemek için kullanılır. Yani bunlar beslenmenin yerine geçmez, sadece eksik kalan kısmı tamamlar.
Ben de bir sporcu olarak hem kendi kullanımlarımda hem de satışını yaptığım ürünlerde bu konularda oldukça titiz davranıyorum. Her ürünü içeriğine, markasına, üretim kalitesine ve onay belgelerine göre seçiyorum. Kaliteli, güvenilir markaların ürünleri zaten Sağlık Bakanlığı veya uluslararası standartlara uygun şekilde üretiliyor. Asıl problem, piyasada kontrolsüz satılan ve denetimsiz ürünlerde. İnsanlar bu tür ürünleri görünce tüm takviyeleri aynı kefeye koyuyor, ama bu doğru değil.
Elbette her ürün herkese uygun olmayabilir. Bu yüzden ben her zaman bilinçli kullanımın altını çiziyorum. Spora yeni başlayan birine de, yarışma döneminde olan bir sporcunun da farklı ihtiyaçları var. O yüzden mutlaka bir antrenör, diyetisyen ya da alanında bilgili birinin yönlendirmesiyle kullanılmalı.
Sonuçta takviye gıdalar, doğru bilgiyle yaklaşıldığında vücuda zarar değil, tam tersine performans artışı, toparlanma sürecinde destek ve kas gelişiminde katkı sağlar. Yani işin özeti, ürün kötü değil; yanlış kullanım kötü. Ben bu ürünleri hem sporcu olarak hem de satıcı olarak, bilinçli tüketimle spora ciddi fayda sağladığına inanıyorum.