Azimle gelen değişim!
- Özlem KARAKOYUN 
- 2 gün önce
- 6 dakikada okunur
Suat Yılmaz: ‘’ Sporcu olmak demek, kendine her gün söz verip o sözü tutmak demektir.’’



Her gün birçok kişi spora başlıyor, kimisi form tutmak için, kimisi ise sağlıklı bir yaşam arayışında. Ancak sporu sürdürebilmek, sadece salona gitmekle olmuyor. Bu işin özünde disiplin, doğru beslenme ve güçlü bir motivasyon yatıyor.
Bugün, yıllarını bu alana adamış bir sporcu olan Suat Yılmaz ile spora bakış açısını, beslenme alışkanlıklarını ve bu yolda karşılaştığı zorlukları konuştuk. Onun gözünden spor; sabrın, azmin ve iradenin birleşimi. Bir ayda pes edenlerle, yıllarca devam edenleri ayıran şeyin ne olduğunu, başarının arkasındaki gerçek emeği ve disiplinin nasıl bir karaktere dönüştüğünü kendi sözleriyle anlattı. Kasların, sadece salonda değil; mutfakta, uykuda ve zihinde de şekillendiğini hatırlatan bu röportajda, spora başlamayı düşünen herkes kendinden bir parça bulacak.
1-Sizi tanıyabilir miyiz? Spor hayatıyla tanışmanız nasıl oldu?
Ben Suat Yılmaz. 24 Temmuz 1981 Lüleburgaz doğumluyum. Memur bir ailenin çocuğuyum. Suat Yılmaz Fitness Center’ın sahibiyim. 2011 Türkiye şampiyonası Bursa, 2012 Türkiye şampiyonası Antalya , 2015 Özel Müsabaka İstanbul, 2017 Türkiye şampiyonası, 2017 Balkan Şampiyonası Sırbistan, 2021 Türkiye Şampiyonası Antalya geçmişim var.
Bizim zamanımızda çok fazla televizyon kanalı yoktu. Bu spor hiç bilinmezdi zaten 80’lerden 90‘lara kadar. İnternet ortamı da yoktu biliyorsun ki. O zamanlar sadece her eve en azından gazete girerdi. Ama gazetede de spor sayfalarında sadece futbol ya da güreşle ilgili haberler çıkardı. Siyah Kuşak diye bir dergi vardı. Karate ve dövüş sporları üzerine olan bir dergiydi ama son sayfalarında vücut geliştirmeye dair fotoğraflarda yer alırdı. Vücut geliştirmeyi ilk o dergide gördüm. Bizim zamanımızdaki en ünlü aktörlerden Arnold Schwarzenegger’ın filmlerinden de çok etkilendim. Ayrıca ben çocukluğumdan beri bir çizgi roman okuyucuyum ve koleksiyonum var. Çizgi roman karakterlerinde de Barbar Conan diye bir karakter var. İşte beni ilk etkileyen etkenlerden biri de bu karakterin dış görünüşüydü. Bir erkek böyle olmalı demiştim ve gerçekten pek çok erkeğin hayal edebileceği bir vücuda sahip bir karakterdi. İnce bel, kalın kollar, geniş omuz ve çok güçlü bir karakterdi. Benim için erkek profili oydu hala da öyle. Tabi o zamanlar spor salonları çok azdı. Kırma ve yay diye egzersiz aletleri vardı ilk onlarla başladım. O zamanlar evlerimiz sobalıydı ve ben bu zorlukları fırsata çevirip ağır kömür kovalarıyla antrenman yapardım. Sene 1998’lere gelince salonlar tek tük açılmaya başlamıştı. Ekonomik sıkıntılar sebebiyle bir ay gidebildim sadece. Okulun bitince işe girip para kazanmaya başlayınca salon hayatım başladı. 2005 yılında düzenli olarak yapmaya başladım ama o zaman da bilgim yoktu. İnternette arasak bulamıyorduk. Lüleburgaz’da daha evvel bu işi yapan profesyonel bir kimse yoktu. Bu branşta gelişmek için Lüleburgaz’dan İstanbul’a çok kez gittim. İmkansızlıklar içinde bu branşa gönül verdim diyebilirim. Bu spora ilk başladığım zamandan beri hayalimdi bir salon açmak. Hayallerimdeki gibi bir salon açamasam da 2011’de ortağımla ilk salonumuzu açıp insanlara hizmet vermeye başlamıştık. 2016 yılında oradan ayrıldıktan sonra Suat Yılmaz Fitness Center’ı açtım ve o günden bu güne devam ediyoruz. Salonu açarken daha çok ekonomik sıkıntılar yaşadım. Çünkü salona aldığım ekipmanlar Türkiye’de pek fazla bulunmuyordu. Haliyle yurtdışından temin edilen bu ekipmanların ödemesi dolar ve euro bazlı hesaplanıyordu.
2- Vücut geliştirme nedir? En sık yapılan hatalar nelerdir?
Bana sorarsan vücut geliştirme bir hastalıktır. Bazen keşke bulaşmasaydım dediğim bir mikrop gibi. Amerikalıların da çok sık dediği gibi; bilimin en çok hizmet ettiği bir spor dalı. Bir dövüş sporu veya farklı bir branşla uğraşırsın ve sadece antrenman yaparsın. Çünkü bu zamana kadar kendini ispatladığın bir teknik vardır, onun üzerine sadece pratik yaparsın. Oysa vücut geliştirmeye yaşayan bir canlı gibi. Antrenman bilgisi, beslenme bilgisi ve takviyelerin sürekli gelişmesi ve değişmesi ile bu canlıya ayak uydurmak gerekiyor. Ayrıca vücut geliştirme antrenman ile bitmiyor. Antrenmandan sonra günün kalan tüm vaktinde yediklerine de dikkat etmen gerekiyor. Alman gereken protein vardır karbonhidrat vardır yani sürekli bir hesap yapmak zorundasın. İçinde bulunduğun evreye göre bu hesap sürekli değişir. Yarışma evresindeysen karbonhidratı kısarsın, off evresindeysen karbonhidrat yüklemesi yaparsın. İnsanlar sadece antrenmanla vücut geliştirebileceğini sanıyor. En büyük pay aslında beslenmede. Vücut geliştirme deyince çok fazla yemek yenmesi gerekiyor diye düşünülüyor ama bu çok yanlış. Bir de insanlar spora başladığı zaman kısa vadede büyük değişimler bekliyor. Bu değişimler gerçekleşmeyince daha hayal kırıklığına uğrayıp hevesle başladıkları bu yoldan cayıyorlar.
3- Sosyal medyada paylaşılan antrenman teknikleri sizce doğru mu?
Sosyal medyada çok fazla bilgi kirliliği var. İnterneti doğru kullanmak çok önemli. Evet internette çok fazla doğru bilgiye de ulaşabiliyorsun ancak bir altyapın yoksa yanlış bilgiyi de doğru sanabilirsin. Bu bilgiyi kimin paylaştığı çok önemli. Kendini ispatlamış biriyse ve bu branşta uzmanlığı varsa kesinlikle sosyal medyada paylaşım yapmalı. Spor salonuna gidemeyen pek çok kişi var. Onlara için çok faydalı olabilir.
4- Spor hayatınızda düşme kalkma döneminiz oldu mu?
Bende herkes gibi büyük hedefler başladım bu spora. Yarışma gibi bir hedef yoktu aklımda ama vücudumun çabuk değişeceğine inanıyordum. Acı tecrübelerle ve deneme yanılma yöntemiyle bunun mümkün olmadığını öğrenmiş oldum. Ama o zamanlar dediğim gibi bilgi yoktu ve şu an teknoloji çağında herkesin elinin altında internet olmasına rağmen insanlar bu hataya bu zamanda bile düşüyor.
Beslenme konusunda yaptığım yanlışlar da benim beş seneme mal oldu. İkincisi benim istediğim vücutlarda takviyesiz olunmayacağını yine zamanla ve tecrübeyle anladım. Yarışma kariyerimde de ilk yarışma fiyaskoydu aslında çünkü dediğim gibi yeteri kadar bilgim yoktu ama her şeyden evvel imkanım da yoktu. Maddiyattan kaynaklı sebeplerle düşme kalkmalar dediğim gibi hep oldu ama önemli olan her düşüşte işte tecrübe edinip aynı hatayı bir daha yapmamak. Ben bunu başarabildiğime inanıyorum aynı hataları tekrar tekrar yapmadım çok şükür. Sadece sakatlıklarım oldu. Biliyorsun vücut geliştirme ağır bir spor, sınırlarını zorluyorsun. Antrenmanlarda bir de ilk başlarda herkes gibi veya her erkek gibi ağırlıklar hepimizin takıntısı oluyor. Belki kendine bir şeyler ispat etmeye çalışıyorsun ya da çevrene bir şey ispat etmeye çalışıyorsun. Hep ağır gireyim, ağır antrenman yapayım, ağır kilolar kaldırayım diyerek. Hep ağır kilolarla antrenman yapmaya kalktık bunun da sonuçları sakatlıklar oldu. Sağ göğsüm kopuk, karnımda kocaman bir yırtık var, bir fıtığım var, sol omuz kapsülüm sakat. Şimdi geri dönüp bakıyorum gerek yokmuş diyorum aslında yani bu kadar sert antrenmanlara veya bir şeyleri kullanırken daha çok takviye alırken daha iyi beslenirken evet belki sert antrenman yapılır ama her zaman yapılan sert antrenman büyük bir hataymış şimdi bunu anlıyorum.
5- Spora ilk başlayan Suat’a neler söylerdin?
Keşke hiç bulaşmasaydın derim. Çünkü dediğim gibi çok uzun soluklu bir spor ve gerçekten mikrop gibi. Amerikalıların yine bir lafı var. Salona yeni başlayan biri için ilk sordukları bir soru var. ‘Demir böcek seni ısırdı mı?’ diye. Eğer bağışıklığın yoksa bu mikroba yakalanıyorsun. Ondan sonra hayatın bundan ibaret oluyor. Keşke diyorum bazen başka bir şey seçseydin. Ne bileyim bir enstrüman çalsaydın veya başka branşın üzerine devam etseydin diye ama maalesef iş işten geçmiş oluyor.
6-Hayatına dokunup ciddi değişimler yarattığın bir salon üyen oldu mu?
Oldu. Değişme isteğiyle geldi ama her şeyden evvel. Herkes bir şeyleri istiyor ama ne kadar istediği önemli. Zamanında benimde bir salona girerken istediğim gibi… Herkes kapıdan içeri bir şey için giriyor. Ben herkese doğru yolu gösteriyorum. İşte bu hataları yapmayın diyorum, senin istediğin yola giden durum buradan geçer diyorum. Ama bu bilgileri almak isteyen de var ısrarla reddeden de var. Bu senin neyi ne kadar istediğinle alakalı bir durum. İlk defa sporla tanışıp kendini geliştirip müsabık olan vardı. Çok kilolu gelip bu durumun ruh sağlığına kötü geldiğinden bahsedip kendini iyileştiren de vardı. Ben çok zayıftım o yüzden başlamıştım mesela. Kendimde değişim yaratabildiğimi gördükten sonra değişmek isteyen kişilere de yol göstermek istedim.
7- Kiloluyken mi yoksa zayıfken mi vücut yapmak daha zor?
İkisi de zorlu bir süreç. Çok fazla kilolu kişinin yağdan kaynaklı bir kilosu varsa, fazla yağı yakıp ardından tekrardan inşa etmesi zor. Çünkü bu kişi şu zamana kadar her zaman canı ne çektiyse yemiştir ve bırakması zor gelebilir. Çok zayıf bir birey ise iştahsızdır yemeği kaldırmıyordur midesi. Ama vücudunu geliştirmesi için tüketmesi gereken karbonhidrat, protein miktarı fazladır. İkisinin de kendine göre zorlukları var.
8- Sporda beslenme ve disiplin arasındaki ilişkiden bahseder misiniz?
Kesinlikle vücut geliştirme zaten bu ikisi üzerine kurulu bence. Disiplin anlık zevklerle uzun vadede istediğin şeyler arasında tercih yapmak demektir. Uzun vadede vücut geliştirmek istiyorum işte müsabık olmak istiyorum. Tam o an karşına anlık bir şey çıkıyor ne işte o an o şekeri tüketmek anladın mı veya işte uykusuz kalmak veya o öğünü yememek gibi anlık istekler oluyor. İşte disiplin ikisi arasında tercih yapmak. Disiplin vücut geliştirmede en büyük anahtarlardan bir tanesi kapıyı açacak olan. Kas yapmak, güçlenmek ya da formda kalmak istiyorsan önce mutfağından başlaman gerekiyor. Benim için antrenman kadar önemli olan şey, tabağıma ne koyduğumdur. Sabah kalktığım andan itibaren ne yiyeceğimi, ne zaman yiyeceğimi bilirim. Her şey ölçülü olmalı; ne eksik ne fazla. Vücudu çöpe döndürmemek için her lokmanın bir amacı olmalı.
Disiplin kısmı ise işin kalbi. Her gün aynı saatte kalkmak, o an canın istemese bile idmana gitmek, gece geç saatte yemek yememek… Bunlar alışkanlık değil, yaşam tarzı. Benim için ‘yarın başlarım’ diye bir şey yok. Sporcu olmak demek, kendine her gün söz verip o sözü tutmak demektir. Çünkü kas sadece salonda değil, mutfakta ve zihinde de yapılır.
9- Spora başlamak isteyenlere ve başlayıp bir ay sonra pes edenlere neler söylemek istersiniz?
Spora başlamak isteyenlere ilk söyleyeceğim şey şu: sabırlı olun. Hiç kimse bir ayda vücut yapmadı, kimse bir haftada forma girmedi. Bu iş istikrar işi. Başladığınızda ilk günler zor gelir, kaslar ağrır, aynada fark görmezsiniz ama inanın o süreçte vücudunuz değişmeye başlamıştır bile. O yüzden hemen pes etmeyin.
Bir ay sonra bırakanlara da şunu söylemek isterim: siz aslında emek vermeye başlamıştınız ama meyvesini toplamadan ağacı kestiniz. Sporda sonuç almak zaman ister. Bugün ter döktüğün her an, yarının güçlü halini inşa ediyor. İstikrarsızlıkla hiçbir yere varılmaz. Bazen motivasyon düşer, o günlerde bile gidin salona, sadece 20 dakika çalışın. Önemli olan devam etmektir. Unutmayın, bu spor sadece bedeni değil, karakteri de şekillendirir.



Yorumlar