top of page

YAŞAMA SEVİNCİ

Vaktiyle her türlü maddi imkana sahip olmasına rağmen can sıkıntısı çeken, hayatın yaşanmaya değmez olduğundan dem vuran bir prens vardı. Kardeşleri, arkadaşları, çalışır, gezer, ava gider; gününü olmadık şeylerle geçiren prens ise sabahtan akşama kadar odasından çıkmaz ve olmadık işlerle uğraşırdı. Odasında sürekli düşünürdü.

Kral, oğlunun bu haline çok üzülüyordu. Bir gün ülkenin en bilgin kişisini çağırtıp ona oğlunun durumunu anlattı ve buna mutlaka çözüm bulmasını istedi. “Bunun için sana bir hafta süre veriyorum” dedi.

Yaşlı bilgin, üç gün bu verilen görevi yerine nasıl hallederim diye düşünüp durdu; ama aklına hiçbir çözüm gelmiyordu. Bu yüzden, biraz korku, biraz utanç, biraz da mahcubiyetten ülkeyi terk etmeyi düşündü. Üzgün ve dalgın bir şekilde giderken, bir köyün yakınlarında keçilerine ve koyunlarını otlatan genç bir çobanla bir süre arkadaşlık etti.

Bilgin adamın kendisine gösterdiği ilgiden cesaret alan küçük çoban, yaşlı dostuna; “amca, şu sürüme biraz göz kulak ol da, ben şu görünen köyden yiyecek alıp geleyim. Bugün yanıma yiyecek almayı unutmuşum da”

Teklifi kabul eden bilge, kafası kralın talebiyle meşgul bir halde hayvanlara göz kulak olduğu uçurumdan aşağı yuvarlanıverdi.

Bilgin, aşağı inip onu kurtarmadıkça, keçinin kendi kendine kurtulması imkansızdı. Bilgin, küçük çobana verdiği sözü doğru dürüst tutabilmek için keçi yavrusunu kurtarmaya karar verdi. Dikkatli bir biçimde uçurumun dibine indi. Önce yavruyu sırtına bağladı, sonrada tırmanmaya başladı. Birkaç tırmanma başarısızlıkla sonuçlandı. Ancak bilgin yılmadı, uğraştı, didindi, zorlandı ama sonunda yavruyu yukarıya çıkardı.

Bu arada küçük dostuna verdiği sözü tutabilme, bunun içinde yavruyu uçurumdan çıkarma çabası kafasını da o kadar meşgul etmişti ki, kralın talebi karşısında yaşadıklarını unutmuştu.

Yukarı çıkıp da bu durumun farkına vardığında, aklında şimşekler çaktı. Şöyle düşündü; “bir kimse bir işle ciddi ciddi meşgul olursa, o kimse için can sıkıntısından eser kalmaz”

Bunun üzerine bilgin ülkeyi terk etme fikrinden vazgeçip hemen geri döndü ve kralın huzuruna çıkarak şu çözümü sundu; “saygıdeğer kralım! Oğlunuzun can sıkıntısından kurtulmasını istiyorsanız ona bir sorumluluk yükleyiniz. Oğlunuza yükleyeceğiniz sorumluluk ne kadar ciddiyse, onun yaşama sevinci ve mücadele azmi o kadar fazla olacaktır”

Not: Yazıyı okudunuz. Konusu bir kralın oğlu da olsa ona bir sorumluluk yüklemek ailede çatışmayı önler. Bunun için yazıda olduğu gibi bütün gün yatan işi olmayan, düşünen ve gezen, başına hiçbir iş yapma isteği o aileye ‘bu çocuk ne yapacak’ diye düşünen ailenin işi zordur.

MUM

Soğuk bir yılbaşı gecesi cimriler ne yapar?

Bir mumum etrafında otururlar.

Hava daha da soğursa ne yaparlar?

Mumu yakarlar.

KIRMIZI GÜL BUKETİ

Çiçekçide genç bir adam satıcı kıza; “lütfen yılbaşı hediyesi olarak verilmek üzere bin adet kırmızı gül buketi yapın”

Satıcı kız; “kim bilir? Sevgilinize karşı ne kadar büyük bir kabahat işlediniz?”

BU OTOMOBİLİ ALMIYORUM

Adamın biri, yıllardır hızlı bir otomobil almak istemektedir.

Bir yılbaşı günü oto galerisine gider ve bir otomobil beğenir.

Satıcıya sorar; “bu otomobil ne kadar hızlı gider?”

Satıcı şöyle bir örnek verir; “bu otomobile şimdi biner ve gazlarsanız, gece yarısı Bağdat’a varırsınız”

Müşteri, başka bir otomobile bakmaz ve evine döner.

Bütün gece düşünür, sabah gidip satıcıyı bulur ve öfkeli bir şekilde çıkışır; “ben bu otomobile almıyorum. Gece yarısı Bağdat’ta ne işim var?”

 

 

14 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page