Milletvekili adayı olan Temel, seçim propagandası yapmak için gittiği Karadeniz yaylalarında bir çobanın sürüsünü otlattığını görmüş.
Yanına girmiş: “Hey çoban” demiş “Senin süründe kaç koyun var?” diye sormuş. Çoban kızmış: “Sana ne?”Temel ısrar etmiş: “Ben senin süründe kaç koyun var bilirsem, bana bir koyun verir misin?”Çoban gülmüş “Verdim gitti” demiş.Temel keskin gözleriyle şöyle bir bakmış ve: “Bu sürüde 260 koyun var” demiş.Çok şaşıran çoban, hayretle başını sallayarak: “Nereden bildin yahu? Valla hak ettin! Al bir koyun, helalinden senin olsun.” demiş…Temel kapmış bir tane, gidiyor. Çoban bağırmış: “Hey arkadaşım, ben senin nereli olduğunu bilirsem, o koyunu geri verir misin? Bilemezsem sen iki koyun alırsın”Temel'in aklı yatmış “Söyle bakayım ben nereliyim?” diye sormuş.Çoban şöyle bir bakmış: “Sen Karadenizlisin arkadaşım.”Bu defa Temel şaşırmış: “Uy nereden bildin ya?”Çoban gülmüş: “Onca koyun arasında köpeği koyun diye alıp giden başkası olmaz ki!
EŞEĞİN AKILLISI
Adam eşeğiyle köyüne dönerken yolda gördüğü elma bahçesindeki elmalardan yemek ister.
Bahçeye girer ve eşeğinin üstünde kolayca eriştiği elmalarla bir güzel karnını doyurur.
Tam ayrılacağı sırada iri yarı bahçe sahibi ikisini de görür ve yakalar.
Önce bir güzel eşeği döver, ardından da köşede bekleyen adamı pataklar. Dayaktan sonra dayanamayan adam sorar : “Tamam dövdün, anladık ta sana bir şey sormak istiyorum!”“Sor bakalım”“Neden önce beni değil de eşeği dövdün ?”
“Seni önce dövseydim eşek kaçardı da ondan !”
DEMİREL VE ECEVİT ÇEKİŞMESİ
Demirel Başbakan olduğu yıllarda, rakibi Ecevit’le hep çekişme halindeydi.
Bir ara darıldılar, birbirlerine selam bile vermiyorlardı.
Bir gün Başbakanlık’ta bütün siyasi partilerin katıldığı önemli bir toplantı oldu.
Toplantı bittikten sonra Demirel, tam ayrılıyordu ki bir gazeteci; “Sayın Başbakan, öğrendiğimize göre içerde Sayın Bülent Ecevit’in elini sıkmışsınız” dedi.
Demirel, hafifçe tebessüm ederek şöyle cevap verdi; “evet elini sıktım, ya neresini sıksaydım”
KURBANLIK HAYVAN
Hayvan pazarına giden genç ve şık bir kadın, kurban satın almak ister. Küçükbaş ve büyükbaş hayvanları incelerken, bir delikanlı ona bakar.
“Kurban almak için kendini yorma hanımefendi. Ben sana kurban olayım” diye laf atar.
Kadın dönüp sakin bir şekilde, çocuğa bakıyor ve ; “ben bu yaz öküz kesmeyeceğim. Koç arıyorum. Teşekkür ederim” der.
ATATÜRK DİKTATÖR MÜYDÜ?
1930 yılında Ankara Halkevi’nde yapılan birinci Tarih Kongresi’nin sonunda bir çay partisi verilmişti.
O zamanlar bugünkü gibi lüks ve israf yoktu.
Devleti masrafa sokmamak için mütevazi çay davetleri verilirdi.
1930’lu yıllarda yabancı basında Atatürk’e büyük övgüler çıkardı.
Fakat tek tük bazı densizler onu diktatör olduğunu söyler ve bundan zevk duyarlardı.
Çay partisinin samimi havası içinde genç öğretmenlerden Reşat bey, Atatürk’e; “muhterem paşam Fransa’da adamın biri, bir kitap yazmış, sizin diktatör olduğunuza dair. İzin verir misiniz, biz de ona layık olduğu cevabı verelim?” der.
Atatürk gülümseyerek; “ o kitabı ben de okudum. Cevap vermeye hiç gerek yok” der. Ve ekler; “eğer diktatör olsaydım, siz o kitaptan bahsedip, bu soruyu bana sormaya cesaret edebilir miydiniz?”
Comments