top of page

Rumeli’nin ruhu Osmanlı’nın inceliği!

Lüleburgaz’ın tanınan esnaflarından Topaç mahlaslı Kadir Akgün, 9 yaşında başladığı yemek yolculuğunu bugün hala aynı heyecanla sürdürüyor. Akgün, “Benim mutfağım Rumeli’nin ruhunu, Osmanlı’nın inceliğini taşır”

ree
ree
ree
ree
ree

Kadir Akgün: “Benim mutfağım Rumeli’nin ruhunu taşır”

Yarım asra yaklaşan mutfak serüveniyle Lüleburgaz’ın tanınan esnaflarından biri olan Dönerci olarak hafızalara kazınan Topaç mahlaslı Kadir Akgün, 9 yaşında başladığı yemek yolculuğunu bugün hala aynı heyecanla sürdürüyor. Akgün, “Benim mutfağım Rumeli’nin ruhunu, Osmanlı’nın inceliğini taşır” diyerek hem geçmişe hem de köklerine sahip çıkan bir ustalığın izini yaşatıyor.

1971 doğumlu olan Kadir Akgün, henüz 15 yaşındayken babasının üzerine ilk işyerini açtı. 1987’de başlayan esnaflık serüveni, inişli çıkışlı bir yolculukla bugüne uzanıyor. “94 krizinde ilk iş yerimi kapatmak zorunda kaldım,” diyen Akgün, 1997’de bir arkadaşının yanında yeniden işe girerek 2003’e kadar mesleğine devam etti. 2004 yılında kubbeler altında kendi işletmesini açtı ancak 2013’te ciddi sağlık sorunları nedeniyle kapatmak zorunda kaldı.

Yılmadan yoluna devam eden Akgün, “2013’te petrollerde aşçılık yaptım. 2016’da ayrıldım, 2017’de tekrar kendi işimi kurdum,” diyor. Acı Çeşme Sokak’ta “Lüleburgaz Döner” adıyla yeniden döner ocağını yaktı. Ancak pandemiyle birlikte 2019-2020 döneminde kapısına kilit vurmak zorunda kaldı. Bu süreçte Oktay Bey ile Gurme Et Lokantası’nda çalıştı ve 2024’ün Eylül ayına kadar orada görev yaptı. Son olarak 2025 Şubat ayında yeniden kendi işyerini açarak mutfağa bir kez daha döndü.

“9 yaşında başladım ben restoran hayatına. 13 yaşında ustalık yapmaya başladım,” diyen Akgün, çocuk yaşta kazandığı deneyimlerle bugün hala elinin lezzetine güveniyor. “Düğünlere yemek götürdüğümde ‘ustan nerede?’ diye sorarlardı, oysa usta bendim,” diye gülerek anlatıyor o günleri.

Akgün’ün ailesinde de meslek kuşaktan kuşağa aktarılıyor. İki oğlu ve bir kızı olan Kadir Usta, Hamburg’da lokanta sahibi olan oğlu Mehmet Efe’den gururla bahsediyor:

“Çocukluğundan beri yanımdaydı. Güzel bölümler kazandı ama okumadı. ‘Ben esnaf olacağım’ dedi. Hatta vazgeçsin ve daha kazanç sağlayacağı işlere yönelsin diye sanayiye bile verdim ama vazgeçmedi.”

Mutfakta sadece Türk mutfağında değil, Rumeli ve Fransız mutfaklarında da iddialı olduğunu söylüyor.

“Fransız mutfağı et olarak bize yakın. Sütlü yemekler ve ekmek her iki mutfakta da çok önemli. Rumeli mutfağında kaz, tavuk, kuzu etleri sıkça kullanılır. Yemeklerin yüzde 50’si havuçlu ve meyvelidir,” diyen Akgün, baharatı aşırıya kaçmadan kullanmayı tercih ediyor. “En çok tane karabiber kullanılır,” diyor.

Yemeklerinde fıstık, kayısı ve kuru erik gibi Rumeli’ye özgü malzemeleri kullanmayı seviyor. “Ben en çok döner yapmayı seviyorum ama sulu yemeklerde de iddialıyım,” diyor. Her gününü araştırmayla geçirdiğini ekliyor:

“Ertesi gün yapacağım yemeklerin üstünde çok dururum, araştırırım. Eski kitaplarım var, 1940 yapımı. Onlardan tarif bulurum.”

Rumeli mutfağının vazgeçilmez tatlarından süt helvasında ise Kadir Akgün’ün ismi artık Lüleburgaz’da bir marka haline gelmiş durumda. Kentte bu tatlıyı ondan ve Bülent Usta’dan iyi yapan neredeyse yok. Süt, sabır ve ustalıkla birleştiğinde ortaya çıkan bu özel lezzet, Akgün’ün mutfağının imza tatlarından biri olmuş.

Akgün’ün en büyük ilham kaynağı ise annesi Emine Hanım.

“Annem yemek konusunda çok iyiydi. 70’li yıllarda Bulgaristan’da konserve fabrikasında çalışıyordu. Süt ve bulgur ağırlıklı Rumeli yemekleri yapardı. Biz kalabalık bir aileyiz, her bayramda toplanırız, o sofralarda hep annemin tarifleri olur. Her şeyi ondan öğrendim,” diyor.

Bugün hala her sabah aynı özenle tezgahın başına geçen Kadir Akgün, sadece döner değil, bir kültürü de pişiriyor. Onun mutfağında bir tabak yemek değil, yılların emeği, geleneklerin kokusu ve ustalığın sabrı var.

bottom of page