top of page

Portakal sandığında başlayan serüven!

“Ölene kadar bu işi yapacağım”

Lüleburgaz’da 60 yılı aşkın süredir ayakkabı tamirciliği yapan 72 yaşındaki Ramazan Vardarlı, çocuk yaşta yoksulluk nedeniyle başladığı mesleğini bugün hâlâ sürdürüyor. Bir portakal kasasıyla başlayan meslek yolculuğunu gazetemize anlatan Vardarlı, “Bu meslek ölecek ama ben de ölene kadar bu mesleği yapacağım” ifadelerini kullandı.

ree
ree
ree
ree

Lüleburgaz eski kaymakamlık binasının hemen yanında, küçük bir seyyar araba ile mesleğini sürdüren Ramazan Vardarlı, 11 yaşında başladığı ayakkabıcılık serüvenini anlattı.

Yoksulluk nedeniyle başladığı bu meslekte, o günlerin zorluklarını hâlâ hatırlayan Vardarlı; “Altı kardeştik, babam yetişemiyordu. Babam merhum abimle bana portakal sandığından boya sandığı yaptık, çarşıya çıkıp ayakkabı boyardık. Çünkü ne paramız vardı ne de yiyeceğimiz. Ev kiraydı, başka çaremiz yoktu.” dedi.

Mesleği dayılarından ve abisinden öğrenen Vardarlı, pazartesi günleri çarşıda askerlerin ve köylülerin ayakkabılarını boyadığını, öğretmeni tarafından da bu işe yönlendirildiğini anlattı.

Yıllardır aynı noktada çalışan Vardarlı, artık eskisi gibi iş olmadığını vurgularken “Eskiden yırtık oluyordu, yamalıyorduk. Şimdi kimse tamire getirmiyor. Bugün ilk tamir işimi öğleden sonra aldım. Bu meslek ölecek ama ben de ölene kadar bu mesleği yapacağım” ifadelerini kullandı.

Evli ve iki çocuk babası olan Ramazan Vardarlı, ayakkabıcılıkla ailesini geçindirdiğini, çocuklarını evlendirdiğini ve bu meslek sayesinde hacca gittiğini söyledi.

“YOKSULLUKTAN DOLAYI BAŞLADIM"

Mesleğe küçük yaşya yoksulluktan dolayı başladığını belirten Ramazan Vardarlı; "11 yaşlarımda ayakkabı boyacılığına başladım, sonra ayakkabı tamirine merak sardım. Dayım kunduracıydı, babamın dayısı vardı Adana'da ve onlar sıfır ayakkabı yaparlardı.

Ailem ayakkabıcılık işi ile uğraşıyordu, ben de onlardan ve abimden öğrendim ve bu mesleğe giriş yaptım. Şimdi hepsi merhum. Yoksulluktan dolayı 11 yaşında bu mesleğe başladım, 6 kardeştik ve babam bize yetişemiyordu.

Babam portakal sandığından bir boya sandığı yaptı merhum abim ile ikimize ve çarşıya çıkıp para kazanmamızı istedi, çünkü paramız ve yiyeceğimiz yoktu. Ev kiraydı ve mecburen küçük yaşta işe başladım.

Okula gidiyordum, öğretmenim beni Pazartesi günleri ayakkabı boyamaya yollardı. Askerlerin botlarını boyardım, ayakkabılarını boyardım. 36 köyden insanlar gelirdi onların ayakkabılarını boyardık pazartesi günleri, çok kalabalık oluyordu" dedi.

"ABİMLE BİRBİRİMİZİ KORURDUK"

Ölene kadar bu mesleği yapmaya devam edeceğini aktaran Vardarlı; "Bizden büyük ayakkabı boyacıları bizi dövüyordu iş yaptığımız için, babam bu yüzden ikimizi birden yolluyordu ve kendimizi koruyorduk. Kazandığımız paralar ile annem pazartesi günlere pazara çıkar bize yiyecek içecek alırdı.

60 seneden beri kaymakamlığın yanındaydım, merkezdi burası. İstanbul otobüsleri karşıdan kalkardı. Burası bizim işimiz için çok uygun bir konumdu.

O zamanlar iş vardı. Yırtık oluyordu, yamalıyorduk. Eskiden çok fazla tamir işi vardı fakat şimdi yok. Günde bana kaç müşteri geleceği hiç belli olmaz. Bugün ilk ayakkabı tamiri işimi öğleden sonra aldım.

İnsanlar artık ayakkabı tamiri yapmıyorlar, kunduralar artık bitti. Ben ölene kadar bu mesleği devam ettireceğim, en yaşlı benim bu işi yapan Lüleburgaz'da. Meslek ileride ölecektir fakat ben ölene kadar bu işi yapacağım.

Evliyim, bir erkek bir kız evladım var. Erkek çocuğum otobüs şoförü, o da evli, kız da evli. Bu meslekle aileni geçindirip çocuklarımı büyüttüm ve evlendirdim. Ben bu meslekle hacca gittim, çocuklarımı büyüttüm, bugünlere getirdim. Çok şükür" diyerek sözlerini noktaladı.

Comments


bottom of page