top of page

OLMUYORSA OLMUYORDUR!

Kasabanın kanayan yarası Eczacıbaşı caddesindeki boş arazi çöp dökümü ile yine gündeme geldi. Görünüm yayın hayatına başladığından beri bu araziye çöp dökülmesi ve çöplerin yakılarak içinden demirlerin ayrıştırılması sırasında yaşananlar her yıl birkaç kez haber yapılıyor. Haberden sonra belediye ekipleri bu alanı temizliyorlar ama nafile.

Sorunun temeline inilmediği sürece aynı şeyleri yaparak farklı sonuçlar almak mümkün değil. ‘Olmuyorsa, olmuyordur. Zorlamanın alemi yok’

Buraya dökülenler evsel atıklar değil. Yakılarak içindeki demirlerin alındığı mobilya ve eski yataklardan oluşuyor. Mevzu, oraya çöplerin dökülüp, yakılması değil. Bu sorun polisiye tedbirlerle değil, birkaç kilo hurda demir için, üç on paraya muhtaç edilenlerin yaşamlarına dokunulması ile çözülür.

Bu arazi çok ortaklı ve içinde bizim adımıza yerel yönetiminde payı olan, hisseli bir alan. Yani yakın gelecekte işlevsel bir konuma gelmesi neredeyse imkansız. Bunu bir kenara not edin.

Söz konusu arazi, halk arasında Kuştepe olarak bilinen alanın hemen bitişiğinde. Bir zamanlar Kuştepe sokaklarının enteresan isimleri vardı. Zafer caddesine çıkan bu sokaklara sırasıyla 1-2-3-4-5 Zafer Ara sokak isimleri verilmişti. Ben oturup bir yazı yazmıştım. Eğer burada yaşayanlar için yeni çözümler üretilmez ise, mahalle ahalisinin sonsuza dek aradıkları zafere ulaşamayacaklarını anlatmış ve çözüm önerileri sunmuştum.

O zamanlar kasabanın şerifi ve şairlerden oluşan ekibi, hemen olaya el koydular. Ben bu kadar hızlı refleks göstermelerini beklemiyordum. İlk meclis toplantısında sokak adları değiştirildi. Zaferin aranıp bulunamadığı sokaklara, dahiyane bir müdahale ile, Sümbül, Gül, Karanfil gibi bilumum çiçek adları verildi.

Düşündükçe hala gülerim.

Yaşadığı kasabadan bi haber sözde yöneticilerin yapıp yapabileceği bu kadardı. Olay orada kaldı ve biz yanan çöp haberlerini yapmaya devam ettik. Üstüne ben bu bölgeye ilişkin çözümlerimi yazmaya devam ettim. Ama şerif o aralar ve sonrasında, kendini ve kasabayı da betona karmakla meşguldü.

Çiçekli sokakları kimse gezip dolaşmıyor. Orada ciddi bir insani trajedi yaşanıyor. Ekmeğe ve sade çorbaya ulaşmak için insanlar olmadık işlere bulaşıyorlar.

Unutmayın, yoksulluğun ve yoksunluğun cirit attığı yerlerde suç halay çeker.

Kasabadaki sözde beyazların, görmezden geldiği bu trajedi sadece hurda yatak yakmakla sonlanmıyor. Elinde kasabanın suç dağılım haritası olmayan yerel ve merkezi yönetim temsilcilerinin bu soruna çözüm üretmeleri imkansız. Tuhaf bir şekilde gettolaştırılan bu bölge için, iş, eğitim ve sosyal projelerin üretilmesi gerekiyor. Bu hem orada yaşayan hemşerilerimizin yaşamları,  hem de kasabanın güvenliği için büyük bir önem taşıyor.

Görmezden gelmek, hiçbir sorunu çözmedi ve çözmeyecek.

Bu yazıyı bir girizgah olarak kabul edin. Çözüm önerileri için bir sonraki yazıyı bekleyelim.

Yorumlar


bottom of page