NE MUTLU TÜRK’ÜM DİYENE !!!
- Vicdan ALADAĞ
- 30 May
- 3 dakikada okunur
Türk devletini günümüzde yöneten siyasi muktedirler 6 ay öncesinden başlayarak mealen, “bölücü cani başı İmralı’daki makamından değil, gelsin Türkiye Büyük Millet Meclisinden cani örgütünü fesih ettiğini haykırsın… Ve de yaralı Mehmetçiğin dahi kafasına kurşun sıkan Mehmetçik katili yoldaşlarına da gelin kayıtsız şartsız silahlarınız ile birlikte devlete teslim olun” demesini istemişti…
Bölücü cani başı "Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı" adı verilen o sözde manifesto açıklamasında bir sürü gereksiz lafının arasına “yeni paradigma” gibi hem bölücü hem de zehirli bir sözcüğü sokarak Türk milletinin tekliği ile Türk devletinin üniter devlet yapısının pazarlığının başladığı müjdesini cani örgütüne ve yandaşlarına adeta müjdeleyerek artık silaha ve Mehmetçik şehit etmeye gerek yok demişti… Bölücü cani başı bu çağrısının karşılığıysa, “Önder” sıfatı Türk devletini günümüzde yöneten siyasi muktedirler tarafından onaylanarak alıyordu…
Önderin buyruğunu alan Türk halkının ve Türk devletinin can düşmanı bölücü terör örgütü ise, 12 Mayıs 2025’te silahlı mücadeleyi sonlandırdığını açıkladığı o hain açıklamasında “yeni paradigma” denilen sistemin ana kodunu, “Partimiz PKK; kaynağını Lozan Antlaşması ve 1924 Anayasasından alan Kürt inkâr ve imha siyasetine karşı, halkımızın özgürlük hareketi olarak tarih sahnesine çıktı, zaten liderimiz Abdullah Öcalan’da, “Lozan Antlaşması’nın ve 1924 Anayasası’nın öncesini referans alır...” hain cümlesiyle ortaya koyuyordu… Yani Sevr Antlaşmasına dönülerek hain Ermenilerle hain ırkçı Kürtlere gasp edilmiş hakları verilirken, ayrıca da uğradıkları soykırımın ve asimilasyonun hesabı da sorulsun der açıkça… Yani Türkler işgalci ve katil der açıkça… Hain, ırkçı ve bölücü örgütün yani PKK’nın bu hain cümlesinin karşılığında ne mi olur? Şu olur Türk devletini günümüzde yöneten siyasi muktedirler tarafından “Önder” teşekkürle onurlandırılır…
İmralı’daki bölücü cani başının Türkiye Büyük Millet Meclisindeki memurları da gelinen bu noktada Türkiye turuna çıkarak yandaşlarına “halkların demokratik toplumu”, “eşit yurttaşlık”, “Ortak Vatan” vurgusunu yapacaklarını yani o yeni paradigmayı onların anlayacakları şekilde anlatacaklarını ve “Barış duygusunu güçlendireceklerini” söylüyorlardı… Onlar da yani İmralı’daki bölücü cani başının Türkiye Büyük Millet Meclisindeki memurları da Türk devletini günümüzde yöneten siyasi muktedirlerden elbette okkalı bir ödül ile onurlandırılacaklar yani onlar da haklarını alacaklardır…
Sinesinde toplanan vatanseverlerden bazılarının o günlerde bir bozkır kasabası olan Ankara’nın türlü, türlü mahrumiyetiyle yüzleşince Türk milletinin ve Türk vatanının yeniden tam bağımsızlığına kavuşmasında bir takım ümitsizlik belirtileri göstermeye başlamaları üzerine kürsüsünden Gazi Mustafa Kemal Paşanın;
“İşittim ki bazı arkadaşlar yoksulluğumuzu bahane ederek memleketlerine dönmek istiyorlarmış. Ben kimseyi zorla Milli Meclise davet etmedim. Herkes kararında hürdür, bunlara başkaları da katılabilirler. Ben bu kutsal davaya inanmış bir insan sıfatıyla buradan bir yere gitmemeye karar verdim. Hatta hepiniz gidebilirsiniz. Asker Mustafa Kemal mavzerini eline alır, fişeklerini göğsüne dizer, bir eline de bayrağı alır, bu şekilde Elmadağı’na çıkar, orada tek kurşunum kalana kadar vatanı müdafaa ederim. Kurşunlarım bitince bu aciz vücudumu bayrağıma sarar, düşman kurşunlarıyla yaralanır, temiz kanımı, kutsal bayrağıma içire içire tek başıma can veririm. Ben buna and içtim.” diye gürlediği o gün ve günler vardı ya… Bunu niye mi hatırlattım… İşte hatırlattığım o gün ve günlere ruhunu veren O Kutlu Başbuğun ruhu günümüzün her bir Türk evladının ruhunu oluşturur ve de onun için her dağı da ona Elmadağ’ı eder…
Herkes aklını başına alsın… Bu milletin tapusuna ortak yazdıracağı Türk vatanı yok… Üniter devletinin içerisine devletçikler sokacak devleti yok… Resmi dilinin yanına dil koyacak dili yok… Barış er meydanında güreştiğin er düşmanla olur, hainle barış olmaz… Hain ciddi pişmanlık duyarsa Türk milleti sadece ve sadece onu af eder…
Kardeşlik mi? Ay Yıldızlı Al Bayrağın kanatları altında yaşayanlar zaten birbirinin ezeli ve ebedi kardeşidir ilave kardeşliğe hiç mi hiç gerek yok…
Ne Mutlu Türk’üm Diyene.
ALINTI : Hulusi ÜTEBAY’a teşekkürlerimle…
Comentários