8 Kasım Cuma Günü Lüleburgaz’da, “Lüleburgaz’ın Kurtuluşu ve Trakya’da Milli Mücadele” konulu sohbet düzenlendi. İbrahim Metin Baltacı’nın moderatörlüğünü yaptığı programda, konuşmacı tarihçi ve yazar olan Ali Arslan oldu. Arslan, Lüleburgaz’ın işgali ve kurtuluşa giden yoldaki önemli köşe taşlarından bahsetti.
8 Kasım Cuma günü Lüleburgaz Zübeyde Hanım Parkı’nda; “Lüleburgaz’ın Kurtuluşu ve Trakya’da Milli Mücadele” konulu Çınaraltı Sohbetleri düzenlendi.
İbrahim Metin Baltacı’nın moderatörlüğünü yaptığı programda, konuşmacı tarihçi ve yazar olan Ali Arslan oldu.
Lüleburgaz Belediye Başkanı Murat Gerenli’nin de katıldığı sohbette, Trakya’da Milli Mücadele konusu konuşulurken, Lüleburgaz’da yaşananlar da vatandaşın dinletisine sunuldu.
Ali Arslan’ın özellikle 8 Kasım 1922 günü Lüleburgaz’da yaşanan bir olayı dile getirmesi vatandaşın fazlasıyla ilgisini çekerken, sohbetin sonunda Metin Baltacı’nın yaptığı konuşma ise dinleyenleri duygulandırdı.
“RAHMETLİ EŞREF GÜLERYÜZ AMCA BANA ANLATTI”
İşgalci Yunan askerlerinin Lüleburgaz’dan çekilirken yaşanan bir olayı anlatan tarihçi Ali Arslan; “PTT’nin tam arkasında Görünüm gazetesi var. O yoldan Dere Mahallesi’ne giden sokak sağa kıvrılıyor, orası Hakkı Yücel Sokağı. Köşede ki ev de Hakkı Yücel’in oturduğu ev. O zamanlar Hakkı Yücel’in eşi ile Eşref amcalar kardeşler.
Şevket amcanın babası Belediye’de muhasebe müdürüydü. Eşref amca da 1916 doğumlu. Yunan buradan giderken köşeden tam Karpa Market’in oradan kıvrılıp gidecek, tüm Lüleburgaz’ın hayvanlarını ve mahsullerini toplamış götürüyorlar, bazılarını da zorla götürüyorlar. Edirne’ye kadar gidecekler sonra bırakacaklar yanlarına aldıkları esirleri.
O sırada Eşref amca, babası falan evde, perdeden ikinci kattan gözlüyorlar. Eşref amcanın eli kayıyor ve perde kapanıyor. O sırada tam Yunan askerlerinin son sıraları geçiş yapıyor pencere önünden ve son kalan askerlerden olan bir subay görüyor perdeyi, koşuyor geliyor ve dipçikle kapıya vuruyor.
Yunan subayı binaya girerken Eşref amcanın babası, eşinden iki altın vermesini istiyor. Subay gelmeden iki altın buluyorlar ve Eşref amcanın babası Behçet bey cebine atıyor o altınları. Subay gelip kapıya dipçikle vuruyor, açıyorlar kapıyı ve Behçet beyi alıp götürüyor.
Taş köprüyü biraz geçince Yunan subayının yanında yürüyor Behçet amca, taş köprünün oraları ormanlık tabii o zamanlar. Yürürken Behçet amca geride kalıyor biraz ve Yunan subaya o cebine attığı iki altını verip “ben bu ağaçların sıvışıp gideyim” diyor ve taş köprüyü biraz geçtikten sonra ağaçların içinde kaybolup ertesi gün evine dönüyor” dedi.
“İNSAN, HATIRLAYACAK KİMSESİ KALMADIĞI ZAMAN ÖLÜR”
İnsanı hatırlayacak kişiler yaşıyorsa, insanın ölümsüz olduğunu belirten İbrahim Metin Baltacı ise; “İnsan, yalnızca hatırlayacak kimsesi kalmadığı zaman ölür. Eğer insanı hatırlayacak kişiler yaşıyorsa o bir türlü ölmez. Mesele orada yeni mezarlık, Edirne bayırına gidip yerleşme meselesi değildir, ölmez. Birileri hatırladıkça o insan yaşar. Ne zaman ölür peki? Hatırlayacak kimse kalmadığında ölür.
Biz bugün 120-130 yıl geriye gittik, şu çınardan başladık. 1912’de buradaymış ve biz de altında hatırlamalar yapıyoruz. Çok insanın adı geçti bugün burada, adını bilmediğimiz. Onları hürmetle andık. İsimlerini bildiklerimize rahmet diledik. En önemlisi ise henüz ölmediklerini görüyoruz, hatırlamak böyle bir şey. Bu kasabanın hafızasını tutmak, bu hikayeleri kuşaktan kuşağa anlatmak, bu iki altın hikayesini anlatmak gibi biz anlattıkça bu insanlar ölmüyorlar. Bu insanları ve mücadelelerini sürekli hatırlamak, yad etmek, vefa duygusu içinde onları hep güzel bir yerde tutmak çok güzel. Aile içinde de böyledir. Annemizi, babamızı, atamızı, dedemizi hatırlayarak ölmesinler diye uğraşırız. Bugün burada yaptığımız buydu. Lüleburgaz Belediyesi’ne bu anlamlı sohbetin gerçekleştirilmesine vesile oldukları için teşekkür ederim” ifadelerini kullandı.
“VERDİĞİNİZ BİLGİLER VE KATTIĞINIZ DEĞERDEN DOLAYI TEŞEKKÜR EDERİM”
Gerçekleştirilen sohbetin sonunda söz alan Lüleburgaz Belediye Başkanı Murat Gerenli; “Bugün bize verdiğiniz bilgiler ve kattığınız değerlerden dolayı size Lüleburgaz halkı adına çok teşekkür ediyorum. Küçük bir şey, 8 Kasım 1922 ye dair umarım daha fazla görsellere ulaşırsınız. Keşke olsa, keşke daha çok görebilsek onları. Kaynaklar var mı? Araştırmaya devam edeceksiniz, biliyorum.
Biz Osmanlı arşivinden, yerel gazetelerden kaynak bulmak konusunda biz yerel yönetim olarak sizlere sonuna kadar destek olacağız. Lüleburgazlı sevgili Metin hocamın söylediği gibi hafızalardan silinince insanlar ölürler.
Toplumlarda da hafızaları korumazsak, geleceği kurgulayamayız. Geçmişi bileceğiz, neler yaşandığını bileceğiz ve bu konularda yapılan çalışmaları sonuna kadar destekleyeceğiz. Bundan sonra 102 yıl önce esaretten kurtulduğumuz gibi aydınlığa yürümeye devam edeceğiz. Geçmişimize sahip çıkarak bunu yapacağız. Sizlere bu güne kadar yaptığınız çalışmalar ve kattığınız değerler sebebiyle bir kez daha çok teşekkür ediyorum. Bunun da geleceğe taşınması için bir el birliği ile çalışmaya devam edeceğiz” diyerek sözlerini noktaladı.
Comentarios