top of page

İŞÇİLER EKMEK VERİYOR!

Kadir İnanır’ın başrol oynadığı 1976 yapımı 'İki Kızgın Adam' filminde geçen bir sahne vardır, herkes mutlaka izlemiştir... İşçiler greve çıkar ve patrondan ücretlerinin iyileştirilmesini talep ederler. Patron, işçilerin talep ettiği iyileştirmeyi yapmayacağını söyler, ardından işçilere gözdağı vermek için mafyayla anlaşmaya kalkar. Karşısındaki mafya lideri, Kadir İnanır’dır. Kadir İnanır; işçilerin haklarını vereceksin diyerek karşı çıkar. Patron; 'ben onlara ekmek verdim' diyerek karşılık verir. Bunun karşılığında Kadir İnanır, aslında temel sınıf çelişkisini yani işçi sınıfı ve patron (sermaye sınıfı) arasındaki ters kutbu ortaya koyar ve o sözü söyler: 'Sen değil, onlar sana ekmek veriyor...' Bu söz, işçi sınıfı tarihinin tozlu raflarında yerini koruyor!

Buna keza, 1978’de yayınlanan başrollerinde Cüneyt Arkın ve Tarık Akan’ın oynadığı Maden filmi ve bu yıllarda buna benzer filmlerin olmasının tek nedeni vardır; o da işçi sınıfının mücadelesidir... 12 Eylül faşist darbesiyle sınıfın haklarının gasp edilmesi ve mücadelenin ezilmesiyle birlikte, 89 bahar eylemleri bu durumu aşmış ve işçi sınıfının mücadelesi kaçınılmaz olarak yeniden yükselmiştir.

İşçi sınıfının mücadelesi sinemadan tiyatroya, heykeltraştan resime kadar, hayatın her alanını etkiler... Son dönemlerde böyle filmler yok. Lakin küçük salonlarda da olsa işçi sınıfının mücadeleci yönünü unutmayan yapımcılar, işçinin hakkını, alın terini gösteren sahneleri çekiyorlar. Bu kadarı bile biz işçi sınıfı mücadelesinin ne kadar güçlü olduğunu gösteren umut verici gelişmelerdir.


HANGİ HAKKIMIZ YASAK ?

Peki bizim alın terimiz nedir? Emek mesela; nedir?

İşçi hakkı nedir?

Geçmişte mücadele ederek aldığımız haklarımız, sonrasında gasp edilince hak olmaktan çıkarılarak ters kelepçe yapılacak suç durumuna getiriliyor! Alın terimizin karşılığı; nedir bu karşılık? Tek cevabı var... Eğer birlik olup kendi haklarımız için mücadele edersek, işte o bizim hakkımız olur. Bu hakların çoğalması veya azalması ise yine bizlerin mücadelesine bağlıdır. Mücadele edip yeni haklar alırsak onlar artık suç olmaktan çıkar. Buna günümüz örneği; anayasal hak olan grevlerimizin 'milli güvenliği tehdit' bahanesiyle yasaklanmasıdır.

Maaşımızı verip sigortamızı yatırıyorlar diye minnet duymamızı bekliyorlar. Biz alın teri döküyoruz!

İşçiler olarak emek veriyoruz ve bunun için minnet etmek değil, haklarımızı daha da büyütmemiz lazım. Patronlardan vicdan dilenmek yerine, mücadele etmemiz, haklarımızı korumamız gerekir.

Haklarımız, patronların iki dudağının arasında değil, bizim örgütlü mücadelemizin güvencesi altında olursa kalıcı olacaktır.

İşverenin insafına bırakmak değil, yaşama ve çalışma koşullarımızı iyileştirmek için mücadele etmektir.



SÖZ VE KARAR TABANIN!

Bu dönem Metal ve Şişecam fabrikalarında TİS süreçleri var. Öncelikle Metal sektöründeki işçi arkadaşlara selamlar. Türkiye’de asgari ücretin belirlenmesi dahil tüm sendikaların TİS süreçleri sizlerin mücadelesine bağlı olarak ilerliyor ve sonuçlanıyor. Her dönem olduğu gibi bu dönemde de mutlaka örnek gösterilecektir. Tabi ki iyi yönlerini biz işçiler, kötü yönlerini ise işverenler ve sendikal bürokrasi örnek gösterecektir. İyi veya kötü örneklerin az ya da çok olması biz işçi sınıfının mücadelesine bağlıdır!

Bir Şişecam işçisi olarak burada belirteceklerim var;

Geciken taslak çalışmasına acilen başlanılması ve biz cam işçilerinin insiyatif kullanması gerekmektedir. Taslak çalışmasında Kristal-İş’in şanlı mücadele tarihindeki gibi 'söz ve karar tabanındır' ilkesi uygulanmalıdır. Endüstriyel ilişkiler, global dünya gibi işverenin ağzından değil, bizlerin gözünden bakılması ve bu yönde bir hareketin olması gerekmektedir. Ancak bizlerin insiyatifiyle oluşacak TİS taslak süreci ve sonrasındaki mücadele, bizleri yaşanılası haklara sahip kılacaktır. Bu durumların oluşması tabi ki mücadeleyle olacaktır. Aksi bir durumda hüsran kaçınılmazdır.

En başta verdiğim örnek gibi;

ONLAR BİZE DEĞİL, BİZ ONLARA EKMEK VERİYORUZ!

Son olarak işçilerin şairi Hasan Hüseyin Korkmazgil'den bir şiir bırakıyorum. Mücadelemize umut olsun.

"Bakma öyle kilit kilit, duvar duvar

Yetsin artık bu susku

Bıçak kemikte!

Anasın boynun bükük

Babasın kolun kırık

Oğullar kan içinde

Kaldır artık başını

«kalsın benim dâvam dîvana kalsın» demiş ozan O dîvan sensin artık

Bıçak kemikte"


197 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page