Gazneli Mahmud Ve İhtiyar Kadın
- Necati KAYHAN
- 8 Şub
- 3 dakikada okunur
Gazneli Mahmud Ve İhtiyar Kadın
Gazneli Sultan Mahmud’un (970-1030) zamanı idi. Devletin sınırları öyle genişlemişti ki, artık ülkeden gelip geçen kervanların emniyeti eskisi kadar iyi sağlanamıyordu. Geniş coğrafya, eşkıyaların yol kesicilerin türemesine meydan veriyordu. Sultan’ın orduları, her yeri eşit miktarda gözetemiyor, her yol kesicilerin peşine düşemiyorlardı.
Bir gün Irak’tan Hindistan’a giden bir kervan, eşkıyaların saldırısına uğradı. O zalim yol kesiciler, kervan halkından pek çoklarının kanlarını döküp mallarını işe tarumar ettiler. Öyle ki develer bile saldırılara karşı koyamadılar. İşte o kervanın içinde yaşlı bir kadın vardı. Sonra da kadının da acüze bir oğulcağızı vardı. O bile eşkiyalar tarafından öldürüldü.
O yaşlı kadın o haberi alınca Derhal Sultan Mahmud’un sarayına gitti. Olup biteni anlatıp torununun diyetini istedi. Memlekette eşkiyalığın önünün kesilmesini ve memlekette halkı aydınlatmasını istedi.
Sultan Mahmud huzurunda göz yaşı dökmesine rağmen bir çare bulamıyordu. Eşkıyalık bir meslek haline geldi. Gazneli Mahmud halkının söylediklerini iyice anladı ve:
İhtiyar kadın ise:
“Madem böyle halkına sahip çık! Dedi” ihtiyar kadın hırsına sahip çık, tüm güvenlik kuvvetlerine yetki ver”
Ey Sultan istemişsindir ki, o Ömer yeryüzünde bir adalet timsali iken düşmanları tarafından hançerlerlendi. Ölüm halindeyken oğlu Abdullah babasından rüyasından girmesini istedi. Aradan seneler geçti, sonunda bir gece, oğlu Abdullah babasını rüyasında gördü.
Abdullah sordu:
“babacığım rüyama girmek için neden bu kadar beklettin beni?”
Ömer şu cevabı
Evladım bizim gibi yöneticilerin öte alemlerdeki sorguları uzun sürer. Her bir şeyin hesabını tek tek verirler. Benim hesabımda uzun sürdü. Amma bilir misin beni en çok hangi hesap uğraştırdı?
Irak’ın fethi sırasında bir asker, asma köprüden aşağıya düşüp yaralanmıştı. İşte onun hesabı. Çünkü o bana emanet edilmişti.
Ey Hakan! Ben şimdi sana sorayım da sen verebilirsen cevap ver:
Ömer gibi bir adalet güneşinin hesabı böyle ise senin durumun ne olacak? Nasıl hesap vereceksin? O ihtiyar kadının bu sözleri, Sultan Gazneli Mahmud’a çok tesir etti. Gözleri yaşlarla doldu. Taştı ve ülkesinin her bir köşesinde adalet ve emniyet sağlamadıkça tahtında rahat rahat oturmayacağın a dair Allaha yemin verdi.
Cengiz Han’ın İç Çekişi
Moğol Hükümdarı Cengiz Han (1155-1227)’ ın “Zülm ile abad” olduğu günlerdi. Orta Asya’nın ortalarından, bir çekirge afatı gibi yayıla büyüye ilerleyen Moğol ordusu nihayet pek çok İslam beldesinde, kan ve gözyaşı ile çizdiği sınırların içine katıverecek kadar irileşip genişledi.
Hiçbir ordu bu istilacı Moğolların karşısında duramıyordu Cengiz Han’ın askerleri önlerine çıkan her şeyi kara ve keskin bir orağın, buğday başaklarının biçivermesi gibi biçiyor. Ne taş üstünde taş ne de omuz üstünde baş bırakıyordu.
Harzemşahların ülkesinde, Moğol zulmünden nasibini almıştı Sultan Mehmet kaçarak canını kurtarmış ancak, öldüğünde kendisini saracak bir kefen bile bulamamışlardı.
İşte bu gündüzü gecesinden kara, gecesi daha çok fena günlerde, sultan Mehmed’in yerine geçen (1220) oğlu Celaleddin Harzemşah (ö-1231) bir yıldız gibi parıldamaya başladı. Babasıyla kıyaslanmayacak kadar kahraman ve zeki bir kimse olan Celallendin ,Moğol ordularına büyük zaferler kazandı. Yenilmeye, ordusunun bozguna uğratılmamasına.
Günlerden bir gün Cengiz Han’a bir haber geldi. “Celallendin en kahraman adamlarıyla birlikte Sind Nehri’ne doğru yola çıktı” Beklediği haberi alan Beklediği haberi alan Cengiz Han derhal ordusunu hazırlattı ve Celalettin Harzemşah’ın peşine düştü. Cengizhan Celalettin i ölü değil diri olarak ele geçirmek istiyordu. Kumandanlarına ve askerlerine sıkı sıkı emir verdi. “Kimse ona dokunmayacak, onu diri istiyorum”
O sırada Celalettin Harzemşah ve fedaileri Sind Nehri’ni geçmek için sallar inşa etmekteydi. parçalarına öyle hızlı çarpıyordu ki sallar paramparça oluyordu.
Haber Sultana ulaşmış ve düşmanlarımız arkadan saldırıyorlardı.
Sultan askerlerini sürekli ikaz ediyordur. Sultan Celalettin için Cengiz Han ölüm yok, diri esir alınacak diyordur
Savaş başlayınca Moğollar saldırıya geçti. Ama savaş Harzemşah Celalletine yöneliyordu.
Harzemşah Alaattin ölümüne savaşıyordu. Fakat karşıdaki düşman epey kuvvetli ve donanımlıydı. Cengiz Han Celalleddin Harzemşah Sind Nehrinin azgın sularına atlayarak azgın suları yararak karşıya geçti. Olup biteni uzaktan seyreden Cengiz Hanın dereyi ve dalgaları yararak karşıya geçiyor. Bu arada cengiz Han celalleddinin askeri zekasını hayret edici bir şekilde gözlüyor ve;
Ah ne olurdu benimde böyle bir oğlum olsaydı. Yahut oğullarım böyle olsaydı. Cengiz Hana böyle bir paylaşım olsaydı. cengiz Hana böyle oğullar ne kadar yakışırdı.
Kör – Topal
Memleketin işleri nasıl gidiyor?
Ne durumdayız?
Bu soruya , milletvekilleri arasında anlatılan bir fıkra ile cevap verelim:
Bir kör ile bir topal meclis koridorlarında karşılaşmıştır. Kör olan topala sormuş:
-Her iki ayağın kesik iken nasıl yürüyorsun
Topal köre cevap vermiş:
- Gördüğün gibi…
Comments