Meksika'daki festivalde mihmandarlarımızdan Sabrina daha festivalin ilk günü yanımıza gelip;
' Festival oyunlarınız dışında sosyal bir proje kapsamında ödeme almaksızın oyun oynayabilir misiniz ? ' diye sorunca ; ' işin içinde çocuklar varsa oynarız elbet ' dedik.
Programdaki iki boş günümüzü bu projeye vakfettik ve heyecanla beklemeye başladık. İlk gösterimiz tabelası dahi olmayan bir yetimhanedeydi. Çocuklar da biz de çok mutlu olduk. Binanın yetimhane olduğu belli olmuyordu ve içerde çocuklarla fotoğraf çekilmesi yasaktı. İkincisi ise aklımıza gelebilecek son yerdeydi. Bir Meksika hapishanesi !
Kadın ve erkekler birbirinden tellerle ayrılmış yan yana iki hapishanede yatıyorlardı. İçeri girerken her yanımızı didik didik aradılar. O ara ben de Sabrina'yı aradım. Hapishane ve çocuk kavramları kafamda bir türlü yan yana gelmiyordu. Sabrina, adının Türkçedeki sesdeşini biliyor gibi; 'Telaşlanma Mesut, biraz sabır içerde sizi bambaşka bir dünya bekliyor. '
Kapıdan geçtiğimizde geniş bir avluya girdik. Avlu hapishanenin erkek mahkumlara ayrılmış kısmındaydı. Etrafta Amerikan filmlerinde gördüğümüz iri yarı atletli mahkumlar vardı ve olan biteni çözmek için bize dik dik bakıyorlardı. Korkmadım dersem yalan söylerim. Güneş tam tepemizdeydi. Bu sıcakta nasıl oynayacağımızı düşünürken birden bire bir hareketlenme oldu avluda. Meksikalı mahkumlar, kocaman bir branda getirdiler ve sahnenin üstüne gerdiler. Yavaş yavaş birbirimize ısınıyorduk. Sahneyi kurup terimizi silerken, kadınlar kısmı olduğunu sonradan öğrendiğimiz tarafta zincir açılma sesleri duyuldu. Sonrası muhteşemdi. Onlarca çocuk sahnenin olduğu avluya doluştu. Meraklı gözlerle bizi süzüyorlardı. Onlara benzemiyorduk. Bu yüzden bize mesafeliydiler. Gülümsemelerimize karşılık vermiyorlardı. Annelerinin yanında sessizce oturuyorlardı. Oyun başladı, hikayemiz bizim ellerimizden onların yüreklerine doğru yola çıktı.
Oyun bittiğinde alkışlarını gülümsemeleri ile gönderiyorlardı bize. Bu anın tarifi yok sevgili kardeşlerim. Bugüne dek dünyanın dört bir yanında yüzlerce gösteri yapmıştık. Ama bu gösteri bambaşkaydı. Çocuklarla kucaklaştık, anne babaları tek teşekkür yöntemleri olan kendi yaptıkları el işlerini hediye ettiler bizlere. Yoksuldular belki ama ellerindekini bize sunarken çok cesurdular. Ana babalarının hediye ettiği el işi çantalara çocukların alkışlarını ve gülümsemelerini doldurduk ve sımsıkı sarılıp vedalaştık.
Dünyada bir cezaevinde 'kukla ' gösterisi yapan ilk grup muyduk, bilmiyorum. Sabrina'nın dediğine göre bu Meksika için bir ilkti . Ama son olmayacaktı. Tereddütle yaptıkları bu etkinliği yaşanan heyecanı görünce sürdüreceklerini söyledi. Umutlandık.
Comments