top of page

Azmin adı Taha!

“Görmekten fazlasını başardı”

Küçük yaşta görme yetisini kaybetmesine rağmen üretmekten, öğrenmekten ve hayata umutla bakmaktan vazgeçmeyen 19 yaşındaki Taha Ender Toprak, müzikten teknolojiye uzanan başarıları ve güçlü duruşuyla çevresine ilham veriyor.

Taha Ender Toprak: “Hayat ne kadar zor olsa da,  küllerinden pembe beyaz çiçekli bir fidan gibi doğacaksın. Yani zorlukları yenip umutlarla açacaksın.”


ree

ree

6 yaşında görme yetisini kaybetmesine rağmen hayata sıkıca tutunan, müzikten teknolojiye birçok alanda kendini geliştiren 19 yaşındaki Taha Ender Toprak, azmi, üretkenliği ve duruşuyla çevresine ilham veriyor.

Hem ailesinin desteği hem de kendi iç ışığıyla yoluna devam eden Taha, gelecekte bilgisayar mühendisi olmayı hedefliyor.

Batmanlı olup yıllar önce Lüleburgaz’a yerleşen Toprak ailesinin ortanca çocuğu olan 19 yaşındaki Taha Ender Toprak, küçük yaşlarda kaybettiği görme yetisine rağmen hayata bağlılığı, üretkenliği ve başarılarıyla çevresine ilham veren bir genç olarak dikkat çekiyor.

Kendisini tanıyan herkes, onun azmini, merakını ve öğrenme isteğini “güçlü bir iç ışık” olarak nitelendiriyor.


ree

Çocukluğunun en kritik dönemi, 6-7 yaşlarında gözlerinde başlayan bulanıklığın ardından hastaneye gitmesiyle ortaya çıktı. Yapılan kontrollerde beyninde tümör olduğu tespit edilen Taha’nın görme kaybı geri döndürülemedi. O yaşlarda başlayan karanlık, onun için bir son olmadı. Taha, o günlerden bu yana hayatı başka bir pencereden gören biri olarak yoluna devam ediyor.

Bu süreci anlatırken, “İnsanın içinde bir ışık varsa, karanlık sadece bir ayrıntı olur,” diyerek yaşam duruşunu özetliyor.

İLHAM VEREN KARŞILAŞMALAR MESLEKİ HAYALİNİ ŞEKİLLENDİRDİ

Lise döneminde Young Guru Academy ile tanışması, Taha’nın hayatındaki dönüm noktalarından biri oldu. Burada karşılaştığı görme engelli avukatlar, yazılımcılar ve dağ sporcuları, onun geleceğe umutla bakmasını sağlayarak hedeflerinin yönünü belirledi.

Taha, özellikle görme engelli bir yazılımcının hikayesini aktarırken duygularını şu sözlerle ifade etti:

“Görme engelli bir yazılımcının arkadaşları ona kitap okudukça, ona zaman verdikçe, onun önüne serilen yolların nasıl açıldığını gördüm. Bir insanın yalnız bırakılmadığında neleri başarabileceğini anladım. Dayanışmanın insan hayatında ne kadar güçlü bir etki yarattığını o hikayeyle hissettim. Ben de bir gün birilerine böyle umut verebilmek için çalışmak istiyorum.”

Kendisinin bilgisayar mühendisliği seçme nedeninin yalnızca teknolojik bir ilgi değil, aynı zamanda bu dayanışmanın kendisinde duygusal olarak bıraktığı etki olduğunu vurguladı.

ANNENİN FEDAKARLIĞI: BRAİLLE İLE KURULAN BAĞ

Taha’nın eğitim hayatının önemli destekçilerinden biri ise annesi Nebahat Toprak oldu. Oğlunun eğitim sürecinde yalnız kalmaması için Braille alfabesini sıfırdan öğrenen anne Toprak, bu dönemi anlatırken duygularını şu sözlerle aktardı:

“Oğlumun eğitimden geri kalmaması için bu alfabeyi öğrendim. Derslerinde ona yardımcı oldum. Kitap temininde çok zorlandık. Lüleburgaz’da olmadığı için kitapları İzmir’den getirtiyorduk. Getirttiğimiz kitaplar o zaman eski müfredata aitti. Yaşıtlarıyla eşit şartlarda bir eğitim hayatı geçirmedi ama buna rağmen şuan çok güzel bir hedefi var. Oğlumla gurur duyuyorum. Oğlumun tekrar görebilmesini istiyorum. Bu umut bizi ayakta tutuyor.’’

 

DOKTOR TAVSİYESİYLE BAŞLAYAN HOBİ TUTKUYA DÖNÜŞTÜ

Taha’nın bugün sahip olduğu geniş hobi yelpazesi, doktorlarının “hobi edinmenin tümörün gelişimini yavaşlatabileceği” yönündeki tavsiyesiyle başladı. O günden beri müzik, üretim ve el becerileri Taha’nın yaşamının önemli bir parçası haline geldi.

Çocukluğunda sıkça duyduğu saz sesi, onun hayata yeniden tutunma noktalarından biri oldu.

Sazla kurduğu bağı şu sözlerle anlatıyor: “Sazın sesi bana hep bir nefes gibiydi. Tellerine dokunduğumda içimde bir şeyler canlanıyor. Sanki bana bir şey söylüyor: ‘Devam et, üret, bırakma.’ Bu yüzden sazla başladım ve hiç bırakmadım.”

2018–2019 yıllarından bu yana şuan Halk Eğitim Merkezi’nde bulunan saz eğitmeni Gökay Dönmez’den ders alan Taha, zamanla keman, gitar ve akordeon da çalmayı öğrendi.

Müziğin yanında bitki yetiştiriciliği, bileklik tasarımı, atkı ve şal örme, el emeği ürünler yapma ve kitap yazma gibi hobiler de Taha’nın hayatında önemli bir yere sahip.

Taha, merak duygusunun kendisini hayata bağlayan en güçlü bağ olduğunu ifade ederken, ürettiği şeyleri hizmete sunmak, paylaşmak istediğini ancak nasıl bir yol izleyeceğini bilmediğini sözlerine ekledi.

KARDEŞİYLE KURDUĞU ÖZEL BAĞ

Taha’nın hobileri, kız kardeşi Elif ile arasında güçlü bir bağ kurulmasına da vesile oldu. Birlikte bileklikler yapan, bitkiler yetiştiren ve müzikle ilgilenen kardeşler, bu süreçte birbirlerine yakınlaştıklarını söyledi.

 Taha, bu bağ için, “Elif benim küçüklüğümde elimden tuttuğum şeylere şimdi kendisi de dokunuyor. Sanki ben bir kapı açtım ve o da arkamdan geliyor. Birlikte üretmenin verdiği bir sıcaklık var. Onun da saz öğrenmek istemesi beni gerçekten gururlandırdı. Elif çok küçükken elinden ben tutardım, şimdi büyüdükçe o benim elimden tutuyor bana hayat veriyor.” ifadelerini kullandı.

BAŞARILARIYLA KENDİNİ KANITLADI

Taha’nın başarıları yalnızca hobilerle sınırlı değil. 2019’da Dini Bilgiler ve Kur’an-ı Kerim Okuma Yarışması’nda Kırklareli il birincisi olması, onun azmini ve disiplinini ortaya koyan örneklerden biri oldu.

Ayrıca Kırklareli Üniversitesi’nde Emrullah Tören koordinatörlüğünde yürütülen “Türkünü Engelsiz Söyle” projesinde yer alarak Aşık Veysel anmasına katıldı. Bu proje Taha için ayrı bir anlam taşıdığını, çünkü Aşık Veysel’in hikayesini kendisine yakın bulduğunu söyledi.

Taha, “Aşık Veysel de benim yaşlarımdayken gözlerini kaybetmiş. Onun türküleri sadece bir ezgi değil; içinden geçtiği yolun sesi gibi geliyor bana. Onu anmak, onun yolunda bir adım atmak benim için çok kıymetliydi.” dedi.

Taha, ortaokul döneminde modern dans eğitimi alarak 2019’daki Atatürk’ü Anma etkinliklerinde sahneye çıkmış ve dansla da kendisini ifade etme şansı bulmuştu.

ÖĞRETMENİNİN GÖZÜYLE TAHA

Saz eğitmeni Gökay Dönmez ise öğrencisini şu sözlerle tanımladı:

“Taha bu yaşına rağmen sanki birkaç ömür yaşamış gibi dolu bir çocuk. Hayatı çok iyi okuyor, çok iyi hissediyor. Gözleri görmüyor olabilir ama kalp gözü o kadar açık ki birçok insanın fark edemediği güzellikleri o fark ediyor. Disiplini, merakı ve ailesinden aldığı güçle önü çok açık.”

“EN İYİ TEDAVİ SAZ OLDU”

Anne Nebahat Toprak, yıllarca süren tedavi süreçlerinin yanında sazın oğluna nasıl iyi geldiğini şu sözlerle ifade etti:

“Taha çok tedavi gördü. Hastane koridorlarında çok gün geçirdik. Ama onun ruhunu en çok iyileştiren şey saz oldu. O sazın başına oturduğunda yüzünde başka bir ifade belirdiğini gördüm. Ben de çalmayı denedim ama bırakmak zorunda kaldım. Yine de oğlum çaldıkça ona türkü söyleyerek eşlik ediyorum.’’

ZORLUKLARLA BÜYÜYEN BİR UMUT HİKAYESİ

Taha Ender Toprak, çocuk yaşta kaybettiği görme yetisine rağmen öğrenmekten, üretmekten ve geleceğe umutla bakmaktan vazgeçmeyen duruşuyla hem ailesine hem de çevresine ilham veren bir genç olarak yoluna devam ediyor.

Kendi sözleri ise bu yolculuğunun en güçlü özeti:

“Hayat ne kadar zor olsa da,  küllerinden pembe beyaz çiçekli bir fidan gibi doğacaksın. Yani zorlukları yenip umutlarla açacaksın.’’

bottom of page