Sabri Doğrugiden ve eşi Kaniye Doğrugiden’in 3 kızından en büyükleri olan Adalet Akyıldız, genç yaşında aramızdan ayrılması onu sevenler için çok acı oldu.
İlk evvela annesi Kaniye Doğrugiden’e geride kalan Orhan Akyıldız öğretmene sabırlar diliyorum. Erken yaşta aramızdan ayrılan Adalet öğretmen tüm öğrencilerinin üzülmelerine sebep olmuş, ne diyebiliriz ki. Ancak tüm yakınlarına baş sağlığı diliyorum. Yüce Rabbim ona cennette bir yer ayırsın ve günahlarını affetsin.
Kaniye anneme sabırlar versin. Sen ağlama Orhan, ben bu yazıyı yazarken gözyaşlarım sel oldu.
Bir zamanlar Adalet öğretmenle aynı okulda öğretmenlik yaptık, çok çalışkan görevine de bağlıydı.
Ama siyaset mi desem, torpil mi desem? Onu Emrullah Efendi Okulu’ndan alıp uzak bir okula verdiler.
Çok uğraştık aynı okulda kalması için ama ne yaparsın emir demiri kesiyor.
Orhan Akyıldız öğretmen şimdi yalnız! Ona da sabırlar diliyorum.
Ama Kaniye anneme acımamak elde mi? Allah yardımcısı olsun.
İnanın sanki en yakın bir arkadaşımı kaybetmiş gibiyim.
Doğrugiden sülalesine sabırlar diliyorum.
O benim babam gibiydi. Onunla yıllarca teknik direktör olarak Lüleburgazspor’da çalıştık.
Eğer Sabri Doğrugiden hala sağ olsaydı gözlerinden oluk oluk akardı. Çünkü onu çok seviyordu.
Rahat uy mezarında.
Seni unutmayacağız sevgili arkadaşım.
İHTİYARLIKTAN
İhtiyarın biri, bir doktora, “zihnim dağınık, hafızam zayıf, fikrim perişan” dedi.
Doktor dedi ki, o dağınıklık, zayıflık, perişanlık, ihtiyarlıktandır.
İhtiyar; “gözüm de kararıyor, iyi göremiyorum” diye sızlandı.
Doktor; “koca ihtiyar, bu da ihtiyarlıktan” dedi.
İhtiyar; “sırtımda fena halde ağrıyor” deyince doktor; “ey zayıf ihtiyar bu da ihtiyarlıktan” dedi.
İhtiyar; “ne yersem yiyeyim, hazmedemiyorum” dedi.
İhtiyar; “nefes alırken sıkıntı çekiyorum, nefes darlığım var” dedi.
Doktor dedi ki; “evet nefes darlığı da ondan. Zaten ihtiyarlayınca insanda iki yüz hastalık çıkar”
İhtiyar kızıp; “ey doktor! Lafın hep bu mu? Sen doktorluktan yalnız bunu mu öğrendin? Ey kalın kafalı herif! Allah her derde bir derman verdi, bunu bilmiyor musun? Ey ahmak adam! Senin aklın da kıt, doktorluk bilgin de. Ayağın kısa olduğundan ilerleyememişsin. Yeryüzünde kalakalmışsın” dedi.
Doktor cevap verdi; “ey yaşı altmış, işi bitmiş adam! Bu kızgınlık bu hiddet de ihtiyarlıktan! Bütün uzuvların ve özelliklerin güçsüzleşince, kendine hakim oluşun ve sabrın da zayıflar. İşte ihtiyarlık böyle olur. İki çift göz bile tahammül edemez. Haykırır. Bir yudum suyu bile hazmedemez, kusuverir!”
Ancak ilhali aşkla mest olan ihtiyar, başka türlü bir ihtiyardır. O tertemiz bir yaşayışa sahiptir. O görünüşte ihtiyardır, ama hakikatte çok gibidir. Zaten peygamber deli veli de ihtiyarlamayan birer ruhtan ibaret değil midir?
KÖY YOLU
Büyük bir köyün ağası Akılbaba’ya gelmiş. Köyün iki parça olduğunu, oradaki yol yaptırmak için köy halkına söz geçiremediklerini çaresiz kaldıklarını, Akılbaba mutlaka bir çare bulur, diyenlerin ısrarlarıyla gelip rahatsız kaldıklarını söylemişler.
Akılbaba; “hoş geldiniz” dedikten sonra “kardeşler” demiş “önce yolu ölçün, hane başına taksim edin, bütün parçalara tahtadan yapılan kazıklar çakın, hangi aileden hangi parçayı yapacağını kazıklara yazın, birkaç parçaya kendiniz yapın, birkaç parçayı da sözünüzün geçtiği ailelere yaptırın. Yapmak istemeyenler, yapanların zorlamasıyla yapmak zorunda kalacaklar. Tahmin ederim, yolunuz 15 günde biter. İnsanoğlu, neyin ne kadarını yapmak zorunda olduğunu bilirse yapmaktan kaçınmaz mutlaka yapar”
Comments