230
- Mesut Sarıoğlu
- 9 saat önce
- 2 dakikada okunur
Mesut Sarıoğlu yazdı...

İletişim fakültesinde okurken manşetin ve köşe yazılarının başlıklarının, yazının okunma sayıları ile doğru orantılı olduğu öğretilmişti bize. ‘ 230 ‘ başlığı neresinden bakarsanız bakın ilk anda dikkat çeken ve heyecanlandıran bir başlık değil. Aldığım eğitimi hiçe sayarak yazının başlığını böyle seçmemin nedeni 230’un gerçek hayatımızdaki yeriyle ilgili. O kadar çarpıcı bir rakam ki yazının başında olmayı hak ediyor.
230 hepimizin bir günde kullandığı su miktarının litre bazındaki karşılığı.
‘ Hadi oradan be, bir günde bu kadar suyu neremize ne edeceğiz. ‘ dediğinizi duyar gibi oldum. Bu konuda devlet kurumları tarafından yayınlanan istatistiği okuduğumda ben de aynı tepkiyi verdim. Ama maalesef doğru.
Her gün kişi başı 230 litre su kullanıyoruz.
Bir önceki yazımda sorduğum soruyu doğru bilen olmadı. Verileri incelemesem ben de bilemezdim. Doğru bilenler arasında yapacağım çekiliş , doğru bilen olmadığı için güme gitti.
Bulaşık makinası, çamaşır makinası, klozet, duş , yüz yıkama , diş fırçalama, halı yıkama, ev zemini ve cam silme, balkondaki ya da salondaki çiçekler, yıkadığınız ya da yıkattığınız araba ve diğerleri. Ortalamasının 230 litre olduğu tespit edilmiş. Bu yerleşim yerlerinden gelen su faturası verilerine dayanıyor.
Konu daha iyi, anlaşılsın diye örnekleyelim. İnsanlar günde en az 5 kez sifon çekiyor. Her sifon çekmede 9 litre giriyor hesaba. Yani anlayacağınız günde 45 litre kubura duhul ediyor.
İnsanlar bir haftada ortalama 4 kez duş alıyor ve bir seferde kallavi banyo yapıyor. Her duş en az 100 litreye tekabül ediyor ve günde ortalama 75 litrede buradan geliyor.
Ayrıntıya çok ta gerek yok aslında. Su faturaları toplamının insan sayısına bölümü 230 litreye denk geliyor.
‘Eeee nabalım tuvalete gitmeyip altımıza mı yapalım’ dediniz ?
Gidin tabi, ama her sifon çekişinizde 9 litre suyun kubura gittiğini unutmayın. Duş alırken, sabahları yüzünüzü yıkarken ya da diş fırçalarken suyu sadece arınma hallerinde kullanın.
‘ Aman bana ne be bana ne beni dert mi tutar’ bölümü geride kalalı çok oldu. Trakya’nın yeraltı su kaynaklarının % 85’i atta gitti ve biz bu su mevzuuna kafa yormazsak geri gelmeye niyetleri yok. Doğanın kendi uyumlu döngüsü ile her yıl geri getirdiği her bir birim suyuna karşı, biz iki birim su tüketiyoruz. Her yıl biraz daha yoksullaşıyoruz. Tükettiğimiz sadece su değil geleceğimiz.
Elbette ki tek sorumlu biz değiliz. Fabrikalar, plansız tarım, çoraklaşan dünyada doğa döngüsünün bozulması bizimkindenden daha vahşi zararlar yaratıyor. Bunları bir sonraki yazıda anlatacağız.
Ama biz birey olarak olan biteni önemsemez ve aynı hızla su tüketmeye devam edersek, bir gün bırakın klozeti, duşu, içecek suya muhtaç olacağız ve bu çok ta uzakta bir ihtimal değil.
Bir sonraki yazıda bilim insanlarının bölgeye dair değerlendirmelerini ve çözüm yollarını konuşacağız.
Hadi bakalım bu gün su konusunda kendimize ve geleceğimize ne kadar hunharca davrandığımızı düşünün.
留言