24 SAAT TEMİZ ENERJİ MÜMKÜN
- Vicdan ALADAĞ
- 22 Tem
- 3 dakikada okunur
24 saatlik temiz enerji mümkün ve uygun maliyetli
Temiz Enerjiye ilişkin yayımlanan yeni rapora göre, pil teknolojisindeki hızlı maliyet düşüşleri sayesinde dünyanın en güneşli bölgelerinde yılın her günü ve her saati güneş enerjisiyle elektrik üretmek artık ekonomik olarak mümkün hale geldi. Raporda, yoğun güneş alan 12 şehirde yapılan analizlere göre, 6 GW (1 GW= 1 milyar watt) güneş paneli ve 17 GWh pil depolama kombinasyonu ile yılın % 97’sinde kesintisiz 1 GW elektrik sağlanabiliyor. Bu modelin maliyeti ise sadece 104 dolar/MWh’ye(1 MW=1 milyon watt) kadar gerilemiş durumda. Bu rakam, birçok ülkede yeni kömür (118 dolar/MWh) ve nükleer (182 dolar/MWh) santrallerden daha düşük bir seviyeyi işaret ediyor.
“24/365 güneş üretimi” olarak adlandırılan bu model, sadece gündüz saatlerinde değil, gece saatlerinde de güneş enerjisinden faydalanmayı mümkün kılıyor.
Gelişmekte olan ülkeler için fırsat
Rapor, özellikle Afrika ve Latin Amerika gibi güneşli coğrafyalarda bulunan gelişmekte olan ülkeler için bunun dönüştürücü bir fırsat sunduğunu vurguluyor. Büyük elektrik kullanıcıları –örneğin veri merkezleri ve üretim tesisleri– şebekeye bağlı kalmak zorunda olmadan, doğrudan güneş ışığının en yoğun olduğu bölgelerde uygun maliyetli enerjiye ulaşabilir. 2024 yılında pil maliyetlerinde yaşanan %40’lık düşüş, güneş + depolama sistemlerinin maliyetini % 22 azaltarak bu dönüşümün önünü açtı. 7/24 güneş enerjisi artık uzak bir vizyon değil, dünyanın birçok bölgesinde ekonomik bir gerçekliğe dönüşüyor. Bu, enerji yoğun sektörler için büyük bir fırsat.
Birleşik Arap Emirlikleri’ndeki GW ölçekli 24 saatlik güneş enerjisi tesisi ve ABD Arizona’daki güneş enerjili veri merkezleri, bu dönüşümün halihazırda başlamış olduğuna işaret ediyor. Doğru politikalar ve yatırımlarla güneş + depolama sistemlerinin dünyanın en güneşli bölgelerinde temiz ve güvenilir enerji sistemlerinin temeli olması bekleniyor.
Yenilenebilir enerjide hedefler büyüyor,
uygulama gecikiyor
Dünya Sağlık Örgütü ve ortaklarının yayınladığı rapora göre, temel enerjiye erişim oranı 2022'den bu yana artmış olsa da, mevcut hız, BM'nin Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri'nden (SKH) biri olan evrensel erişime 2030 yılına kadar ulaşmak için yetersiz.
Birleşmiş Milletler’in Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları arasında yer alan “Herkes için erişilebilir, güvenilir, sürdürülebilir ve modern enerji sağlanması” hedefinin (SDG 7) yıllık takibini yapan 2025 Enerji İlerleme Raporu yayımlandı. Uluslararası Yenilenebilir Enerji Ajansı (IRENA), Uluslararası Enerji Ajansı (IEA), Dünya Bankası, Birleşmiş Milletler İstatistik Ofisi ve Dünya Sağlık Örgütü işbirliğiyle hazırlanan rapor, yenilenebilir enerjide ivmenin arttığını ancak küresel hedeflerin hâlâ uzağında kalındığını ortaya koydu.
2022 yılı itibarıyla yenilenebilir kaynakların toplam nihai enerji tüketimindeki payı %17,9’a yükseldi. Elektrik tüketimi özelinde bu oran % 30’u buldu. Ancak rapor, bu artışın Paris Anlaşması ve COP28’de belirlenen küresel hedeflere ulaşmak için yetersiz olduğunu vurguluyor. Küresel elektrik üretiminde yenilenebilir enerjilerin payı artarken, özellikle ulaşım ve ısıtma gibi sektörlerde dönüşüm hala yavaş ilerliyor.
2022’de rüzgâr ve güneş enerjisi üretimi, 2015’e göre üç katına çıktı. Yine de mevcut eğilimlerle devam edilirse, 2030’a kadar yenilenebilir enerji kapasitesinin üç katına çıkarılması hedefi 3,8 ila 4,2 TW(1TW=1 000 milyar watt) eksik kalacak. Bu hedefe ulaşmak için toplam küresel yenilenebilir kurulu gücünün 11 bin GW (1 GW=1milyar watt) seviyesine ulaşması gerekiyor.
Türkiye ve Güney Kore’den dikkat çekici artışÜlkeler düzeyinde ise yenilenebilir enerjide en hızlı büyüme Güney Kore ve Türkiye’de yaşandı. Türkiye, modern yenilenebilir enerji kullanımında bir önceki yıla göre % 15 artış göstererek, yenilenebilir dönüşümde ön sıralara yerleşti. Brezilya ve Kanada ise %45 ve % 24 oranlarıyla modern yenilenebilir kullanımda dünya liderliğini sürdürdü.
2023 yılında küresel yenilenebilir enerji kapasitesi kişi başına 478 watt’a ulaşarak rekor kırdı. Ancak bu değer gelişmiş ülkelerde kişi başına 1.162 watt iken, gelişmekte olan ülkelerde sadece 341 watt’ta kaldı. Sahra Altı Afrika’da ise bu oran yalnızca 40 watt, yani sadece temel enerji ihtiyaçlarını (ışık, telefon şarjı vb.) karşılamaya yetiyor.
Bu durum, gelişmekte olan ülkelerin enerji dönüşümünde geride kalma riskini artırıyor. Raporda, enerjiye erişimdeki eşitsizlikleri azaltmak için özel finansman mekanizmaları, teknik kapasite artırımı ve bölgesel işbirliklerinin güçlendirilmesi gerektiği vurgulanıyor.
Rapora göre, 2022 yılında ulaşımda yenilenebilir enerji kullanım oranı sadece % 3,9 seviyesinde kaldı. Isıtma alanında ise bu oran % 21. Ulaşımda elektrikli araçların sayısı hızla artsa da (2022’de 26 milyon), bu artışın yenilenebilir kaynaklarla desteklenmesi gerektiği ifade ediliyor.
2023’te Dubai’de düzenlenen COP28’de, yenilenebilir enerji kapasitesinin 2030’a kadar üç katına çıkarılması hedefi dünya liderleri tarafından kabul edilmişti. Ancak rapor, mevcut politikalar ve yatırım hızının bu hedefi tutturmaya yetmeyeceğini belirtiyor.
Enerji dönüşümünün adil ve kapsayıcı olması için, sadece kapasite artışı değil; teknoloji transferi, bilgi paylaşımı, kadınların ve gençlerin enerji sektörüne katılımı gibi alanlarda da somut adımlar atılması gerektiği vurgulanıyor.
Enerji sistemlerinin dönüşümü hem iklim hedefleri hem de sosyoekonomik kalkınma için kritik önemde. Ancak mevcut tablo, daha fazla siyasi irade, yatırım ve küresel dayanışma olmadan SDG 7 hedeflerine ulaşmanın mümkün olmadığını gösteriyor. Özellikle gelişmekte olan ülkeler için teknik ve finansal desteklerin artırılması, küresel enerji adaletinin sağlanmasında belirleyici olacak.
Comments