ZEYTİNİN GÜZELLİĞİ
- Ahmet Güdücüoğlu
- 1 Eki 2024
- 2 dakikada okunur
Zeytin ağacı yaz kış gümüşi yeşil yapraklarını koruyarak, yüzyıllarca yıl yaşaması onun ölümsüz ağaç olarak insanlar arasında anılmasını sağlamış. Tarih boyunca barışın, yaşamın sembolü sayılmıştır. Eski Yunan da Atina Anayasasına göre zeytin ağacını kesmek çok ağır cezalara neden oluyordu. Mısır’da bulunan duvar resimlerinde adaleti temsil eden zeytin dallarıyla oluşan taç, firavunların başında yer almıştır. Topraklarında çok zeytin yetişen Filistin’in sembolüdür zeytin ağacı. Roma İmparatorluğunun kurucuları olan Romus ve Romulus kardeşlerin bir zeytin ağacı altında doğduklarına inanılır. Yurdumuzda İzmir’in Urla ilçesi yakınlarında olan antik Klazomenia Kentinde 1992-2004 yıllarında yapılan kazılarda günümüzden 2600 yıl önce yapılmış dünyanın ilk zeytinyağı üretim merkezi bulunmuştur. Bütün bu gelişmeleri anımsatmanın nedeni İzmir’in Seferihisar bölgesinde yer alan Teos Antik Kentini gezerken gördüğüm o muhteşem zeytin ağaçları olmuştur. Görkemli duruşları, bin yıla yaklaşan yaşlarıyla ve tarihe tanıklıklarıyla etkilenmemek mümkün değildi. Onları izlemek doğanın mucizesini bir kez daha kanıtlıyordu. Tarihte bilinen, zeytin bütün ağaçların ilkidir sözünü doğrularcasına muhteşem duruşları çok güzeldi.
Zeytinin insan sağlığı için ne kadar faydalı olduğu tartışılmaz. Birçok dertlerimize devadır, bizlere mutluluk, sağlık verir. Barışın simgesi olan zeytin ağacı üzerine birçok şiir, öykü yazılmıştır. Örneğin zeytin ağacı ve şiir deyince akla ilk Nazım Hikmet gelir. Onun, “Yaşamaya Dair” adlı şiirindeki şu sözlerini bilmeyen var mı?
“Yani, öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı
Yetmişinde bile, mesela, zeytin dikeceksin.”
Bu dizelerde, zamana kafa tutan bu bilge ağacın simgelediği umut vardır, yaşam mücadelesi vardır. Şiirimizin başka bir değerli ozanı da, çıkmış zeytin ağacının üzerine ve oradan seslenmiş insanlığa.
Hüseyin Yurttaş; “Ey insanlar,” diye başladığı dizelerinin bir yerinde şöyle uyarıyor insanları;
“Ey insanlarsizden bir dileğim var.Uzatmayacaksanız birbirinize,kırmayın dallarımı.Benim masum dallarımı,benim çocuk dallarımı.Bin yılımı verdim onlara benbin yılımı.”
Mehmet Başaran ‘da “Yüreğinin Sesi Zeytin Ülkesi” adlı eserinde zeytinden şöyle söz eder.
“Ağaçların bilgesi, zeytindir kuşkusuz… En çelimsizi bile kendini kabul ettiren bir ağırbaşlılık, bir suskunluk içinde… Yaşlarını bilen yok. Roma’nın, Bizans’ın izlerin taşıyor bazıları… Zamanlar geçmiş, sahipler değişmiş ama onlar kendi ölümsüzlüklerinde… Gene kendi kendilerinin.”
Arif Damar’da zeytinin güzelliğini aşağıdaki gibi dizelere döker.
“Yaşamak sadece sevmektir, İnan bana.Sevmeyenler dünyamızda yaşamıyor.Yaşamak suda, toprakta, insanlarda görünerek;bir zeytin ağacı gibi.Bir zeytin ağacı gibi, ne güzeldenize yakın olacaksın,uzayan dallarında, yapraklarında ışıkta derinlerde köklerin.Bir zeytin ağacı gibi, bin yıl severekyaşamak her gün…”
Yaklaşık dört bin yıla yakın insanların sofrasını süsleyen zeytin için edebiyatçılar düşüncelerini ne güzel kaleme almışlar. Yeryüzünün en eski ve en sağlıklı ürünü olan zeytinden üretilen zeytinyağının kıymetini bilememiz oldukça üzücü. Anne sütüyle ayni eş değerde tutulan zeytinyağının sağlık üzerinde olumlu etkileri çok fazla. Ülkemizde tüketilen zeytinyağı kişi başına ortalama yaklaşık 1,5 litre civarında. Bu rakam Yunanistan’ da 25 litre, İspanya’da 15 litre civarında.
コメント