top of page
Yazarın fotoğrafıNecati KAYHAN

ZAAF VE GÜÇ

On yaşlarında bir Japon çocuğu, sol kolunu bir trafik kazasında kaybetmişti.

Çocuğun hafta sonları gittiği bir spor merkezinde görev alan bir judo öğretmeni, bu kazadan sonra çocukla özel olarak ilgilenmeye başladı.

Tek kola diğer insanlardan soyutlanacağı endişesi taşıyan çocuk, öğretmenin ona yönelik ilgisinden gayet memnundu. Ama onun üç aydır kendisine neden aynı hareketi yaptırdığını bir türlü anlayamıyordu.

Bir gün; “öğretmenim” dedi, “daha değişik hareketler göstermeyecek misiniz?”

“Hayır” dedi öğretmen. “Bu senin bildiğin biricik hareket. Senin bilmen gereken yegane hareket de bu zaten”

Çocuğun kuşku dolu bakışları üzerine de; “Belki şimdi ne demek istediğimi anlamıyorsun” dedi öğretmen.

“Fakat bana güven ve çalışmaya devam et.”

Birkaç ay sonra öğretmeni çocuğu ilk turnuvaya götürdü. Çocuk ilk turu rahat geçti. Yarı finaldeki rakibi ise zorlu biriydi. Ama onu da sürpriz bir şekilde yenmeyi başardı. Finale yükselmişti.

Öğretmeni; “iki sebepten” dedi. “Birinci judodaki en zor ve en önemli hareketlerden biri üzerinde sürekli çalıştın. İkincisi, bu harekete karşı yapılması gereken yeganı savunma, rakibinin senin sol kolunu yakalamasıdır”

Çocuğun en büyük zaafı, doğru değerlendirilince onun en büyük güçlü yanlı olmuştu.

KÜÇÜK BİR RİSK

bir plastik şirketi tarafından ünlü sanatçıların şarkılarını plaklara kaydetmek üzere görevlendirilen Frederick ve William Gaisberg kardeşler, pek çok ünlü sanatçının seslerini plak başına 3 dolar karşılığında kaydetmişlerdi. Oysa şu an karşılarında duran adı sanı duyulmamış bir tenör kendilerine; “500 dolar karşılığında on kaydımın kaydını alabilirsiniz” diyordu.

Gaisbergler; “Saçma!” diye haykırdılar. “Bu para ile metropolitan operasının her sanatçısının onar şarkısının kaydını yapabiliriz”

Tenör; “Ama benim sesim, metropolitan operasının herhangi bir sanatçısının sesinden on kat daha güzel” dedi.

Gaisberg kardeşler; “Sizin adınızı bilen yok ki!” dedi.

Tenör: şaşkına döner. Gaisbergler durumu Londra’da Victor Gramafon şirketine telgrafla bildirdiler. Gelen cevapta şunlar yazılıydı; “İstenen para çok fazla. Bu işten istenen para çok fazla”. Fakat bu zaman zarfında Gaisbergler düşünmeye başlamışlardı.

Zira tenörün şarkılarını dinlemiş, sesinin gerçekten harikulade olduğunu anlamışlardı. Ne var ki, onun tanınmamış biri olduğu da bir gerçekti. Ancak başkaları da Gaisbergleri gibi tenörün sesini hayran oldukları taktirde bu işe yatırılan para kesinlikle boşa gitmemiş olacaktı. Ama şirketin Londra’daki merkezinden kesin bir hayır cevabı alamamışlardı.

Frederick Gaisberg kardeşine; “Biz yine de plakları dolduralım” dedi. “Ücreti de kendi paramızdan öderiz”

kardeşi William endişeli şekilde; “Şirket bu durumu öğrenirse işimizden oluruz”

15 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


bottom of page