Uzun süreli enerji depolama teknolojileri emisyonları yüzde 65’e kadar azaltabilir
Uzun Süreli Enerji Depolama (LDES) Konseyi tarafından hazırlanan yeni bir rapora göre, uzun süreli enerji depolama, mevcut teknolojileri kullanarak endüstriyel emisyonları yüzde 65'e kadar azaltabilir.
Uzun Süreli Enerji Depolama Yoluyla Net Sıfır Sanayiye Geçiş raporu, LDES teknolojisinin dört kategorisinin (elektrokimyasal, termal, mekanik ve kimyasal) yenilenebilir enerjiyle eşleştirildiğinde artık endüstriyel karbondan arındırma için uygulanabilir, uygun maliyetli ve kolayca uygulanabilir seçenekler olduğu sonucuna varıyor.
Uzun süreli enerji depolama, enerjiyi en düşük maliyet zamanlarında veya üretimin tüketimden daha yüksek olduğu dönemlerde depolayarak, şebekeden bağımsız uygulamalar için güvenilir güç ve şebekeye bağlı endüstriyel uygulamalar için güvenilir ısı ve güç sağlar.
LDES Konseyi şöyle bir açıklamada bulundu: “Karbonsuzlaştırma endüstrisi, net sıfıra ulaşma yolculuğumuzda karşılaştığımız en büyük zorluklardan biridir. Bu rapor, kaybedilecek zaman olmadığını ve eylemi geciktirmek için hiçbir neden olmadığını tespit ediyor. LDES ve yenilenebilir enerji kaynakları, kısa, orta ve uzun vadede kilit endüstriyel sektörlerdeki emisyonların uygun maliyetli bir şekilde azaltılmasında çok önemli olabilir.”
Şebekeden bağımsız tesislerde LDES, pahalı dizel yakıtı daha uygun fiyatlı yenilenebilir elektrikle değiştirerek endüstriyel müşterilere 24 saat güç sağlayabilir.
On saatin üzerinde enerji depolaması sağlamak, uzak madenlerin, veri merkezlerinin ve diğer şebekeden bağımsız endüstriyel operasyonların 7/24 karbonsuz enerjiyle çalışmasını sağlayabilir.
LDES ayrıca şu anda ısı üretmek için fosil yakıtların yakılmasına dayanan yüksek sıcaklıktaki endüstriyel üretimi karbondan arındırmayı da destekliyor.
Endüstriyel ısıya olan talebin 2019 ile 2040 arasında yüzde 34 oranında artması bekleniyor; düşük ve orta sıcaklıktaki ısı en hızlı büyüyen segmentler (segment=Bir organ, yapı veya bütünün doğal veya yapay olarak sınırlanmış her bir bölümü) olacak.
Rapora göre LDES, ısı gereksinimleri 500°C’nin altında olan gıda işleme ve kimya tesislerinde bu emisyonları azaltabilir. Gıda ve kimya endüstrileri tek başına endüstriyel emisyonların yüzde 20’sinden fazlasını oluşturmaktadır. İhtiyaçlarının şebekeden sağlanan elektrikle desteklenen termal enerji depolama çözümleriyle karşılanması, küresel emisyonlar üzerinde büyük bir etkiye sahip olacak. Bu hedeflere ulaşmak için mevcut maliyet farklarını kapatacak yeni politika mekanizmaları gerekli olabilir. Uzun vadeli piyasa sinyalleri, güvenli gelir mekanizmaları ve teknoloji desteği, endüstriyel karbonsuzlaştırmayı hızlandıracaktır.
Dünyanın en büyük şirketlerinin çoğu, endüstriyel süreçleri desteklemek için uzun süreli enerji depolama teknolojilerini benimsiyor. Ancak politika yapıcılardan doğru pazar mekanizmalarını oluşturmalarını ve bu çözümlerin başarısını artırmak için etkili destek sağlamaları gerekiyor.
Enerji yoğunluğu yüzde 60 daha yüksek olan kobaltsız lityum iyon pil geliştirildi
Tokyo Üniversitesi araştırmacıları, elektrikli araç endüstrisinde devrim yaratmayı vaat eden kobalt içermeyen lityum iyon pilin bir prototipini tanıttı.
Tokyo Üniversitesi’ndeki araştırma ekibi, lityum, nikel, manganez, silikon ve oksijeni birleştiren elektrotlara sahip bir pil geliştirdiler.
Bu birleşimin kobalt içeren geleneksel lityum iyon pillerle karşılaştırıldığında önemli bir enerji artışı vaat ederek daha yüksek voltaj yetenekleri sağladığı belirtiliyor. Ancak bu tür bileşenlere sahip pillerin geliştirilmesinde sürekli bir zorluk yaşanıyor; zamanla parçalanma eğilimi gösteriyorlar, bu da onları uzun süreli kullanıma uygun hale getirmiyor. Araştırmacılar, yeni formüle edilmiş bir elektroliti tanıtarak bu engeli aştıklarını ifade etti.
Tokyo Üniversitesi’nin kobalt içermeyen lityum iyon pili, geleneksel pillere göre daha sürdürülebilir ve etik bir alternatif vaat etmenin yanı sıra, yaygın olarak kullanılan Lityum Demir Fosfat pillerden yaklaşık yüzde 60 daha yüksek enerji yoğunluğuna sahip.
Bu artan enerji depolama kapasitesinin, elektrikli araçlar, akıllı telefonlar ve diğer uygulamalar için daha uzun ömürlü, daha güçlü piller anlamına geldiği belirtiliyor.
Bu gelişme, özellikle kobaltın çevresel ve etik kaygılarının büyük önem taşıdığı elektrikli araç endüstrisinde, daha temiz, daha sürdürülebilir enerji çözümlerine geçişe yönelik daha geniş küresel çabalarla uyumlu olarak değerlendiriliyor.
Comentários