top of page

TSK’nın rekortmeniydi!

“27 farklı ülkede 14 altın, 8 gümüş ve 5 bronz madalya kazandı”

Cambridge’e gitmedi astsubay oldu

Lüleburgaz’da yaşayan 40 yaşındaki Müstafi Astsubay Kıdemli Üstçavuş Resul Çelebi, bir zamanlar Türk Silahlı Kuvvetleri tarihinin en başarılı sporcuları arasında yer aldı. Spordaki başarısı kadar eğitim hayatında da üstün bir başarı sağlayan Çelebi, Türkiye sınırlarını aşıp, İngiltere’deki Cambridge Üniversitesi’nin akademisine davet edilmesine rağmen o zamanki şartlar nedeniyle bu fırsatı geri çevirdi.









Lüleburgaz’da yaşayan ve aslen Erzurumlu olan 40 yaşındaki Müstafi Astsubay Kıdemli Üstçavuş Resul Çelebi, ufak yaşlardan itibaren eğitim ve spordaki başarısıyla birçok organizasyonda adından söz ettirmeyi başardı.

İlkokul yıllarından itibaren dersleri ve spora olan yatkınlığı ile ön plana çıkmayı başaran Çelebi, yaşadığı o günleri gazetemize anlattı.

Okulda geri kalmayacak öğrencilerin kayak kulübüne gönderilmesi ile birlikte sporla tanıştığını aktaran Çelebi, kısa sürede burada da ön plana çıktığını, çığ felaketinde arkadaşlarını kaybedene kadar kayak yaptığını anlattı.

Ortaokuldan sonra İngiltere’deki Cambridge Üniversitesi’nden akademilerinde yetiştirilmek üzere teklif aldığını fakat anne ve babasının isteği üzerine gitmediğini belirten Resul Çelebi, okumak istediği Fen Lisesi’ne de girmeyerek astsubay olduğunu belirtti.

Astsubay Meslek Yüksekokulu’nda eğitim almaya başladığı ilk senelerde birçok lisanslı sporcu arasından pentatlon birincisi olarak ön plana çıktığını ve sonrasında da başarıdan başarıya koştuğunu belirten Müstafi Astsubay Kıdemli Üstçavuş Resul Çelebi, göreve başladıktan sonra sayısız uluslararası turnuvaya katıldığını ve hepsinden madalya kazandığını belirtti.

TSK tarihinin en başarılı sporcuları arasında yer alan Çelebi, subay olmadığı, astsubay olduğu için sürekli geri planda kaldığını, astsubayların her zaman isimsiz kahramanlar olduğunu söyledi.

Görevi sırasında yaşadığı fiziksel ve psikolojik zorluklar nedeniyle mesleğinden istifa etmek zorunda kaldığını belirten Çelebi, Türk Silahlı Kuvvetleri’nde kıta görevlerinde teknisyenlik yaptığını, şu anda da geçimini Türk Silahlı Kuvvetleri’nde öğrendiği teknisyenlik üzerinden sağladığını söyledi.

“İLKOKULUN İKİNCİ GÜNÜNDE ÖN PLANA ÇIKTIM”

Okula geç başlamasına rağmen zorluk yaşamadığını belirten Müstafi Astsubay Kıdemli Üstçavuş Resul Çelebi; “İlkokula ben geç başladım, ikinci dönemde başlamıştım. İkinci günümde okuma yazmayı öğrendim ve tüm öğretmenleri toplayıp bana kitaptan birkaç sayfa açtılar okuyabildiğimi görünce ise şaşırdılar. Öğrenci olarak ilk ön plana çıktığım anı odur.

O hafta da ilk kez kayak kulübü kurulacaktı Erzurum’da ve her okuldan bir öğrenci istiyorlardı. Derslerde problem yaşamayacak, bedenen sıkıntısı olmayan birisini istiyorlardı ve beni derslerde problem yaşamayacağım için kayak kulübüne gönderdiler.

Sporla ilk kez kayak yaparak tanıştım ve uzun süre kayak yaptım. Bir gün kayak yaparken arkadaşlarımızla üstümüze çığ düştü ve 8 arkadaşımı o çığın altında kaybettim, o gün kayak yapmayı da bıraktım” dedi.

GÜREŞTE YILDIZI PARLADI

Sözlerine devam eden Çelebi; “Ortaokulda da güreşe başladım. 15 yaş altında olanları müsabakalara sokmuyorlardı ve ben 13 yaşındaydım. Nüfus müdürlüğüne gidip kimliğimi dahi değiştirtmek istedim ama kabul edilmedi tabi ki. Benim devirdiğim adamlar gidip Türkiye Şampiyonu oluyorlardı.

Bundan sonra futbola başladım. Başladıktan bir süre sonra Erzurumspor seçmeleri olacağını öğrendik ve beni Erzurumspor seçmelerine götürdüler. Orada da ön plana çıkmıştım. Orada genç takıma alındım, iki hafta sonra paf takıma çekildim. En küçüğüydüm takımın. O dönemde de askeri okulu kazandım ve Balıkesir Astsubay Meslek Yüksekokulu’na gittim” ifadelerini kullandı.

“CAMBRİDGE’DEN TEKLİF ALDIM GİTMEDİM”

O dönemde Cambridge’in ne olduğunu bile bilmediğini, anne ve babasının isteği ile Türkiye’de kaldığını belirten Resul Çelebi; “Başka seçeneğim de vardı. Fen Lisesi’ne gidebilirdim. Öncesinde de Cambridge Üniversitesi’ne davet edildim. Annem oturup ağladı, gidecek misin dedi. Ben de gitmeyeceğimi söyledim. Cambridge’in ne olduğunu bile bilmiyordum. Sonradan öğrenince de iş işten geçmişti.

Sonradan öğrendik ki Türkiye ve Türkiye gibi ülkelerde, Cambridge ve muadili üniversiteler tarama yapıp her yıl belli sayıda öğrenci götürüyorlar. Beni Erzurum’da bulup bu teklifi bana yapabildiler. Bu tarz çocukları biz kendi içimizde tespit edemezken, İngilizler tespit edip eğitim veriyorlar. Bu cevherleri sürekli böyle yurt dışına kaptırıyoruz.

Gitmeme sebebim de çok basit yani. Annem ve babam okuma yazma bilmezdi, gitmemi istemediler. Bende Cambridge ne bilmiyordum, gitmedim. Bugün biz evlatlarımız yurt dışında okusun diye can atarız ama o dönem biz bunları bilmiyorduk tabii ki.

Cambridge’de eğitim alsaydım birçok şey farklı olurdu elbet fakat ben yaptığım tercihler ve yaşadıklarımdan hiç pişman değilim. Türk Silahlı Kuvvetleri’nde gördüğüm ve yaşadığım birçok şey bugün olduğum kişi olmamı sağladı” açıklamalarında bulundu.

“TÜRKİYE’DEKİ EN KALİTELİ EĞİTİM ASKERİ EĞİTİM”

Çelebi; “Bulunduğum her ortamda sürekli kendime artılar katan birisiyim. Askeri okulda okuduğum dönemlerde de olumsuzluklar yaşadım fakat orada da kendime pozitif şeyler kattım sürekli.

Askerlikteki hiyerarşik yapının sert oluşu beni çok etkiledi. Çok başarılı ve yetenekli olmamıza rağmen o hiyerarşik yapının içinde kaybolup gidiyoruz maalesef ve ben bunu yaşadım Astsubay olduğum için.

Ben normalde Kuleli Askeri Lisesi’nde sıra bekliyordum fakat orayı arayınca bana Astsubay Meslek Yüksekokulu’nda muayene olabileceğimi söylediler. Öyle olmuyormuş, gidince fark ettim. Bu şekilde oraya kayıt yaptırmış olduk. Normalde Fen Lisesi’ne gitmeyi düşünüyordum. Dediğim gibi pişman değilim. Silahlı Kuvvetler’in bana kattığı çok şey oldu.

Şöyle ki askeri eğitim çok kaliteli bir eğitimdi. Türkiye’nin hiçbir kurumunda verilen eğitimle uzaktan yakından mukayese edilemeyecek derece kaliteli bir eğitimdi bu. Bu eğitimi görmek başlı başına bir katma değer zaten.

Bunun yanında 14 yaşlarında üstümüze çok yük bindiriliyordu. Orada eğitim aldığım çoğu arkadaşım bu yükleri taşıyamıyordu doğal olarak. Geneli anne babasından ilk kez ayrılmış çocuklardı. Ben daha zor şartlarda yetiştiğim için arkadaşlarımdan daha güçlü ve sağlam durabilmenin yanında, oradaki artıları da görüyordum ve faydalanabiliyordum” ifadelerinde bulundu.

“İLK SENEMDE OKUL ADINA TÜM REKORLARI KIRDIM”

Askeri okuldaki ilk senesinde okul adına tüm sportif rekorları kırdığını belirten Resul Çelebi; “Askeri okulda da sporda çok başarılıydım. Ben birinci sınıftayken sınıflar arası düzenlenen pentatlon müsabakası düzenlendi ve yedi lisanslı sporcu vardı müsabakada. Üç kişiye daha ihtiyaç vardı. Okulda spora yatkın kişiler arıyorlardı ve ben göze batıyordum bu konuda. O yarışmalara beni de dahil ettiler.

Birinci sınıfları temsilen oraya katıldım ve lisanslı sporcu olan üst devrelerimin arasından sıyrılarak birinci oldum. Koşuda özellikle birinci olmam büyük olay olmuştu çünkü diğer sporcuların 27 tanesi lisanslı krosçuydu. Benim bu kişilere fark atmam fark edildi ve genç takıma girdim.

Ben güreş takımına alındığımı düşünmüştüm fakat koşucu olduğumu, kros yapacağımı söylediler. Hiç yapmak istemiyordum fakat yaptım. Antrenmanlar çok ağırdı ve o antrenmanları karşılayacak beslenme olanaklarımız da yoktu.

Sonrasında ilk katıldığım Türkiye Şampiyonası’nda şampiyon oldum. Okulda ki ilk senemde okul adına tüm rekorları kırmıştım spor alanında. Sonraki yıllarım okulda güzel ve rahat geçti çünkü başarılarımdan dolayı okulun gözdesiydim. Her hafta ödül töreninde ismim okunurdu” dedi.

“TSK TARİHİNİN EN GENÇ ANTRENÖRÜYDÜM”

Katıldığı 27 uluslararası yarışmanın hepsinde madalya aldığını belirten Çelebi; “Mezun olduğumda TSK’nın en genç antrenörüydüm. O güne kadar benim rütbemde birisine verilmeyen sorumlulukları başarılarımdan dolayı bana verdiler. Uluslararası başarılarım da bunları takip etti.

Dünyanın birçok ülkesinde, 27 farklı ülkede 14 altın, 8 gümüş ve 5 bronz madalya kazandım. Gittiğim her yerden derece ile döndüm. Türk Silahlı Kuvvetleri tarihinin en başarılı sporcularından birisiyim diyebilirim. Standartların fazlasıyla üstündeydim.

Almanya ve Tunus’ta 10 bin metrede, Katar’da 6 bin metrede, Brezilya’da askeri pentatlonda şampiyon oldum. Finlandiya’da ikinci oldum. Bunun dışında sivil milli takım bünyesinde de sayısız dereceler ve başarılar kazandım” ifadelerini kullandı.

“HEM FİZİKSEL, HEM ZİHİNSEL, HEMDE FİZİKSEL OLARAK ÇOK ZORDU”

Birileri istediği zaman kendini yıpratıp başkalarını parlatmaktan öte bir kazanım elde edemediğini belirten Müstafi Astsubay Kıdemli Üstçavuş Resul Çelebi; “Yarışmalardan döndükten sonra kıtaya dönüyordum ve orada antrenman yapamıyordum. Kıta’da farklı sorunlarla karşılaşıyordum. Koştuğum mesafeler 10 bin metreyi buluyordu ve iki gün antrenman aksattığım zaman formumu kaybediyordum, bu her spor dalında böyle.

Antrenmanlarımı sabah sporu ve mesai bitiminde yapmaya çalışıyordum fakat olmuyordu, yeterli değildi. Formumu kaybediyordum ve bir sonraki turnuvada aynı başarıyı göstermek için limitlerimi daha çok zorlamam gerekiyordu. Bu şekilde üst seviye bir turnuva için yaptığım antrenmanlar yetersiz kalıyordu.

Ekonomik olarak da zorlanmaya başlamıştım çünkü her yurt dışına çıktığımda kredi çekmek zorunda kalıyordum. Günlük 57 dolar veriyorlardı fakat yetmiyordu. Bu sorundan subay sporcular da muzdaripti. Onların maaşları biraz daha fazla olduğu için bizim kadar etkilenmiyorlardı sadece.

TSK bünyesinde sporcu sınıfı oluşturulması, spor yapanların kıta hizmetine gönderilmemesi gibi konular çok kez tartışıldı TSK içerisinde fakat bir sonuca bağlanmadı.

Bunlar olunca da motivasyon bulamıyorsunuz. Sporda üstün başarı yakalıyorsun, sonra rutinine geri dönüyorsun. Bir sonraki turnuvaya kadar antrenmanların ve beslenmen yetersiz kalıyor, tekrar katılıyorsun ve vücudunu daha çok yıpratıyorsun. Bu süreç seni perişan ederken de ne maddi ne manevi bir destek alamıyorsun…

Bunun sonucunda tükenip sıfıra geriledim. Seneler sürdü bu tabii ki ve yıprandım. En sonunda da ordu takımına “neden takımda değil” deyip takıma götürmek istedikleri bir dönemde mecburi hizmet 10 yıla düşürüldü ve ben de 10 yılı doldurduğum için gidip hemen istifa ettim.

Birileri istediği zaman ben kendimi harcayarak birilerinin yıldızını parlatıyordum. Birileri bizim başarılarımız üstünden ön plana çıkarken biz hep köşede harcanan taraf olduk.

Türkiye’de kimse kimseye hakkını vermiyor, gidip hakkımızı almak zorunda kalıyoruz. Kimse başarılarımızın arkasında durmuyor. Gidip hak aramamız gerekiyor fakat ben aramadım.

Benim kendi yeteneklerim vardı zaten. Kendi alanımda da iyiydim. Hakkım kalabilir, helal olsun. Ben kendi yoluma bakmayı tercih ettim” açıklamalarında bulundu.

TSK BÜNYESİNDE ÖĞRENDİĞİ MESLEĞİNİ İCRA EDİYOR

TSK’nın kendisini çok şey kattığını ve bunlardan birisinin de şu anki mesleği olduğunu belirten Çelebi; “İstifa ettikten sonra spordan uzak durdum. Ben spordan yeterince zarar gördüm görev başındayken. TSK’daki branşımın sivil hayattaki karşılığını yapmaya çalışıyorum şu an. TSK’da teknisyen olarak görev yapıyordum ve şu anda da soğuk hava depoları, soğutma sistemleri, mutfak sistemleri gibi konularda mesleğimi devam ettiriyorum.

Silahlı Kuvvetler bana çok şey kattı demiştim, birisi bu. Meslek edindim ve bu şekilde geçimimi sağlamaya çalışıyorum. Şu anda 40 yaşındayım ve hayatımı idame ettirmeye çalışıyorum.

Geriye dönebilsem ilk olarak Türkiye’de kalmak istemez, Cambridge’in davetini kabul ederdim. Çok farklı bir hayatım olabilirdi. Bunu düşünmekte üzücü fakat maalesef düşünüyoruz. Bizim elimizdeki değerler bu topraklara faydalı olmalı, dışarıya değil” diyerek sözlerini noktaladı.

Comments


bottom of page