TEMİZ ENERJİNİN FAYDALARI
- Vicdan ALADAĞ
- 30 Haz
- 3 dakikada okunur
Adil geçiş kavramını şöyle özetleyebiliriz: Bir yörede uzun süredir kömürden beslenen hane halkları varsa, daha temiz bir ekonomik yapıya geçerken bu hane halklarını mağdur edilmemeli, mevcut durumları daha da zorlaştırılmamalıdır.
Bu kişiler zaten yıllar boyunca bedeller ödemiş, zor koşullarda çalışmış kimselerdir. Özellikle sağlık konusunda ciddi fedakarlıklarda bulunmuş, çalışma koşulları, hava kirliliği, çevresel kirlilikler nedeniyle önemli zorluklardan geçmiş insanlardır. Bu alana bu kadar yatırım yapmış, yıllarını harcamış, dolayısıyla sektörden çıkıldığında da yeniden iş bulması, yeni bir hayat kurması zor olan kişilerdir. Bu insanları daha fazla mağdur etmemek ve şu anki ekonomik koşullarından daha düşük koşullar vaat etmeden adil geçiş süreci sağlanmalıdır.
Tüm Türkiye’de kömürün istihdam ettiği 40 bin kişi var
Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK)hane halkı işgücü anketleri sayesinde, Türkiye’de kaç kişinin kömür ve linyit madenciliğinde çalıştığını görebiliyoruz. Doğrudan kömürde çalışan kişi dediğimiz zaman, 2021 yılı itibarıyla 40 bin kişiden söz ediyoruz. Türkiye ekonomisinin büyüklüğü açısından baktığımızda, 40 bin kişi oldukça küçük bir grup.
Bu grubun coğrafi dağılımına baktığımızda ise, Zonguldak ve Manisa gibi belli yerler ön plana çıkıyor. Bu şekilde baktığımızda, örneğin TÜİK hane halkı işgücü anketlerinde Zonguldak-Bartın bölgesine baktığımızda, istihdamın yaklaşık %4’nün doğrudan bu sektörde istihdam edildiğini görüyoruz. Aynı oran, Manisa’da yaklaşık %1. Diğer bölgelere baktığımızda da istihdam payları oldukça düşük, hepsi yüzde birin altında. Fakat aslında bu istatistikler, bize çok doğru bir bilgi vermiyor.
Bazı ilçe ekonomileri tamamen kömüre dayalı
TÜİK’ten aldığımız 40 binlik istihdam, yalnızca doğrudan bu alanlarda çalışan kişileri kapsıyor. Buna daha derinlemesine bakıp yerele indiğimizde, örneğin ilçelere baktığımızda, karşımıza farklı bir tablo çıkıyor. Örneğin Soma’da, çalışan nüfusun yüzde 45’i doğrudan bu sektörde çalışıyor.
Ama bununla kalmıyor, çünkü oradaki madenin beslediği dolaylı istihdam da var. Çünkü o sektör, diğer sektörlerden hizmet satın alıyor. Bunları da düşündüğümüz zaman, ilçede doğrudan etkilenen nüfusun çok daha fazla olduğu hesaplanıyor. Soma’da doğrudan etkilenecek istihdam, yaklaşık % 70-75 seviyesine çıkıyor.
İl ve ilçe özelinde politikalar geliştirilmeli
Dolayısıyla 40 bin sayısı, makro düzeyde çok büyük görünmese de, yerele indiğimizde çok ciddi olarak etkilenecek ilçeler var. Yalnızca 40 bin rakamına baktığımızda, ‘mutlaka bir çözüm bulunur’ diyebiliriz. Ama o çözüm bulunurken adil geçiş politikaları, o yerel ekonomilerin de tamamen ölmemesine odaklanmalı. Bütün Türkiye için tek bir politikadan ziyade, her bir il veya ilçe özelinde politikalar geliştirilmeli. Örneğin, düşünülecek alternatif istihdam alanları, bölgeden bölgeye büyük fark gösterebilir. Dolayısıyla adil geçiş politikaları, yerel ekonomileri öldürmeden, oradaki insanları yerinden etmeden ve oradaki yaşamı, ekonomiyi devam ettirecek şekilde tasarlanmalı.
Önemli bir gelir kaybı söz konusu olabilir
Adil geçiş esnasında karşımıza çıkan zorluklardan biri, kömür sektöründe ücretlerin çok yüksek olması: Madencilik, tehlikeli bir meslek olduğu için çift asgari ücret uygulaması var. Dolayısıyla kazançlar çok yüksek, zaten ilgili kanun da bu doğrultuda. Ama ‘Türkiye’de hangi sektörlerde bu kadar kazanılıyor?’ derseniz; bankacılık, finans gibi, daha nitelikli işlerde çalışan insanlar bu ücretleri kazanıyor. Tarıma, imalata, inşaata baktığınızda, bu gibi yüksek ücretler yok. Kazançlar bu derece yüksekken insanlara, ‘tarımda çalış’, ‘inşaatta çalış’, ‘başka bir iş bul’ dediğiniz zaman, gelirlerinin çok ciddi bir şekilde azalması söz konusu olacak.
Potansiyel işsizlik zaten önemli bir soru. Bu kişiler yıllarca madenlerde çalışmış; nitelikleri, bilgi birikimleri ve becerileri, bu sektöre uygun. Dolayısıyla zaten başka sektörlerde istihdam edilip edilemeyecekleri meçhul. Ancak edilseler dahi, bu kadar yüksek bir kazanç maalesef söz konusu değil. Böyle olunca da sektörde çalışan kişilerde bir direnç söz konusu oluyor.
Çalışanları mağdur etmeyecek bir geçiş tasarlanmalı
Saha çalışması için Muğla Yatağan’a ve Çanakkale Çan’a gittik. Yerelde insanlar, kömürün hem kendi sağlıkları hem de çevre üzerindeki maliyetlerinin farkındalar. Fakat gelirler yüksek olduğu için, kolay kolay sektörden çıkmak istemeyenler de var mutlaka. Bu sektörde istihdam edilenler, konuya direnç gösteriyor. ‘Bize ne olacak? Nerede çalışacağız? Ne kadar ücret kazanacağız?’ gibi çok haklı kaygıları var. Dolayısıyla bu insanları mağdur etmemek üzerine bir politika kurmak gerekiyor.
Yeşil dönüşümün ilkeleri olmalı
Diğer taraftan da her bölge, her ilçe için ayrı politikalara ve genel bir çerçeveye ihtiyaç var. Bu noktada iklim kanununda da önemli bir eksiklik, ilkelerin belirsiz olması. Bu ilkeler, prensipler açık olmadığında, nasıl bir politika çerçevesi çizileceği de net olmuyor. Bu da adil geçişin önünde önemli bir sorun olarak duruyor. Söz konusu yalnızca kömür madenleri de değil. Avrupa Birliği’nin Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması dolayısıyla başka sektörlerde de bir dönüşüm söz konusu olacak ve bu dönüşümün ilkeleri olmalı. İklim kanunu, bu açıdan yetersiz görünüyor.
Comments