Banka kasasında korunuyor
Kırklareli’nde yaşayan Özkan Çalışkan, Longoz Ormanları’nda doğa yürüyüşü yaparken bulduğu göktaşlarının elementi detaylı incelemeden sonra 44’ten 58’e çıktı. Çalışkan, göktaşlarına alıcı çıkması durumunda bilim kuruluşlarına, üniversitelere, müzelere, uzay enstitülerine ve koleksiyonerlere satmak üzere tedbir amaçlı olarak göktaşlarını banka kasasında koruyor.
Kırklareli’nde yaşayan Özkan Çalışkan, Longoz Ormanları’nda doğa yürüyüşü yaparken göktaşları buldu ve detaylı incelenen göktaşlarının elementlerinin arttığını fark etti.
Çalışkan, bulduğu göktaşlarını test ettirmek için dünyaca kabul görmüş Kanada ve İrlanda ALS Laboratuvarlarına gönderdi. Buradan gelen analiz raporuna göre de göktaşlarında totalde demir nikel alaşımlı 58 element olduğu tespit edildi. İlk incelemelerde göktaşlarının içinde 44 element bulunmuştu.
Bu raporları ve taşları 9 Eylül Üniversitesi'nde Öğretim Görevlisi ve Akademisyen Prof. Dr. Murat Hatipoğlu'na götüren Çalışkan, bulduğu taşların kimyasal bileşimlerine göre dünya dışı oluşumlu kayacımsı demirli (lithosiderit) ve demirli (Eklojit) olmak üzere iki çeşit göktaşları olduğunu öğrendi.
Bu iki çeşit göktaşları Prof. Dr. Murat Hatipoğlu tarafından bilimsel olarak tanımlanıp sertifika ile 25 kilogram olarak tescil edildi.
Çalışkan, yaptığı araştırmalar sonucunda bu taşların dünya dışı ve bulunması zor bir materyal oluşu, aynı zamanda bilimsel ve ekonomik değerinin yüksek oluşu nedeniyle, bilim kuruluşlarında, üniversitelerde, müzelerde, uzay enstitülerinde, koleksiyonerler ve dünyadaki herkes tarafından büyük ilgi gördüğünü, alıcı çıkması durumunda göktaşlarını değerlendirebileceğini söyledi.
Gram ile satılan göktaşlarının banka kasasında saklandığı belirtildi.
Geçtiğimiz yıl gazetemize göktaşlarını nasıl bulduklarını anlatan çalışkan; “Bulduğumuz taşlar doğada bulunan diğer taşlara göre çok ağırdı ve ele alındığında karbon bırakıyordu. Daha sonra bunları mıknatısla test ettik. Bazılarının mıknatısa çok duyarlı bazılarının daha az duyarlı ve bazılarının da tamamen duyarsız olduklarını gözlemledik. Yapı itibariyle daha önce bulunmuş örnekleriyle aynı olduklarını fark ettik. Bulduğumuz taşların hepsi yanmış ve toprağa saplanmış haldeydi, üstelik bulunduğu ortama eğreti duruyorlardı. Üzerlerine ışık vurduğumuzda ise parlıyorlardı. Bulundukları yerde hiç bir yerleşim yeri de yoktu üstelik” demişti.
댓글