Sivas’ın ateşi sönmedi
- Hamza Dalgıç
- 7 gün önce
- 3 dakikada okunur
Sivas Katliamı’nın 32. yılında Lüleburgaz’da bir araya gelen yurttaşlar, adalet talebini yineledi. Lüleburgaz Emek ve Demokrasi Platformu'nun düzenlediği basın açıklamasında, “Katliamı unutmadık, unutturmayacağız” mesajı verildi.


2 Temmuz 1993’te Madımak Oteli’nin ateşe verilmesiyle yaşanan ve 33 aydının yaşamını yitirdiği Sivas Katliamı, 32. yılında Lüleburgaz’da yapılan etkinlikle anıldı ve basın açıklaması düzenlendi.
Lüleburgaz Emek ve Demokrasi Platformu tarafından organize edilen anma etkinliği ve basın açıklaması, 2 Temmuz Çarşamba günü saat 17.30’da Üçgen Park’ta gerçekleştirildi. Basın açıklamasını Hacı Bektaşi Veli Derneği Lüleburgaz Şube Başkanı Engin Çelik okudu.
Açıklamada, Sivas Katliamı’nın demokrasiye, ifade özgürlüğüne ve halkların bir arada yaşama hakkına yönelik açık bir saldırı olduğu vurgulandı. Katliamın sorumlularının yargılanmadığı ve yıllar içinde korunduğu ifade edilirken, olayın aydınlatılmaması ve benzer provokasyonların sürmesi eleştirildi. Sivas Valiliği’nin bu yıl anma etkinliklerine getirdiği yasak da kınandı.
Açıklamada, Türkiye’de gerçek bir laik yapının oluşturulmadığı sürece benzer kışkırtmaların önüne geçilemeyeceği belirtildi. Alevi yurttaşların taleplerinin karşılanması ve Madımak Oteli’nin utanç müzesine dönüştürülmesi çağrısı yinelendi. “Katliama katılanlarla katledilenlerin aynı tabloda anılması vicdanları yaralıyor” denilen açıklamada, adalet talebinin sürdüğü vurgulandı.
Sözlerini “Sivas’ta yitirdiğimiz canları unutmadık, onların mücadelesini yaşatacağız” diyerek sonlandıran Çelik, halkı insan hakları, eşitlik ve barış temelinde birleşmeye davet etti. Anmaya çok sayıda sendika, siyasi parti temsilcisi ve yurttaş da katıldı.
"KARA BİR GÜN OLARAK TARİHE GEÇTİ"
Sivas katliamının aydınlığa, demokrasiye, halkların kardeşliğine ve bir arada yaşama kültürüne yapılan bir saldırı olduğunu söyleyen Hacı Bektaşi Veli Derneği Lüleburgaz Şube Başkanı Engin Çelik; "Türkiye tarihine kara bir leke olarak geçen Sivas katliamının üzerinden 32 yıl geçti. 2 Temmuz 1993’te Sivas Madımak Oteli’nin ateşe verilmesiyle başlayan katliam ateşi, 32 yıldır yüreklerimizi yakmayı sürdürüyor.
Düşünce ve ifade özgürlüğünün engellendiği linç kültürüyle yaşam hakkının fiilen sona erdirildiği kara bir gün olarak tarihe geçmiştir.
Sivas katliamı; aydınlığa, demokrasiye, halkların kardeşliğine ve bir arada yaşama kültürüne yapılan bir saldırı olarak gerçekleşmiştir. Arada yaşama kültürüne yapılan bu saldırıyı gerçekleştirenler ile bu katliamı bugüne kadar Sivas katliamını gerçekleştirenler ile bu katliamı engellemek için kılını kıpırdatmayanlardan hesap sorulmadığı gibi, halkları birbirine düşürmeyi hedefleyen provokasyonlar ve gerici-ırkçı saldırılar artarak devam etmiştir. 2 Temmuz 1993’te aydınların diri diri yakılmasına neden olanları korumaya çalışanlar, yaşanan acıları unutturmaya ya da gerçek katilleri yalan haberlerle aklamaya çalışmaktadırlar" dedi.
"İNSANLAR DİRİ DİRİ YAKILIRKEN KILINI DAHİ KIPIRDATMAYANLAR..."
Sivas katliamını tüm çabalarına rağmen unutturamayacaklarını söyleyen Çelik şöyle devam etti; "İnsanlık tarihinin bu kara lekesi hafızalarımızda, yaralı bilinçlerimizde, kanayan vicdanlarda 32 yıldır hiç durmadan büyümektedir. 12 Eylül zihniyetinin uygulayıp pekiştirdiği Türk-İslam sentezci zihniyet, geçmişte Maraş’ta, Çorum’da gerçekleştirdiği katliamları unutturamadığı gibi, Sivas katliamını da tüm çabalarına rağmen unutturamayacaktır.
32 yıl önce insanlar diri diri yakılırken kılını dahi kıpırdatmayanlar ve sorumluları yakalayıp adalete teslim etmeyenler provokatif tutumlarında ısrarcı olduklarını bir kez daha ortaya koymuşlardır. Demokrasi, eşitlik ve özgürlük taleplerinin güçlü bir şekilde dillendirildiği bir dönemde Sivas Valiliği’nin aldığı kararla Madımak önünde yapılacak anmayı yasaklaması bu provokasyonun ve yasakçı zihniyetin en açık örneğidir. Ancak açıkça bilinmelidir ki Sivas’ta yaşananları ve katliamın sorumlularını unutturmak için baskı ve engelleme politikalarına yönelenler büyük bir yanılgı içindedirler.
Sivas katliamının aradan 32 yıl geçmesine rağmen her geçen yıl daha büyük ve kitlesel bir öfke ile lanetlenmesi, ülkemizi gericiliğe ve ırkçı-şoven odaklara asla teslim olmayacağının en somut göstergesidir. Türkiye’nin içinden geçmekte olduğu sancılı süreçte demokrasinin, barış, kardeşlik ve özgürlük taleplerinin kararlılıkla savunulması; iktidarın baskıcı, anti demokratik uygulamalarına karşı kararlı mücadelenin güçlenmesi açısından ayrı bir önem taşımaktadır.
Türkiye’de din ve devlet işlerinin birbirinden bağımsız gerçek bir laik yapıya kavuşturulması, bütün dinsel, mezhepsel, etnik oluşumlara eşit mesafede durulması sağlanmadıkça, halkları birbirine karşı kışkırtma girişimlerinin önüne geçmek mümkün olmayacaktır. Sivas Katliamı olmak üzere, Türkiye tarihindeki bütün provokatif eylemler, tertipler, cinayetler, 12 Eylül askeri darbesi başta olmak üzere bütün darbeler, plan ve girişimler bütün yönleriyle soruşturulmalıdır.
Bizzat siyasi iktidar eliyle yaratılan her türlü inanç ayrımcılığı, inançlar üzerindeki baskı ve ayrımcı uygulamalara son verilmeli, Aleviler başta olmak üzere farklı inanç gruplarının talepleri karşılanmalıdır. Madımak utanç müzesi olmalıdır"
"UNUTTURMAYACAĞIMIZI HAYKIRIYORUZ"
Çelik; "Katliama iştirak edenlerle katledilenlerin isimlerinin aynı tabloda yeri yoktur. Elbette ki her insanın yaşam hakkını savunuyoruz ama mağdur gibi gösterilmesi vicdanlarda yeniden ve yürekleri bir kez daha yaralamaktadır.
İnsan hak ve özgürlüklerinden, eşitlikten, demokrasiden, barıştan ve kardeşlikten yana olan herkes ve demokratik kitle örgütleri olarak bir kez daha katliamı lanetliyor ve unutturmayacağımızı haykırıyoruz.
Sivas katliamında yaşamını yitiren insanlarımızı bir kez daha saygıyla anıyor, onların savunduğu değerleri ve mücadelelerini kendi mücadele alanlarımızda yaşatacağımıza söz veriyoruz" diyerek sözlerini noktaladı.
Comments