SIKINTILARI DÖKMEK
- Ahmet Güdücüoğlu
- 10 Eyl 2024
- 3 dakikada okunur
Güzellikler, dertler, sorunlar, üzüntülerle donatılmış mevsimler sırasıyla değişmeye devam ediyor. Her mevsimin kendine has güzelliği var. Kış gibi zorlukların çok olduğu bir mevsim öncesi olan sonbahar, gerekli önlemleri almamız açısından önemli. Sonbahar mevsiminde ağaçların yaprakları sararmaya, sonradan da bu sararan yapraklar dökülmeye başlar. Bu şekilde ağaçlar belirli bir istirahat dönemine girmiş olurlar. Hüzünlü olan bu mevsimde, yapraklar önce sararırlar, sonra kahverengi ve kırmızı renklere dönüşerek, harika bir görsel şölenle dökülmeye başlarlar. Ağaçlar, sonbaharda bünyelerinde sakladıkları işe yaramaz maddeleri, bu mevsimde dışarıya atarlar. Yaprak dökümü zamanı ağaçlar yapraklarındaki bütün besleyici maddeleri emmeye başlar. Bu dönemde ağaç, yapraklarda bulunan tüm yararlı maddeleri gövdenin ortasından geçen iliğe çeker, sonra işe yaramaz maddeleri yaprakları ile birlikte döker. Yaprağa sırası ile sarı, kahverengi, kırmızı rengi veren bu maddelerdir. Ağaçların yapraklarını dökme nedenlerinden biriside su ihtiyacını ölçülü bir şekilde kullanma zorunluluğudur. Zira soğuk hava şartlarında, özelikle don zamanı yaprakların hücreleri her an parçalanma durumundadır. O zaman bir şekilde parçalanıp toprağa düşecek yaprağı boşuna taşımak ve su rezervlerini onun için kullanmak bir israf olacaktır. Can Yücel, Yaprak Dökümü şiirinde, yaprakların oluşturduğu renk cümbüşünü dizelerinde çok güzel anlatır:
“Sararıp dökülmeden önce kızaran yapraklar ki onlar/Şan verdiler ortalığa bütün bir sonbahar”
İnsanlarında, belirli dönemlerde ağaçlar gibi onu üzen yapraklarını dökmeye ihtiyaçları vardır. Hayatta çoğu kez çeşitli sorunlarla karşılaşırız. Bazen bu sorunların üstesinden gelemediğimiz dönemler olur ve bir bocalama devresine gireriz. Bu problemleri çözmek için bir sürü yol denemiş, fakat sonuca ulaşamamışızdır. Burada dikkat edilmesi gereken çözemediğimiz bu sorunların, başka problemlere yol açmasını engellemektir. Örneğin bir arkadaşınızla aranızda sorunlar çıktığında onu kazanma anlayışıyla kendisine yaklaşmalıyız. Davranışlarımızda hataya, hata ile cevap vermemeliyiz. Gereksiz problemleri dert haline getirmeyip, dostluk duygusunun erdemini ön plana çıkarmalıyız. Onu kazanma uğruna saplantılarımızı bir kenara fırlatmalıyız. Bir iş konusunda da başarısız olduğumuzda bunu yakınlarımızla paylaşabilme olgunluğunu göstermeliyiz. Çevremizden aldığımız destekle, zorlukları rahatlıkla aşabiliriz. Bunun için gereksiz gurur, kapris gibi duygulardan uzaklaşmalıyız. Yaşamda bir sürü hata yapabiliriz. Önemli olan dayanışma ile bunları aşmak ve hatalarda ısrarcı olmamaktır.
Sartre ”Hayatta yapılacak o kadar çok hata var ki, ayni hatayı yapmakta ısrar etmenin anlamı yoktur” der.
ABD’li suç psikoloğu Philip Zimbardo 1969 yılında yaptığı deneyden yola çıkarak ortaya bir teori ortaya atmıştır.
"Kırık Camlar Teorisi’ ’Bu teoriye göre, eğer bir binanın birkaç camı kırılır ve uzun bir zaman öyle kalırsa, daha sonra insanlar oranın terk edilmiş bir yer olduğunu düşünerek diğer camlarını da kırmaya başlayacaklardır.
Ya da temiz bakımlı bir kaldırıma çöp poşeti konulursa, bir süre sonra başkaları da aynı yere çöplerini boşaltacaktır.
Bence Zimbardo'nun bu Kırık Camlar Teorisi, düşünce ve yaşam tarzı için de geçerlidir. Biri çıkıp bizim canımızı kırdığında, biz o kırılan canımızı tamir etmez ve sebep olanı hayatımızdan uzaklaştırmazsak, bir zaman sonra hayatımıza giren insanlar kırılmış canımıza bakıp, o kırığa başka yeni kırıklar ekleyeceklerdir. Ya da çöp örneğine dönersek,
geçmişte bırakmayıp, yıllardır içimizde taşıdığımız nefret, kırgınlık, öfke, yarım kalmış hesaplar ve hırs, hatta korkularımız ve kaygılarımız bizim çöplerimiz değil mi? İşte, içimizdeki bu çöp yığınını görenler, içimize yeni çöpler bırakmakta bir mahsur görmeyecektir.
Çevremizdekilerin bize karşı davranışlarını ve sınırlarını belirleyen onlar değil biziz. Biz onlara neyi ve nasıl hak ettiğimiz hissini verdiğimiz için onlarda bize öyle davranıyorlar. Canı kırık ya da çöpü çok bir insanın canı da çok kırılır, çöpü de hiç bitmez. Can kırıklarımızı onaralım ve çöplerimizden kurtulalım.
Yaşamımızda ağaçların yapraklarını döküp, sıkıntılarından kurtulduğu gibi, hayatın oluşturduğu sorunları, daha büyük dertler, üzüntüler yaratmadan yaşantımızdan atmalıyız. Bu şekilde yaparak, ağaçların yapraklarını ilkbaharda yenilediği gibi, bizlerde hayatımızı yenilemelere ve değişikliklere açabiliriz.
Comentarios