Sevgili Diş Doktorum
- Necati KAYHAN
- 17 Şub
- 2 dakikada okunur
Dişlerimdeki ağrı dayanılmaz bir hal almaya başlamıştı. Aylardır ağrı kesicilerle idare etmeye çalışmıştım, ama artık böyle gitmeyeceği apaçık ortadaydı. İlaçlar kâr etmiyordu artık. Kaçınılmaz son kapı- mi nihayet çalmıştı. Bir diş hekimine gidip, dişlerime ne yapacaksa ona razı olmak zorundaydım.
Ancak iş, diş hekiminin kapısını çalıp tedavi için koltuğa oturmaya razı olmakla da bitmiyordu. Üniversitede öğrenciydim ve okuldan arta kalan zamanda çalıştığım işyerinden aldığım parayla ancak geçinebiliyordum. Fakat dişlerim iyice zonkluyordu artık; ödemeyi nasıl yapacağımı düşünecek mecalim bile kalmamıştı.
Koşar adım kütüphaneye gidip, elime aldığım ilk gazetenin küçük ilanlar sayfasını açtım ve karşıma çıkan ilk diş doktoru ilanındaki telefon numarasını bir kenara kaydettim. Bu numarayı aradığımda, sekreter kadın hemen gelebileceğimi söyledi. Faturayı nasıl ödeyeceği- mi bile düşünmeden, aceleyle kampüsten çıktım.
Üç-beş dakika sonra, koltuğa oturmuş, muayeneden geçiyordum. Diş hekimi, bir müddet ağzımın iki tarafına dikkatle baktıktan sonra; "Hımm" dedi, "dişleriniz çok kötü durumda." Korkumu saklamaya çalışarak: "Biliyorum" dedim.
"Ama üzülmeyin, hepsini iyileştireceğim" diye cevap verdi. Telaş ve üzüntü karışımı bir sesle: "Korkarım, bu mümkün olmayacak" dedim. "Size ödeyecek param yok."
Diş hekimi, babacan bir edayla: "Üniversitede mi okuyorsun?" diye sordu. "Evet" dedim.
Bu kez: "Mezun olmana kaç yıl var?" diye sordu. "Bir aksilik olmazsa bir buçuk yıl sonra fakülteyi bitirmiş olacağım" dedim.
"Ve okulu bitirdiğinde bir iş bulacağını umuyorsun, değil mi?"
"Evet, okulu bitirdiğimde düzgün bir iş bulmak zorundayım."
Bunun üzerine, gülümseyerek: "Tamam" dedi. "Ben dişlerini şimdi yapayım, sen de borcunu bana o zaman ödersin."
Adama baktım, yüzünde bir alay veya aldatma alâmeti yoktu. Söylediklerinde ciddi olduğu anlaşılıyordu. "Peki" dedim kısık bir sesle. "Teşekkür ederim" diye de ekledim.
Diş hekimi o gün dişlerime ilk bakımı yaptı, sonraki bir buçuk ay boyunca da haftada en az bir gün tedavi için onun kapısını çalmam gerekti. Bir buçuk yıl sonra mezun olduğumda ise, iyi bir iş buldum ve altı ay içinde ona olan bütün borcumu ödedim.
Ve bu olayı izleyen kırk yıl içinde, bu diş hekimine benzer bir dizi insanla karşılaştım. Pek ortada gözükmeyen, sadece onların yardımına ihtiyacınız olduğunda karşınıza çıkan bir dizi insanla.
Biri ben parasız haldeyken dişimi tedavi etti, bir başkası yolda kaldığımda karşıma çıkıp beni gideceğim yere götürdü, bir diğeri bana borç para verdi, başka biri ise verdiği öğütle büyük bir hatanın eşiğinden dönmemi sağladı.
Onları düşündükçe, kendi kendime, "Aramızda in san yüzlü melekler mi var, yoksa melek kalpli insanlar mı?" diye sormadan edemiyorum.
Comments