Çalışma ve yaşam koşullarının her geçen gün ağırlaştığı ve “daha ne kadar ağırlaşacak” dediğimiz bir süreçten geçiyoruz. Patronların bütün isteklerini, arzularını ve formüllerini yerine getiren siyasi iktidar, şartlarımızın daha da ağırlaşacağını göstermeye devam ediyor. Öte yandan yıllardır grevlerimizin, eylemlerimizin, sendikalaşmamızın ve ekmek mücadelemizin önüne OHAL ve pandemi koşulları gibi gerekçeler ile set örülmüştür. Sendikalar da bizlerin karşısındaki bu setlerin yanında durmaya devam ediyor. Bunlarla birlikte patronların ekmeğine yağdan sonra bal da sürülmüştür. Tabii ki bununla kalınmayıp iğneden ipliğe kadar ayyuka çıkan zamlarla belimiz bükülmüştür.
Sendikal bürokrasi, sendikalarımızın üstüne çöreklenip, patronlara desteklerini esirgemiyorlar. Bizlerin alın teriyle hem sendikal bürokrasi hem patronlar hem de siyasi iktidar zenginleştikçe zenginleşiyorlar. Bizim alın terimizden oluşturulan kaynaklar, etimizi kemiğimizi kemiren patronlara teşvik, ihale, kredi paketleri olarak sunuldu. Ve üstüne patronların vergi borçları silinirken bizlere acı reçeteyi ve yoksulluğu reva gördüler. Oluşan hak kayıplarından, gelen zamlardan, yasaklardan nasibini almamış, önüne setler örülüp hakkı yenmemiş bir işçi bile yoktur.
KİMLERİN SAVAŞI ?
Bugün Filistin-İsrail savaşı iki ülkenin halklarını yoksulluğa, ölüme ve açlığa sürüklemektedir. Kapitalist ve emperyalist ülke yönetimlerinin hepsi ekonomik çıkmazı savaş bahaneleriyle, yoksulluğa savaşın sebep olduğu yalanıyla bizlerin kafalarını çelmeye çalışıyorlar.
Tüm ülke iktidarları ve sermaye; biz işçi ve emekçileri sömürdüğünde, halkın sırtından vergi yüklerini, yaşam ve çalışma koşullarını ağırlaştırdığında, işçi ve emekçilerin milliyetçi duygularıyla oynayarak savaş naraları atıp savaş zamanı elimizi taşın altına koyalım, biraz sabır diye biz işçileri daha da yoksulluğa itiyor. Savaşlar o ülke halkının çıkarına olmuyorsa kesinlikle sermaye ve kapitalist ülkelerin emperyalist paylaşım savaşıdır.
İsrail’in Filistin’e yönelik bombardımanın etkisiyle Avrupa’da doğalgaz fiyatları yüzde 39 artarken akaryakıt fiyatlarında da ciddi bir yükseliş görüldü. 16 Ekim’de de motorine 2.33 kuruşluk zam oldu.
Kapitalist emperyalist devletlerin, emekçi sınıflardan topladıkları vergilerle oluşturdukları savaş bütçelerine bir bakalım:
1- Amerika Birleşik Devletleri (ABD) 800 milyar 672 milyon dolar
2- ÇİN 293 milyar 351 milyon dolar
3- Hindistan 76 milyar 598 milyon dolar
4- Birleşik Krallık 68 milyar 366 milyon dolar
5- Rusya 65 milyar 907 milyon dolar diye giderken, Türkiye’de; 15 milyar 478 milyon dolar bütçe ayırmıştır. Ülkelerin milli gelirlerine göre Türkiye dahil tüm ülkeler en çok bütçeyi savaşa aktarmıştır.
Sağlıkta ve eğitimde ise özelleşmelerin artmasıyla ayrılan bütçeler düşmüştür.
TEK KURTULUŞ MÜCADELE!
Her gün gelen zamlar belimizi bükmüş... En son ne zaman mutlu olduk veya rahatça güldük hatırlamak zor. En son ne zaman rahat bir nefes alıp kafamızı rahatça koyduk yastığa? En son ne zaman parasına bakmadan üstümüze beğendiğimiz bir giysi aldık ve ne zaman istediğimiz bir yemek geçti boğazımızdan? Ne zaman kışın doğal gazı açıp battaniyeyi attık üstümüzden? Ne zaman işten yorulmadan geldik, ne zaman isteyerek gittik? Ne zaman çocuklarımıza istediklerini aldık? Ne zaman borçsuz tatile gittik ya da en son ne zaman bir tatil yaptık? Bu kadar zorken aslında hayatımız, bunlara boyun mu eğeceğiz? Birbirimizden habersiz dert çekiyoruz, sadece kendi derdimizmiş gibi. Ama bu dertler hepimizin. Kenarda ailemizden gizlice gözyaşları döküp kendi kendimize öfkelenmemiz hiçbir işe yaramaz. Birlikte olursak ancak bu kıskacın içinden çıkabiliriz.
Çözüm, bizleri yönetenlerde, bizleri sömürenlerde, bizleri geleceksiz bırakanlarda, hayatlarımızı çekilmez hale getirenlerde değildir.
Rüyalarımıza giren ya da hayalini kurduğumuz dertsiz tasasız bir hayat ellerimizdedir.
Tek çözüm yolu birlikte mücadeledir.
* * *
Geçen hafta ki yazımda Lüleburgaz Emek Platformu’na sorularım olmuştu. Lakin somut bir yanıt gelmedi. Biz işçi ve emekçilere dayatılan Orta Vadeli Program, (OVP) kıdem tazminatını gaspa, güvencesiz çalışmaya, ucuz emek sömürüsüne yol açacaktır. Emek platformundaki sendikalar başta olmak üzere tüm partiler sesimizi duyması şarttır!
Cam işçileri dahil tüm işçi sınıfı olarak, önümüzdeki TİS süreci dahil tüm kayıplarımız için mücadele edeceğiz.
Bu böyle biline!
Comments