top of page

MÜZİK HAYATI

Ülkemizde müziğin durumu düşündürücü, bir o kadar da üzücüdür. Çok sesli müziğin Türkiye’de gelişmesi için yapılan çalışmalar yetersiz kaldı. Bu yüzden de aydınlanma çağıyla en üst düzeye çıkan ilerleme düzeyini Türkiye yakalayamadı. Bunu oluşturması için elinde çok fırsat vardı, ama gelip geçen yönetimler müziği bir eğlence olarak gördü, eğitimde yer vermedi. Köy enstitüleri ve halk evleri uygulamalarında müzik önemli bir eğitim unsuru olarak ortaya çıktı. Fakat onların filizlenmesi, gelişmesi de toplumun aydınlanmasını istemeyenler tarafından ortadan kaldırıldı. İnsan sesi olduğu halde, opera-arya gibi sanat türleri alay konusu oldu. Kemanlar yalnızca düğünlerde, insanları coşturan bir çalgı aleti olarak kaldı. Piyano baş ağrıtan bir tıngırtı olarak yüksek sosyeteye mal edildi. Yan flüt kavalla değiştirildi. Uyuşturucu bir müzik türü yaygınlaştırıldı, alışkanlık haline getirildi. Dünya tarihinde ilerlemenin ilk hareket noktası olarak görülen müzik; Türkiye’de kaderciliğin, razı olmanın,  alın yazısının simgesi oldu. Bu şekilde oluşturulan arabesk müzik insanın beynini uyuşturmakta, zihni yavaşlatmakta, mücadele azmini yok etmektedir. Sanatın her türünde olduğu gibi, müzikte de uyuşukluğa, çaba göstermeden verim almaya pirim verilmektedir. Geldiğimiz nokta; tüm sanat kollarıyla birlikte, arabesk kültürün tam ortasındadır. Bundan en çabuk etkilenen müzik sanatı olmuştur. Şimdi artık bu arabesk anlayış, bir ahtapotun kolları gibi tüm toplumu sarmaktadır.

“Gerçek müzik saftır. Onun için akıl gerektirmez. O zaten tam ve kâmildir. Zaman, mekan, kültür, millet, kişi, cins, bencillik, matematik,fizik,armoni kaygısı,doğruluk, yanlışlık ve ticaretten muaftır.Bilinmeyen zamanlardır..Dedem Korkut'tur,Bach'tır,Sen'dir,Ben'dir..Her yerdedir.. Yokluğu ile kendisidir..Ve Bir'dir..Biz onu sadece keşfederiz.”

Erkan Oğur’un bu tespiti, müziğin harika anlatımıdır. Geçtiğimiz yıllarda Ülkemize Dünya’ca ünlü şarkıcı Jennifer Lopez geldi. Öyle ki ayakta bile şarkıcıyı dinlemek isteyenler büyük paralar  ödemiş. Popüler kültürün dayatmasıyla oluşturulan şarkıcılar ve gerçek müzik sanatının yerlerde sürünmesi durumuyla karşı karşıyayız. Hâlbuki Dünya müzik tarihine geriye dönüp baktığımızda saman alevi misali sönmeyen, hafızalarımızda hala güncelliğini koruyan, hiçbir zaman unutulmayan gerçek sanatçıları görmekteyiz. İnsanlık tarihi Woodstock Müzik Festivali'ni gördü. Çok ta eski değil aslında. 1969 yılında gerçekleşti bu tarihe altın harflerle kazınan festival. Savaşa karşı bir neslin, insana, eğitime, aileye, hayata kahramanca bakışının müzikle ifadesini izledi, büyük bir mutlulukla dinledi. Orada şarkıcılar değil, gerçek sanatçılar vardı.Jimi Hendrix, Santana, The Grateful Dead, The Who ve Jefferson Airplane,Janis Joplin, Joe Cocker, David Crosby gibi bir çok dev sanatçı.400 binden fazla insan onları büyük bir mutluluk ile izledi. Özgürlük ve barış diyen sesleri bütün Dünya’yı sardı. Bizlere unutturulmaya çalışılan 68 ruhunun yarattığı müzik, yok edilmeye yozlaştırılmaya çalışılıyor yıllardır. Fakat insanoğlu gerçek sanatı, gerçek sanatçıları yaşam tarihlerinden hiçbir zaman silmeyecek ve unutmayacaktır.

15 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


bottom of page