top of page

Lüleburgaz “ŞİDDETE KARŞI” sokağa döküldü!

Yazarın fotoğrafı: Hamza DalgıçHamza Dalgıç

Lüleburgaz’da Kent Konseyi öncülüğünde, Türkiye gündeminde yer alan şiddet olayları dolayısıyla yürüyüş düzenlendi. Kongre Meydanı’nda toplanan vatandaşlar, ellerinde döviz ve pankartlarla kadına, çocuğa, tüm canlılara uygulanan şiddete karşı ‘mücadele’ mesajı verdi.

Lüleburgaz Kent Konseyi öncülüğünde, 23 Ekim akşamı Türkiye’nin gündemine düşen şiddet ve vahşet olayları dolayısı ile yürüyüş ve basın açıklaması yapıldı.

Yürüyüş öncesinde ellerinde döviz ve pankartlarla sokağa çıkan vatandaşlar kadına, çocuğa, tüm canlılara uygulanan şiddete karşı ‘mücadele’ mesajı verdi.

Basın açıklaması öncesi 23 Ekim tarihinde Ankara Türk Havacılık ve Uzay Sanayii AŞ’de yaşanan terör saldırısında verdiğimiz 5 şehit ve 22 yaralı vatandaşımız için saygı duruşunda bulunuldu.

Saygı duruşu sonrası kadına, çocuğa ve hayvana şiddet, istismar ve son günlerde ülke gündeminde yer alan vahşet olaylarına karşı basın açıklaması yapıldı.

“VATANDAŞLIK GÖREVİMİZ”

Kongre Meydanı’ndaki basın açıklamasına kadına şiddet konulu açıklaması ile başlayan Lüleburgaz Kent Konseyi Kadın Meclisi Başkanı Çiğdem Öz, şiddettin her türlüsünü reddettiklerini belirtti.

Şiddeti besleyen tüm odaklara karşı seslerini yükselteceklerini kaydeden Öz, “Henüz iki hafta önce yine bu meydanda bir araya gelerek, yitip giden canlarımız, masum kardeşlerimiz için vicdanımızdan taşanları duyurmuş, daha güzel günlere uyanmak ümidiyle dağılmıştık. Ancak geçen zamanda gördük ki, organize olmuş kötülüğün gölgesinde şiddetin her türlüsü ilerlemekte, toplum huzurunu bozmakta.

Daha Narin’in acısı taptaze iken şimdi yanına Rojin’de geldi, hiçbir menfaatle açıklanamayacak kötülüğün kol gezdiği öğrencilerimizi korumak için çırpınırken, şimdiden gözünü insanca yaşamak için açan bebeklerimize elini uzatan, ana babaları kahreden çetelerle karşılaşıyoruz.

Evladımız için yapmayacağımız şey yok, peki alçakça hayatlarına kast edilen bebeklerimiz? Gözü yaşlı annelerin, yumruğunu sıkan babaların haline derman olmak, hepimizin görevi değil mi? Sesimizi duyurmaya buradan başlayarak, çözümü elinde tutan güce ulaşmak hepimizin görevi değil mi?

Yine bu meydanda kamuda ve özel sektörde, sivil toplum ve tüm vatandaşlarımızı kapsayacak çözüm önerilerimizi paylaşmıştık. Yaşananlara karşı alınacak aksiyonlar için tüm aidiyetlerimizi bir kenara bırakarak, yalnızca İNSAN olduğumuz için bir araya gelme mecburiyetimizi sizlerin huzurunda, tüm kamuoyu ile bir kez daha paylaşıyoruz.

 Sorun her ne ise, üzerine hep birlikte gitmek zorundayız. Çözüm, karanlığa karşı bağırmak değil, onu yok edecek aydınlık ateşini yakmaktır. Çoban ateşleriyle, Kuvayı Milliye ile başlayan Kurtuluş Savaşımız gibi, henüz mücadele yolunun başında, korkmadan, cesaretle kendi ateşimizi kalbimizde yakmak, ve bu ateşi çevremize yayarak büyümesini sağlamak, vatandaşlık görevimizdir” dedi.

“KÖTÜLÜK BİZE ALDIĞIMIZ NEFES KADAR YAKIN”

Kadına şiddet hakkında yapılan basın açıklamasına devam eden Ceren Geyik Çandır ise; “Etrafımızı sinsice saran sis bulutları gibi şiddeti kendine araç eden kötülük, bize aldığımız nefes kadar yakın. Toplumun temelini oluşturan ailenin direği, geleceğimizin mimarı olan kadınlarımız, hayatlarını doyasıya yaşayamadan ya öfkeli bir eşin, ya sapkın bireylerin hedefi haline getiriliyorlar. Kadının rolü üzerinden onu sınırlandırmaya, çağdaş dünyadan uzak tutarak tek bir yaşam amacı varmış gibi düşünen zihniyete karşı söyleyecek sözümüz bellidir.

"Kahraman Türk Kadını, sen omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layıksın." Kadın, insanlığın devamının yegane vesilesi, aydınlık geleceğin annesidir.  Ancak bu gelecekte kadın dört duvar arasında değil, tarlayla, fabrikayla, meclisle, ve erkeğin yanında en adil şekilde tüm dünyada onuruyla yaşayacaktır.

Kadına dilini uzatanlar unutmamalıdır ki, insanlığın tamamına dilini uzatmaktadırlar. Elleri kırılasıca katiller, tecavüzcüler ve tüm suçlular unutmasınlar ki, bulaştıkları kötülük bir gün onları da bulacaktır. Kadını zaafa uğratan, onu sindiren hiçbir toplum bugün dünya sahnesinde söz sahibi değildir. Yüzünü ilerlemeye çeviren Cumhuriyetimizin harcında teri ve kanı olan kadınlarımıza yönelik hiçbir şiddet eylemini kabul etmemiz mümkün değildir.

Bizler, şiddetin hiçbir türüne tahammülümüzün olmadığını bir kez daha ifade ediyor ve kadına yönelik şiddetin kökünden kazınması için üzerimize düşen sorumlulukları yerine getirmeye devam edeceğimizi üstüne basa basa tekrar etmek istiyoruz.

6284 sayılı kanunun hayata geçirilmesinin ve etkili şekilde uygulanmasının kadına yönelik şiddetin son bulması için kritik olduğunu savunuyoruz.

Bu yasanın uygulanması için her türlü desteği sunmaya, kadına yönelik şiddetle mücadelede paydaşlarımızla birlikte aktif rol oynamaya devam edeceğiz. Şiddet mağduru kadınların haklarını koruyan bu önemli düzenlemenin zayıflatılmasına yönelik her türlü girişimin karşısındayız. 6284’e sahip çıkmak, insanlık onuruna sahip çıkmaktır.

Kadınların şiddetten uzak, güven içinde yaşayabilecekler bir toplum yaratmak için mücadelemiz sürecektir. 6284 sayılı kanun, sadece mağdurların değil, toplumun tamamının güvencesidir” açıklamalarında bulundu.

“ÇOCUĞA ŞİDDETE HAYIR”

Basın açıklamasının çocuklara yönelik şiddet kısmına devam eden Başar Elitaş; “Peki ya biz çocuklar? Dünyayı değiştirmek, onu güzelleştirmek için büyümekteyken, yarının anne babası olma hayaliyle, geleceği inşa edecek büyüklerimize katılmak umuduyla yaşarken başımıza gelenler? Uluslararası antlaşmalar ve yasalarla garanti edilen haklarımızı kullanmak yerine bunları savunmaya çalışıyoruz. İnsanca yaşamak için çocukça büyümek isterken bir de bakıyoruz ki, daha kundakta anne sütüne ulaşamadan birilerinin menfaatlerine kurban edilen kardeşlerimizin haberlerini izliyoruz.

Şiddetin, istismarın pençesinde yaşadığımız travmalarla olgunlaşıyoruz, ancak bu yükü taşımak bir yetişkin için bile dayanılmazken, şiddet sarmalında büyüyen bizlerden aydınlık bir geleceği inşa etmemizi nasıl bekleyebilirsiniz ki? Bugün sizin yanınızda alandayız. Yarın şiddet kurbanı olmamak için sesimizi yükseltiyoruz. Çocuğa şiddete hayır!” ifadelerini kullandı.

“HAYVANLARI TEHDİT GÖRENLERE İNAT MEYDANLARDAYIZ”

Basın açıklamasına hayvana şiddet konusu ile devam eden Lüleburgaz Kent Konseyi Hayvan Hakları Çalışma Grubu Başkanı Sevnur Çevik; “Araştırmalara göre hayvana yapılan şiddet ile insana yapılan şiddet arasında bir bağ vardır. Hayvanlara şiddet uygulayan kişiler daha sonra insanlara da şiddet uygulamaktadır.

Bizimle sevgi dilini konuşan canlarımız, şiddetin çözümü hayvan dostlarımız belki de. Masumlukları, sadakatleri ve devamlı bizi neşelendirecek arkadaşlıklarıyla dünyayı paylaştığımız hayvan dostlarımızı severek belki de huzur ve mutluluk dolu geleceği inşa etmek mümkün.

Bizden bekledikleri bazen bir tas su, bazen biraz yemek, ama en çok da ilgi ve şefkat. Oysa yaşadıkları şiddet yetmezmiş gibi, şimdi de çıkarılan bir yasayla arkasındaki sebeplere bakılmaksızın belirsiz bir geleceğe hapsedilmekteler. İçinde büyüttüğü öfkeyi savunmasız hayvanlardan çıkarmaya çalışanlara inat, onları tehdit gibi görenlere inat bugün meydanlardayız.

Hepimizin olduğu gibi onların da yaşam hakkını sonuna kadar savunuyoruz. Unutmamalıyız ki, hayvan sevgisini içinde taşıyanlar, şiddete en uzak yaşayanlardır. Şiddete karşı bulacağımız tüm çözümlerde hayvan dostlarımız bizimle beraberdirler. İşte bu yüzden hayvanlara, canlarımıza karşı şiddete hayır!” dedi.

“AYDINLIĞA ÇIKMAK İÇİN YÜRÜYELİM”

Basın açıklamasının sonunda söz alan Lüleburgaz Kent Konseyi Başkanı Günalp Çakır da; “Uyandığımız her yeni günde, artık görmek istemediğimiz kötülüğün her türlüsüne karşıyız. Hiçbirini bir birinden ayırmadan, hepsine karşı yapılacaklar için harekete geçmeliyiz. Kadına bakarken çocuğa, hayvanları korumaya çalışırken doğaya yönelen kötülüğün maddi manevi hırslarını yine ancak onlar kadar cesur olarak kırabiliriz. Aileden başlayarak, toplumumuzun tamamında huzur iklimini yaratmak için, vahşice katledilen, sapkınlıklara kurban edilen kadınlarımız için, geleceği göremeden aramızdan giden, istismarın her türlüsünde eriyip giden çocuklarımız için, günahsız yere katledilen can dostlarımız için, ve geriye kaldığımız şu dünyada elimizden alınan doğa için bugün bir başlangıç olsun, ülkemizin dört bir yanında tepki gösteren her bir vatandaşımıza selam olsun, aydınlığa çıkmak için yürüyelim arkadaşlar!” diyerek basın açıklamasını sonlandırdı.

YÜZLERCE LÜLEBURGAZLI VATANDAŞ SOKAĞA İNDİ

Yapılan basın açıklaması ardından ana pankartın arkasında toplanan Lüleburgazlı vatandaşlar, Lüleburgaz Kent Konseyi Genel Sekreteri Meltem Siftahoğlu ve Lüleburgaz Kent Konseyi Başkanı Günalp Çakır liderliğinde yürüyüşe başladı.

Yaklaşık 400 kişinin katıldığı yürüyüşte düdükler ile protesto yapılmasının yanı sıra “Kadın, Yaşam, Özgürlük!”, “Sus sus nereye kadar? Artık yetti buraya kadar!”, “Kadın, erkek el ele mücadeleye!”, “Çocuk susmaz sende susma!”, “Kısırlaştır, aşılat, yerinde yaşat!”, “Kurtuluş yok, tek başına, ya hep beraber ya hiç birimiz!” şeklinde sloganlar atıldı.

İstanbul Caddesi’nden Fatih Caddesi’ne yürüyen grup daha sonra Kongre Meydanı’nda toplanarak şiddetin her türlüsüne karşı birliktelik çağrısı yaptı.

“BİR YOZLAŞMA, ÇÜRÜME İÇERİSİNDEYİZ”

Yürüyüşün son bulması ile Lüleburgaz Kongre Meydanı’nda konuşma yapan Lüleburgaz Belediye Başkanı Murat Gerenli ise; “İster pandemi deyin, ister ekonomi deyin fark etmez. Bir yozlaşma, çürüme içerisindeyiz ve bu yozlaşma ile çürümenin bir sebebi var. Değerlerimizi yitiyoruz. Sevgiyi, saygıyı, dayanışmayı, hoşgörüyü büyütmek zorundayız. Özellikle kadınlarımıza, çocuklarımıza, sokakta ki can dostlarımıza sahip çıkmak zorundayız.

Az önce sevgili Kent Konseyi Başkanı çok güzel ifade etti, çok güzel şeyler söyledi tüm konuşmacılar. Sevgiyi yaşatmazsak, sevgiyi büyütmezsek gerçekten geleceğimiz çok kötü, çok karanlık.

Bu akşam burada bulunan herkesi sevgi ve saygı ile selamlarken hepinize burada olduğunuz için, duyarlılığınız için tekrardan çok teşekkür ediyorum. Diliyorum ki bir daha böyle olaylar için toplanmayalım. Sevgi, saygı için toplanalım. Artık nefret, şiddet ve husumet için toplanmayalım. İnsanların doğaya ve hayvanlara husumeti bir an önce bitsin.

Ben burada sizlerden birisi olarak bulunmaktan dolayı çok mutluyum. Üzerimize ne düşüyorsa hep birlikte yapalım. Saygı, sevgi ve dostlukla kalın” diyerek sözlerini noktaladı.

Comments


bottom of page