top of page
Yazarın fotoğrafıAhmet Güdücüoğlu

KIRMIZI PAZARTESİ

Kırmızı Pazartesi adlı roman, Gabriel García Marquez’in en önemli eserlerinden birisidir. Kırmızı Pazartesi, en basit tanımlaması ile bir cinayet romanıdır. Biraz daha dikkatli okur için, bir töre cinayetini anlatır. Ama derinlemesine bakıldığında toplumsal ahlâk kurallarını, insan vicdanını, adaleti, ötekileştirmeyi ve toplumsal ikiyüzlülüğü hallaç pamuğu gibi savurup darmadağın eder. Bir toplumun susarak ve edilgenliğiyle suç ortağı olmasına ayna tutar. Eserin konusu cinayet, cinayetin sebebi ise namus meselesi. Cinayeti işleyenlerde kızın namusunu temizleyen abileri. Cinayeti kimin işlediği her şey kitabın en başlarında verilmesine rağmen, o cinayet işlenene kadar gelinen kısmı yazar kendi ağzından anlatmış. Yazarın anlatımı olağanüstü ve kurgusu muazzam olmuş. Kitapta insan  vicdanını,tabuları,ötekileştirmeyi, örf ve adetlere bu denli bağnaz olmaları anlatılmaktadır. İnsanların cinayetin işleneceklerini bilmelerine rağmen, kimsenin umursamayıp duyarsız kalması, toplumun kültürel yapısını göz önüne çıkarmaktadır. Bunlar kadın ve erkek ayrımcılığı, erkeğin üstünlüğü, ekonomik unsurların sınıflandırılması gibi etmenlerden oluşmaktadır. Marquez bu namus cinayetini sadece kızın kardeşlerine yüklemiyor. Ahlâk cinayetlerinin sorumlularını toplum olarak biz bireylere de yüklüyor. Zira kardeşler cinayeti işlemeden çok önce, kasabada her yerde kız kardeşlerine zararda bulunan Santiago Nasar' ı öldüreceklerini söylüyorlar. Bunun nedeni bana göre Santiago Nasar' ın kasabayı terk ederek cinayetin önlenmesi, ya da toplumun bir şekilde işlenecek bu cinayeti engellenmesini umuyorlar. Fakat toplumdaki hiç bir insan katilleri dikkate almayacak, cinayetin işlenmesi yönünde deyim yerindeyse katilleri cesaretlendireceklerdir.“Ben kadınım, şiirlerden çok küfürlerde geçti adım”. Diye kadınlara yapılan kötü davranışları dizelerine dökmüş Didem Madak. Bu konuda toplumun bakış açısı belli. Fakat kadını değersizleştiren, hor gören, iten, kıyan bu yozlaşmış kültür, bizim kültürümüz değil. Kadınlara seçme ve seçilme özgürlüğü verilme kronolojisinde İtalya, Fransa, İspanya ve Yunanistan’dan öndeydik. Günümüzde ise, sloganımız “Ölmek istemiyoruz”. İnsanın çok gücüne gidiyor. Bu ülkede dört şey olmayacaksın:” kadın, çocuk, ağaç, sokak hayvanı," demişti Yaşar Kemal. Maalesef çocuklar istismar ediliyor, ormanlar yok ediliyor, hayvanlar işkence çekiyor ve kadınlar öldürülüyor.

"Her kadın,biraz gökyüzüdür,biraz çiçek.Biraz yorgunluktur,biraz serinlik.Biraz hayaldir kadın,biraz hüzün.Biraz hayattır;ama daha çok'annedir' kadın.Ne de çok yakışır."Aziz Nesin

 Geçen yıllarda kızının yanında kocası tarafından katledilen Emine Bulut’un dramı tüm kişilerin yüreğini dağladı. Bu olayda İnsanlık “anne lütfen ölme” sözüyle can çekişti, “ben ölmek istemiyorum” sözüyle öldü. Ahlak, namus deyince sadece kadınları aklına getiren zihniyet sakattır. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformunun Kasım 2023 Raporunda, Kasım ayında erkekler tarafından 33 kadın öldürüldü, 24 kadın şüpheli şekilde ölü bulundu. Öldürülen 33 kadından 9’u boşanmak istemek, barışmayı reddetmek, evlenmeyi reddetmek gibi kendi hayatına dair karar almak istemesi bahanesi ile 2’si ekonomik bahanelerle, 1’i annesini koruduğu için annesiyle birlikte öldürüldü. 21’inin ise hangi bahaneyle öldürüldüğü tespit edilemedi. 21 kadının hangi bahaneyle öldürüldüğünün tespit edilememesi, kadına yönelik şiddetin ve kadın cinayetlerinin görünmez kılınmasının bir sonucudur. Bu ay kadınların %42’si evli olduğu erkek tarafından öldürüldü. Kadınların 23’ü evinde, 3’ü sokakta, 3’ü ıssız yerde, 2’si kamusal alanda, 1’i otelde, 1’i arabada  öldürülmüştür. Bu ay öldürülen kadınların %70’i evlerinde öldürüldü. Bu ay öldürülen kadınların 20’si ateşli silahlarla, 7’si kesici aletle, 3’ü boğularak, 1’i darp edilerek öldürüldü. 2 kadının nasıl öldüğü tespit edilemedi Bu ay öldürülen kadınların %61’i ateşli silah ile öldürüldü.

 Bir ülkenin meydanlarındaki, sokaklarındaki hayatı öğrenmek için o ülkenin çocuklarının oyunlarına bakmak yeterlidir. Kız çocuklar bebek sallarken, erkek çocuklar oyuncak tabancalarla ateş etmekte ya da arabalarını birbirleriyle çarpıştırmaktadır. Gazete sayfalarının kadın cinayetleri ve trafik kazaları haberleriyle dolu olmasına rastlantı diyebilir miyiz?Gelişmekte olan Dünya’nın çeşitli bölgelerinde ataerkillik hâlâ kaba, hatta korkunç bir biçim altında varlığını sürdürmektedir: çoğunluğu Afrika'da kadınlar her türlü sömürülmekte; Hindistan’da gelin cinayetleri hâlâ sürmekte ve kız çocuklarının çoğu kez istenmemesine ve bazen de ölüme terkedilmesine yol açan bir drahoma sistemi kalıcılığını muhafaza etmektedir. Tüm bunların nedeni kaba, ilkel ataerkil düşünce modelidir. Erkekleri değiştirmeden toplumu dönüştürmeniz mümkün olamaz.  Erkeklik anlayışını sadece cinsiyetçiliğe indirgeyen topluluk, aynı zamanda her konuda maalesef kendini haklı görebilmektedir.

14 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


bottom of page