“En yüksek kayıplar 2024 yılında yaşanmıştır”
Kırklareli Barosu Kadın Hukuku Komisyonu, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü kapsamında basın açıklaması düzenledi. Açıklamayı Kırklareli Barosu Kadın Hukuku Komisyonu Başkan Yardımcısı Sonay Dinçer yaparken, Türkiye’de 2024 yılının kadınlara karşı ayrımcılık ve eşitsizliğin derinleştiği bir yıl olduğunu söyledi.


Kırklareli Barosu Kadın Hukuku Komisyonu, Lüleburgaz Adliyesi önünde 8 Mart Dünya Kadınlar Günü Kapsamında basın açıklaması düzenledi. Açıklamayı Kırklareli Barosu Kadın Hukuku Komisyonu Başkan Yardımcısı Sonay Dinçer okudu.
Dinçer, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nün; kadınların hak, özgürlük eşitlik ve emek mücadelelerinin tarihi aynı zamanda insan hakları mücadelesinin tarihi olduğunu belirterek Türkiye’de 2024 yılının kadınlara karşı ayrımcılık ve eşitsizliğin derinleştiği bir yıl olduğunu söyledi.
İstanbul Sözleşmesi ve 6284 sayılı kanuna dikkat çeken Sonay Dinçer, veri tutulmaya başlandığından beri 394 kadın cinayeti ve 258 şüpheli kadın ölümü ile birlikte, 2024 yılının en yüksek kayıpların yaşandığı yıl olduğunu ifade etti.
Cumhuriyet devrimleri ile birlikte kadınların elde ettiği hak ve kazanımları geriye götürmeye çalışan her türlü zihniyete karşı olduklarını belirten Dinçer, kadına karşı ayrımcılığın ortadan kalktığı, kadının eşit ve özgür bir birey olarak var olduğu bir Türkiye ve dünya için sürdürdükleri mücadelelerine devam edeceklerinin de altını çizdi.
“EN YÜKSEK KAYIPLAR 2024 YILINDA YAŞANMIŞTIR”
Kırklareli Barosu Kadın Hukuku Komisyonu Başkan Yardımcısı Sonay Dinçer yaptığı basın açıklamasında, “8 Mart dünya emekçi kadınlar günü, kadınların hak, özgürlük, eşitlik ve emek mücadelelerinin tarihi aynı zamanda insan hakları mücadelesi tarihidir.
Toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanamamasının yarattığı en can yakıcı sorun, bir insan hakkı ihlali olan kadına karşı şiddettir. Kadınlara, kadın oldukları için yöneltilen şiddet, özellikle bundan zarar gören kadınları savunmasız durumda bırakan cinsiyetçi toplumsal yapının ve cezasızlık politikasının ayrılmaz bir parçasıdır.
2024 yılı; kadınlara karşı ayrımcılık ve eşitsizliğin derinleştiği, kadın haklarını her alanda geriletecek akıl almaz önerilerin yapıldığı hatta günlük yaşama geçirildiği ve kadın cinayetlerinin sıradanlaştığı bir yıl olarak geçmiştir. 394 kadın cinayeti ve 258 şüpheli kadın ölümüyle, veri tutulmaya başlandığından bu yana en yüksek kayıplar 2024 yılında yaşanmıştır.
Bu sebeple altını çizerek söylüyoruz: kadına yönelik şiddetin varlığının bu denli yoğun olduğu ülkemizde, aile mahkemelerinin görevli olduğu alanlarda ve davalarda arabuluculuk ve uzlaştırma alternatif çözüm yöntemlerinin kabulü mümkün değildir” dedi.
“DEMOKRATİK VE LAİK SOSYAL HUKUK DEVLETİNİN GEREĞİDİR”
İstanbul Sözleşmesi'nden imzanın çekilmesi ve 6284 sayılı yasanın etkin uygulanmaması; toplumsal cinsiyet eşitliğine karşı olan, kadının özgür birey olduğunu kabul etmeyen zihniyete cesaret vermiş, kadına yönelik ayrımcılığın artmasına zemin hazırlamıştır.
Kadının onurlu, özgür ve güvenli yaşam hakkını koruyacak; eğitimden istihdama, yönetim kademelerinden siyasi temsile kadar her alanda eşit bir şekilde var olmasını sağlayacak politikalar üretilmesi, insan haklarına dayalı, demokratik ve laik sosyal hukuk devletinin gereğidir.
Devletin her kademesindeki yetkilileri; kadın-erkek eşitsizliğini besleyen ve toplumu dönüştürmeye yönelik girişimleri durdurmaya, medeni hakların kullanımında kadının karşısına çıkan engelleri ortadan kaldırmaya, Anayasa'da yazılı olan Cumhuriyetimizin temel niteliklerine ve uluslararası sözleşmelere uyumlu politikalar üretmeye davet ediyoruz.
Cumhuriyet devrimleri ve kararlı mücadelemizle elde ettiğimiz kadın hak ve kazanımlarını geriye götürmeye yönelik her türlü zihniyetin, söylemin, girişimin karşısında olacağımızı; kadına karşı ayrımcılığın ortadan kalktığı, kadının eşit ve özgür bir birey olarak var olduğu bir Türkiye ve dünya için mücadelemizi ve dayanışmamızı sürdüreceğimizi, haklarımızın teminatı olan Laik Cumhuriyetimize ve Atatürk devrimlerine bağlılığımızı bir kez daha kamuoyuyla paylaşıyoruz” diyerek sözlerini noktaladı.
Basın açıklamasında Kırklareli Baro Başkanı Mümün Neşetoğlu ve diğer erkek avukatlar da katılarak destek verdi.
Comments