Birine iyilik yaptığınız zaman ne kadar mutlu olduğunuzu hissedin. Kendinizi bir şeyi başarırken gördüğünüzde ne hissediyorsanız aynısını birinin yüzünde gülücükler oluşturduğunuzda da hissedeceksiniz. “Senin için ne yapabilirim?” sorusu kadar karşınızdaki insanı rahatlatacak başka bir cümle olamaz. Belki elinizden bir şey gelmeyecek ama o cümlenin vereceği güven o kişiye en büyük iyiliktir. Bir iyilik yaptıktan sonra peşinden birçok iyiliği de getireceksiniz. Siz iyilik yaptıkça kendinizi mutlu hissedecek ve bir kere bunu deneyimledikten sonra sürekli insanlara iyilik yapmanın tadını çıkaracaksınız. Tabii ki, kendinizi iyilik yapmaya adayın, insanların her dediğine evet diye cevap verin demiyoruz. Sadece yardım etmenin büyük şeyler olduğu algısını değiştirip iyiliğin küçük ya da büyük olamayacağını, içinizden gelmesinin yeteceğini bilin yeter. Şimdiye kadar söylediğimiz her şeyi unutup sadece bu maddeye uysanız bile yeter. Çünkü yapacağınız her iyilik sadece içinizden geldiğinde yararlı olacaktır. Sadece gerçekten isteyerek yaptığınız iyilikler içinizi mutluluk ve huzurla dolduracaktır. İyilik dediğimiz şey zorla ya da istemeyerek olmaz. Biri sizi ona iyilik yapmanız için zorlayamaz, hayır demek istediğiniz bir şeye evet derseniz mutlu olmazsınız, yarım yamalak yaptığınız bir iyilik kimseye fayda sağlamaz.İşte bütün bunlar yüzünden yapacağınız iyiliğin içinizden gelmesi gerektiğini unutmayın.” İyilik” sadece tek bir gün değil hayatta olduğunuz sürece hem yaparak hem de görerek sizi mutlu edecek bir şeydir. Eğer siz de sadece tek bir iyiliğin bile bütün bir dünyayı değiştireceğine inanıyorsanız hayatınızı iyiliklerle doldurun. Herkes önce kendi içini temizlerse bütün dünya temizlenecek ve gerçekten “iyilik” dünyayı kurtaracaktır.
Geçen günlerde İzmir’de bir caninin katlettiği taksici Oğuz Erge yaşamanı yitirdi. İyiliğini böyle kaybediyor insan; Kalbimin fiziksel olarak sızladığını hissettim. O sızı beni Nurullah Genç’in o hikâyesine götürdü;
Bir adam devesinin sırtında çölde hareket halindeyken susuz kalmış bir adamla karşılaşır. Perişan halde adam selam verir ve bir yudum su ister.
Adam deveden iner matarası ile su ikram eder. Suyu içen adam ayağa kalkar devenin sahibine bir yumruk atıp matarayı elinden alır. Devenin üstüne binip yola koyulur. Devinin sahibi arkadan seslenir. Kardeş dur der. Bir şey söyleyeyim deve de senin olsun matara da, hakkım da helal olsun. Ama senden tek bir şey isteyeyim der.
Hırsız kahkahalarla güler söyle bakalım şimdi ben yürüyeceğim sen duracaksın ne istiyorsun der.
Allah rızası için bunu kimseye anlatma der. Ne olacak ki anlatsam diye cevap verir hırsız. Devenin sahibi;
“Anlatırsan artık insanlar ne çölde kalmışlara, ne de susuz kalmışlara inanmaz.” der.
Yani anlatırsan artık insanlar ne susuz kalana, ne çölde kalana yardım eder.
Bu caniye ağız dolusu söylenecek söz var ve hatta üzüntümü tarif eden bir söz ya da söz öbeği bulamadım. İnsanlık bitmiş, insanlık ölmüş falan da diyemiyorum. O evreleri sanırım geçmişim. Sadece şu sözü söylüyorum;
Biz kalbi güzel bir insanı kaybettik, dünya bu güzellikten mahrum kaldı.
Taksici Oğuz Erge yaşamanı yitirdi. Mekânı cennet olsun. Ailesine ve iki evladına sabır diliyorum.
“İyilik demek kimseye kötülüğü dokunmamak değil, kötülük yapacak cevheri içinde taşımamak demektir." İçimizdeki Şeytan, Sabahattin Ali
Comments