Günlerdir dünyanın gözü önünde Filistin topraklarında büyük bir katliam devam etmekte. Gazze’de sağ kalanlar yaşananların şokuyla, enkaz arasında sevdiklerini aramaya ve küçük-büyük cansız bedenleri enkaz altından çıkarmaya çalışıyor. İsrail’de Hamas’ın sorumlu olduğu dehşetten sersemlemiş ailelerin çığlıkları akıldan çıkacak gibi değil. İşin kötüsü her şey daha da kötüye gitmektedir. İsrail Gazze’deki yüz binlerce kişinin evlerini terk etmeleri için sadece 24 saatleri olduğunu… yoksa öleceklerini söyledi. Bu korkunç istismarın sona ermesi için gereken şey bir anlaşmanın sağlanmasıdır. Hamas rehin tuttuğu çocukları ve aileleri serbest bırakmalı; aynı şekilde İsrail de hapse attığı Filistinlileri serbest bırakmalı, okullara ve nüfusun yoğun olduğu bölgelere askeri saldırılarını durdurmalıdır. Savaş karşıtı kampanyalar savaş düzeneğini durdurmaya yardım etmek için önemli katkı sağlayabilir. ABD, Katar, Türkiye ve Almanya’nın kilit liderleri; savaşı durdurabilmek için İsrail ve Hamas üzerindeki nüfuzlarını kullanabilirler.
Kilit liderler halen İsrail ve Hamas’la müzakere etmeye çalışıyorlar ve bazı kaynaklara göre dünya çapında halktan gelecek çok büyük bir kamuoyu baskısı iki tarafı da halkın korunması için harekete geçmeye ikna etmede etkili olacak.
Böylesi bir çağrı, çapraz ateş arasında kalan masum canların kurtarılması için yapabilecek en önemli şey olacak.
Böyle bir çağrının sesi savaş davullarını bastıracak kadar yüksek çıkmalı.
Gerçek şu ki bu konuda tutum almak cesaret gerektiriyor. Bu defaki kıyımdan hem İsrail hükümetinin zalim apartheid (apartheid=ırksal ayrımcılığı savunan politika) politikaları hem de Hamas’ın insanlık dışı saldırıları sorumlu. On yıllardır Filistinlilere karşı işlenmeye devam eden savaş suçlarına ilişkin dünya çapında hükümetlerin sürüp giden kolektif sessizliği onları da suç ortağı yapıyor.
Filistin ve İsrail’de aileler güvenli bir hayat sürmenin özlemi içindeler. Avaaz ‘ses’ demek. (avaaz=iklim değişikliği ,insan hakları ,hayvan hakları ,yolsuzluk, yoksulluk , ve çatışmalarla ilgili internet üzerinden küresel çapta faaliyetler gösteren sivil toplum kuruluşu) Çünkü sessizliğin ; baskının ölümcül bir müttefiki olabileceğine inanıyoruz. Ve bugün seslerimiz her zamankinden daha büyük önem taşıyor. Dev bir uyarı çığlığı oluşturulmalı. Kritik başkentlerde bu sesin gereken kulaklara ulaşmasını sağlamalıyız. Savaşın durdurulması talebini Gazze’ye düşen bombaların sesini bastıracak kadar yüksek sesle haykırmazsak taraflar ve lider ülkeler harekete geçmeyecekler.
İnsanların sebepsiz yere öldürülmeleri elbette normal karşılanacak bir durum değildir. En şiddetli bir şekilde kınanmalıdır. Ancak bunun yanısıra tarihte Filistin ile ilgili ilişkilerimiz hakkında bilgi sahibi olmakta yarar var.
Filistin Osmanlıdan Nasıl Ayrıldı?
Filistin, 1516'dan 1917'ye kadar Osmanlı İmparatorluğu'nun bir parçasıydı. 1917'de, I. Dünya Savaşı sırasında, İngilizler Kudüs'ü ele geçirdi ve Filistin'in Osmanlı İmparatorluğu'ndan ayrılmasına yol açtı.
Filistin'in Osmanlı İmparatorluğu'ndan ayrılmasında rol oynayan başlıca faktörler şunlardır:
I. Dünya Savaşı: I. Dünya Savaşı sırasında, Osmanlı İmparatorluğu, İngiltere, Fransa ve Rusya'nın oluşturduğu İtilaf Devletleri ile savaşa girdi. İngilizler, savaşın bir parçası olarak Filistin'i işgal etti ve 1917'de Kudüs'ü ele geçirdi.
Balfour Deklarasyonu: 1917'de, İngiltere Dışişleri Bakanı Arthur Balfour, Lord Rothschild'e bir mektup yazdı ve mektupta Filistin'de Yahudiler için bir ulusal vatan kurulmasını desteklediğini belirtti. Bu deklarasyon, Filistin'de bir Yahudi devletinin kurulmasını isteyen Siyonist hareket için bir dönüm noktası oldu.
Sykes-Picot Antlaşması: 1916'da, İngiltere ve Fransa, Filistin'in paylaşımını öngören Sykes-Picot Antlaşması'nı imzaladılar. Bu antlaşma, Filistin'in büyük bir kısmının Fransa'nın kontrolü altında kalmasını öngörüyordu.
Milletler Cemiyeti Mandaları: I. Dünya Savaşı'nın sonunda, Milletler Cemiyeti, Osmanlı İmparatorluğu'nun eski topraklarını manda yönetimlerine verdi. Filistin, 1922'de Birleşik Krallık'ın manda yönetimine girdi.
Filistin'in Osmanlı İmparatorluğu'ndan ayrılması, bölgenin tarihinde önemli bir dönüm noktası oldu. Bu olay, Filistin'de bir Yahudi devletinin kurulmasına yol açtı ve bölgenin günümüzdeki siyasi durumunu şekillendirdi.
Filistin'in Osmanlı İmparatorluğu'ndan ayrılmasının sonuçları şunlardır:
Filistin'de bir Yahudi devleti kuruldu: 1948'de, Birleşmiş Milletler, Filistin'i Yahudiler ve Araplar arasında paylaşmayı öngören bir planı onayladı. Ancak, Araplar bu planı reddetti ve İsrail Devleti kuruldu.
Filistin-İsrail sorunu başladı: İsrail Devleti'nin kurulmasıyla birlikte, Filistinliler ve İsrailliler arasında bir çatışma başladı. Bu çatışma, günümüzde de devam etmektedir.
Filistin'in bölünmesi: Filistin, İsrail Devleti'nin kurulmasıyla birlikte bölündü. Filistinlilerin yaşadığı topraklar, İsrail, Ürdün ve Mısır tarafından kontrol edilmeye başlandı.
Filistin'in Osmanlı İmparatorluğu'ndan ayrılması, bölgenin tarihini ve günümüzdeki siyasi durumunu önemli ölçüde etkilemiştir.
Filistin Osmanlı'ya İhanet mi Etti?
Bazı insanlar, Filistinlilerin Osmanlı İmparatorluğu'na karşı İngilizlerle işbirliği yapmalarını ihanet olarak görürler. Diğerleri ise, Filistinlilerin kendi bağımsızlıklarını kazanmak için mücadele etmelerini ihanet olarak görmezler.
Filistinlilerin İngilizlerle işbirliği yapmalarının nedenleri arasında şunlar yer alır:
Filistinlilerin Osmanlı İmparatorluğu'ndan memnuniyetsizliği: Filistinliler, Osmanlı İmparatorluğu'nun yönetiminden memnuniyetsizdi. Filistinliler, Osmanlı İmparatorluğu'nun kendi topraklarını ve haklarını görmezden geldiğini düşünüyordu.
İngilizlerin Filistin'e bağımsızlık sözü vermesi: İngilizler, Filistinlilere, Filistin'in bağımsız bir devlet haline gelmesine yardım edeceklerini vaat etti.
Fransa ve Rusya'nın Filistin'i işgal etme tehdidi: Fransa ve Rusya, Filistin'i işgal etmek için tehdit ediyordu. Filistinliler, İngilizlerle işbirliği yaparak, Fransa ve Rusya'nın Filistin'i işgal etmesini önlemek istedi.
Filistinlilerin İngilizlerle işbirliği yapması, Osmanlı İmparatorluğu'nun Filistin'den çekilmesine yol açtı. Bu durum, Filistin'de bir Yahudi devletinin kurulmasına ve Filistin-İsrail sorununun başlamasına neden oldu.
Filistinlilerin Osmanlı İmparatorluğu'na ihanet mi ettiği, tarihçiler arasında hala tartışılan bir konudur. Bazı tarihçiler, Filistinlilerin kendi bağımsızlıklarını kazanmak için mücadele etmelerini ihanet olarak görmezler. Diğerleri ise, Filistinlilerin İngilizlerle işbirliği yaparak Osmanlı İmparatorluğu'nun yıkılmasına katkıda bulunduklarını ve bu nedenle ihanet ettiklerini savunurlar.
SAVAŞAN TARAFLARIN KARAR VERİCİLERİNE SORMAK GEREKİR. SİZ KİMİN SİLAHI İLE KİMİ ÖLDÜRÜYORSUNUZ.
Gelin daha fazla kan, daha fazla gözyaşı dökülmeden bu anlamsız katliamı durdurun. Silaha harcanan bu paraları ülkenizin kalkınması için harcayın. Savaş bittikten sonra arkaya dönüp baktığınızda kazananın sadece ve sadece silah tüccarları olduğunu göreceksiniz. Her iki ülkenin insan ve para kaynaklarını boş yere harcamayın.
Comments