top of page
Yazarın fotoğrafıAhmet Güdücüoğlu

İklim Değişikliği

Geçen günlerde 22 Nisan Dünya Günü kutlandı. Bu doğaya karşı halkı bilinçlendirmek ve daha duyarlı davranılması için yapılan etkinliklerdir. 22 Nisan Dünya günü olarak kabul edilmektedir. Aslında Dünya Günü, Dünya’nın doğum günü olarak da görülür. Uluslararası ilk çalışma özelliğine sahip olan bu gün Dünya’nın çevresel sorunlarını ele alarak, Dünya’nın güzelliklerinin kutlandığı bir gündür. İklim değişikliği, küresel ısınma, çevre kirliliğine dikkat çekmek amaçlarından biridir. Tüm Dünya’da 22 Nisan’da kutlanan Dünya Günü ülkemizde de kutlanır. Dünya’yı güzelleştirmek ve daha iyi bir yer haline getirmek için tavsiyelerde bulunulur. 22 Nisan Dünya Günü, ilk olarak San Francisco'da 1969 yılında düzenlenen Ulusal UNESCO Dünya Konferansında John McConnell tarafından Dünya’mızın yaşamı ve güzelliğini kutlayarak karşı karşıya kaldığı çevresel tehditlere dikkat çekmek amacıyla bir özel gün düzenlenmesi fikri ile ortaya çıkmıştır.

 Dünya’nın iklimi, jeolojik zaman içinde devamlı olarak değişiyor ve bu durum küresel ortalama sıcaklıklarda önemli iniş çıkışların yaşanmasına neden oluyor. Ancak içinde bulunduğumuz ısınma dönemi, geçmişteki tüm olaylardan daha hızlı bir şekilde ilerliyor. İnsanlığın modern hayat biçimimize enerji sağlamak için ısı tutucu gazlar (diğer adıyla sera gazları) açığa çıkararak, geçen yüzyıldaki ısınmanın büyük bir kısmına sebep olduğu artık net bir şekilde biliniyor. Fosil yakıtlar, tarım, toprak kullanımı ve diğer etkinliklerimizle iklim değişikliğine hız kazandırıyoruz. Sera gazları son 800 bin yıldaki en yüksek seviyelere geldi. Sera gazı salınımındaki hızlı artış bir sorun; çünkü bu nedenle iklimimiz, canlıların uyum gösteremeyeceği kadar büyük bir hızla değişiyor. İklim değişikliği yalnızca yükselen sıcaklıklarla değil; aynı zamanda da şiddetli hava olayları, yükselen deniz seviyeleri, değişen doğal yaşam canlıları ve ortamları ile bir dizi diğer etkiyi de ilgilendirmektedir. Bilim insanları, küresel ısınmanın insan kaynaklı olduğuna ilişkin fikir birliğine varmıştır. İklim bilimcilerin yüzde 97’si, bu sonucu destekliyor.

Küresel ısınmanın en önemli sebeplerinden biri, kömür, doğalgaz ve petrol gibi fosil yakıtlar yakmamız. Bu yakıtlar, atmosferimizde bulunan karbondioksit benzeri sera gazlarının yoğunluğunu artırıyor. Bununla birlikte, hayvancılık ve tarım yapmak için ağaçların kesilmesi gibi faaliyetler, dünyamızın ortama sıcaklığının yükselmesine yol açıyor. Bilim insanları sigara içmekle akciğer kanseri arasındaki ilişkiden ne kadar eminlerse, sera gazları ile küresel ısınma arasındaki ilişkiden de o kadar eminler. Bu sonuç, yeni bir sonuç değil. Bilim insanları bu konuda on yıllarca veri topladı ve verileri analiz etti. Küresel ısınmayla ilgili uyarılar, 1980’lerin sonunda manşetlerde yer almaya başlamıştı.

 Küresel İklim Değişikliği denildiği zaman öncelikle hepimizin aklına beklenmeyen hava olayları, özellikle sıcak hava dalgaları gelmektedir. Küresel bir değişimden bahsediyoruz ve bundan kimsenin kaçışı yok. Türkiye’nin de kaçışı yok. Peki, Küresel İklim Değişikliğinden kaynaklı bu sıcak hava dalgaları ülkemiz için ne gibi durumlara sebep olabilir?

Yapılan araştırmalar önümüzdeki yarım asır içerisinde sıcaklık artışlarının yaşanacağını söylüyor. Şimdiden etkilenen Türkiye bu değişiklikten daha fazla zarar görecek. Peki, ne olacak? Türkiye için tarımda, endüstride, turizmde ve ekonomide ve daha birçok sektörde düşüş anlamına gelmektedir. Bu işin sadece maddi boyutu tabi ki. Ama değişen toprak yapısı, değişen ekosistem, kaybolan canlı türleri bunların olması daha da acı olacak. Tarım için uygun topraklara sahip olan Türkiye şimdiden kuraklaşmaya başlayan havzalara sahip. Bunun yanı sıra su konusunda çekeceğimiz sıkıntılar şimdiden kapıdan kafasını uzatmaya başladı bile. Yağışlar azalacak, karlı karsız kışlar geçireceğiz. Bozulan ekosistem bize hastalıklar da getirecek. Dahası azalan bu kaynaklar için insanlar mücadele etmeye başlayacak. Araştırmalara göre; küresel ısınma aynı şekilde devam ederse, yaz aylarında Türkiye’nin batısında sıcaklıklar 5 ila 6 derece, Orta ve Doğu Anadolu ile Güneydoğu Anadolu bölgelerinde ise 3 ila 4 derece yükselecek. Kış aylarında da sıcaklıklar 2 ila 3 derece yükselecek. Karadeniz Bölgesi’nde yağışlar yüzde 10 ila 20’lik artış gösterecek, güneyde ise yüzde 30’a kadar azalacak.

Önümüzdeki 15 -20 yıl içinde sıcaklık artışı sınırlı kalmasına rağmen, 2030’lu yılların sonlarına doğru sıcaklık artışında hızlı bir artış olacağı ön görülmüştür. Bölgelere göre değişmekle birlikte genel olarak sıcaklık artışlarında kışları 4°C, yazları ise 6°C’lik bir fark olacağı düşünülmektedir. Türkiye’nin yıllık ortalama sıcaklığında 2,5°C ile 4°C arasında bir artış olacağı gözlenmiştir. Tüm bunlar beraberinde ülkemizin su kaynaklarında ciddi derecede azalma, kuraklık ve çölleşme, tarımsal verim kaybı, orman yangınlarının sayısında, etkisinde artış ve biyolojik çeşitlilik kaybını getirecektir.

33 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


bottom of page