BM iklim hedefleri kapsamında ülkelerin % 95’i taahhütlerini sunmadı
Birleşmiş Milletler’in (BM) 2015 Paris İklim Anlaşması kapsamında, ülkelerin 2035 yılına kadar sera gazı emisyonlarını azaltma planlarını sunmaları için belirlediği son tarih geçtiğimiz günlerde doldu. Ancak, neredeyse 200 ülkenin büyük bir çoğunluğu bu kritik tarihe kadar planlarını sunamadı. Şu ana kadar sadece Amerika Birleşik Devletleri, Brezilya, Birleşik Krallık ve Birleşik Arap Emirlikleri gibi 12 ülke, emisyon azaltma taahhütlerini BM’ye iletti. Bu ülkeler, küresel karbondioksit emisyonlarının yalnızca yüzde 16,2’sini oluşturuyor.
BM İklim Sekreteri ülkelerin planlarını sunarken kaliteye öncelik vermeleri gerektiğini belirterek, kapsamlı ve etkili stratejiler geliştirmeleri için zaman tanınmasını önerdi. Ancak, iklim değişikliğiyle mücadelede aciliyet vurgusu yapan eleştirmenler, bu gecikmelerin küresel ısınmanın 1,5 derece Celsius ile sınırlandırılması hedefine ulaşmayı zorlaştırabileceğini ifade ediyor.
Avrupa Birliği ve Çin’in yıl ortasına kadar hedeflerini sunmaları beklenirken, Hindistan’ın diğer büyük ekonomilerin adımlarını bekleyeceği belirtiliyor. BM, bu planları Eylül ayında değerlendirerek toplam emisyon azaltımlarını ve gelecekteki ısınmayı önleme potansiyellerini analiz edecek.
Türkiye, henüz 2035 Ulusal Katkı Beyanı’nı (NDC) Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’ne sunmadı. Ancak, 2021 yılında 2053 yılına kadar net sıfır emisyon hedefini duyurdu ve bu doğrultuda 2022 yılında İklim Şurası’nı toplayarak bir yol haritası geliştirmeye başladı.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Türkiye’nin 2035 yılına kadar rüzgar ve güneş enerjisi kapasitesini dört katına çıkararak 120.000 MW’a ulaştırmayı planladığını açıkladı. Bu hedefe ulaşmak için yaklaşık 108 milyar dolarlık yatırım gerektiği belirtiliyor. Ayrıca, izin süreçlerinin hızlandırılması ve şebeke altyapısının iyileştirilmesi için de çalışmalar yürütülüyor.
Bununla birlikte, Türkiye’nin mevcut iklim politikaları “kritik derecede yetersiz” olarak nitelendiriliyor. Özellikle fosil gaz üretimini artırma ve bir gaz merkezi olma çabaları, kömür kullanımının devam etmesi gibi faktörler, Türkiye’nin 2053 net sıfır emisyon hedefine ulaşmasını zorlaştırabilir ve fosil yakıtlara bağımlı bir geleceğe kilitlenme riskini artırabilir.
Bu gelişmeler, iklim değişikliğiyle mücadelede uluslararası iş birliğinin önemini bir kez daha gözler önüne seriyor. Ülkelerin, küresel ısınmanın tehlikeli etkilerini önlemek için daha hızlı ve kararlı adımlar atmaları gerekiyor.
Çatı güneş panelleri, hanelerin enerji faturalarını
düşürüyor
İngiltere yayımlanan rapora göre, 3 kW gücünde bir güneş paneli sistemi, bir hanenin yıllık enerji faturasını 440 sterline(1 sterlin=45,66 TL. 440 sterlin=20 090,4 TL.) kadar düşürebiliyor. Bu tasarruf, özellikle gelirlerinin büyük bir kısmını enerjiye harcayan 3,6 milyon “yakıt fakiri” hane için faturaları yüzde 24 oranında azaltarak ciddi bir ekonomik rahatlama sağlayabilir.
İngiltere kapsamında yapılan araştırmada, çatı güneş panellerinin sağladığı yüksek tasarrufa rağmen, şu anda hanelerin yalnızca yüzde 8’inde bu sistemlerin bulunduğunu gösteriyor. Bu düşük oran, özellikle düşük gelirli kesimler için kurulum maliyetinin büyük bir engel oluşturduğunu ortaya koyuyor. Ortalama bir 3 kW’lık güneş paneli sisteminin maliyeti yaklaşık 6.500 sterlin( 296 790 TL.) seviyesinde bulunuyor ve düşük gelirli hanelerin büyük bir kısmının bu maliyeti karşılayacak birikimi bulunmuyor.
Çalışmaya göre, özellikle devlet teşviklerinin azalması, yoksul hanelerin güneş enerjisinden faydalanmasını zorlaştırdı. 2015 yılında en fakir bölgelerde güneş paneli kurulum oranı %35 ile en zengin bölgelerden (% 31) daha yüksekken, 2023 itibarıyla bu durum tersine döndü ve güneş panellerinin en zengin mahallelere yerleştirilme olasılığı, en fakir mahallelere göre iki katına çıktı.
Uzmanlar, düşük gelirli hanelerin de güneş enerjisinden yararlanabilmesi için devletin gelir düzeyine bağlı hibe ve düşük faizli kredi desteklerini değerlendirmesi gerektiğini belirtiyor. Ayrıca, üretilen fazla elektriğin adil bir fiyatla satın alınmasını sağlayacak düzenlemelerin önemine dikkat çekiliyor.
Rapora göre ;çatı güneş panellerinin hem enerji maliyetlerini düşürecek hem de net sıfır hedeflerine katkı sağlayacak bir fırsat sunduğu belirtilerek, “Hükümetin yeni Sıcak Evler Planı kapsamında, düşük gelirli hanelere yönelik özel bir destek mekanizması oluşturması gerekiyor. Aksi takdirde, güneş enerjisinin sağladığı ekonomik ve çevresel faydalardan yalnızca varlıklı kesimler yararlanacak.” denilmektedir.
Küresel ısınmayı 1.5°C ile sınırlamak için yol daralıyor
Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) tarafından yayımlanan Dünya Enerji Görünümü 2024 raporu, iklim krizine yönelik acil uyarılar içeriyor. Raporda, küresel ısınmayı 1.5°C ile sınırlandırmak için giderek daralan bir yol olduğu vurgulanırken, hükümetlerin fosil yakıtlardan yenilenebilir enerjiye geçiş planlarını hızla uygulamaya koyması gerektiği belirtiliyor. Aksi halde bu dar yolun hızla kapanabileceği ifade ediliyor.
IEA, 1.5°C hedefi doğrultusunda yeni petrol, kömür veya gaz çıkarılmasına gerek olmadığını teyit ediyor. “Net Sıfır Senaryosunda” talepteki keskin düşüşlerin, uzun teslim süreli konvansiyonel petrol ve gaz projelerine ihtiyaç duyulmayacak kadar hızlı gerçekleşeceği, ayrıca yeni kömür madenlerine veya mevcut madenlerin ömrünün uzatılmasına da gerek kalmayacağı vurgulanıyor. Bununla birlikte, yeni sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG) projelerine de yer olmadığı, şu anda yapım aşamasında olan projelerin bile 1.5°C hedefiyle uyumlu olmadığına dikkat çekiliyor.
Rapor, gelişmekte olan ülkelerin fosil yakıtlardan temiz enerjiye adil ve hızlı bir geçiş sağlaması için ciddi bir finansman açığıyla karşı karşıya olduğunu hatırlatıyor. Bu durum, zengin ülkelerin COP29’da güçlü bir küresel iklim finansmanı hedefi taahhüt etmelerinin önemini bir kez daha ortaya koyuyor.
2023 yılında enerji sistemine 560 GW’tan (1 GW=1 milyar watt) fazla yeni yenilenebilir enerji kapasitesi eklenerek rekor bir büyüme kaydedildi. Ancak, bu büyümenin dünya genelinde dağılımı teknolojiler ve ülkeler arasında eşit olmaktan uzak. Temiz enerji projelerine yapılan yatırım akışı ise her yıl 2 trilyon dolara yaklaşıyor ve bu rakam, yeni petrol, gaz ve kömür arzı için harcanan miktarın neredeyse iki katı.
IEA’nın bu raporu, küresel enerji dönüşümünün hızlandırılması ve hükümetlerin derhal harekete geçmesi gerektiğini bir kez daha güçlü bir şekilde vurguluyor.
Comments