Deniz KILIÇ yazdı...
İklim, bir yerde uzun yıllar boyunca sürekli olarak aynı ortalamada devam eden hava koşullarıdır. İklim değişikliği ise bu ortalama koşullardaki değişimdir.
İKLİM KRİZİNİN NEDENLERİ
İklim krizinin nedenlerine baktığımızda, insanların doğaya zarar veren davranışlarıyla karşılaşıyoruz.
Kişisel bakımda kullanılan kozmetik ürünlerinden, günlük yaşamda tüketilen birçok ürüne; santraller, fabrikalar, fosil yakıtlar gibi unsurlar, yani akaryakıttan kömüre kadar neredeyse Sanayi Devrimi sonrasında insanların kullandığı, tükettiği veya ürettiği birçok şey iklim krizine neden olabiliyor.
ÖRNEK VERECEK OLURSAK
En basit haliyle özetlemek gerekirse, fosil yakıtlar yanıcıdır. Yanan bu fosil yakıtlar, havaya sera gazı adı verilen karbondioksitten oluşan gazlar salmaktadır. Bu gazlar, güneş ışınlarını ve ısıyı emerek gezegenimizin sıcaklık seviyesini yükseltiyor.
Bilim insanlarının yaptığı araştırmalara göre dünyada sıcaklık artışı oldukça belirgin. Bunun önüne geçilmezse gelecekte endişe verici sonuçlarla karşılaşılması kaçınılmazdır. Örneğin, 19. yüzyıl ile günümüzü kıyaslayan bilim insanları, ortalama 1,2 santigrat derece havanın daha da ısındığını belirtiyor. Aynı döneme göre karbondioksit gazlarının artış miktarı ise %50’den daha fazla. Böyle devam ederse, yakın gelecekte dünyanın tehdit altında olabileceği bilim insanları tarafından ifade ediliyor.
İKLİM KRİZİNE KARŞI ORTAK MÜCADELE
İklim krizinin olumsuz sonuçlarının daha da artmaması veya azaltılması için ‘ortak mücadele’ sergilenmesi gerekiyor. Eğer ortak mücadele gösterilmezse, bilim insanları bu ısınmanın 4 dereceye kadar artacağını öngörüyor.
KURAKLIK ARTABİLİR
Bu da milyonlarca insanın iklim göçüne sebep olması, tarımsal üretimin çökmesi, kuraklığın her yere yayılması ve birçok bitki ve hayvan türünün yok olması anlamına gelir.
2100 YILINA KADAR DÜNYANIN 1,5 DERECE ISINMASI DURUMUNDA NELER YAŞANABİLİR?
İngiltere ve Avrupa, aşırı yağışlar nedeniyle artan sel felaketleriyle karşılaşabilir.
Orta Doğu ülkelerinde aşırı sıcak hava dalgaları yaşanacak ve tarım alanları çölleşebilir.
Pasifik bölgesindeki ada ülkeleri, deniz seviyesinin yükselmesiyle tamamen sular altında kalabilir.
Birçok Afrika ülkesinde kuraklık ve gıda sıkıntısı riski artabilir.
ABD’nin batısında kuraklık ihtimali yükselirken, diğer bölgelerinde şiddetli fırtınalar yaşanabilir.
Avustralya aşırı sıcaklık ve kuraklık dönemi yaşayabilir.
HÜKÜMETLERE VE BİREYLERE DÜŞEN GÖREVLER VAR!
2015 yılında Paris’te tarihi bir anlaşmaya varıldı. Ülkeler, iklim değişikliği gibi küresel öneme sahip bir konuda ancak bir arada ve birlikte eylem planı geliştirdiklerinde başarılı olunabileceği fikrine vardı.
Paris Anlaşması ile yüzyıl sonuna kadar, yani 2100 yılına kadar, dünyadaki sıcaklık artışını 1,5 santigrat derece ile sınırlamak için bir eylem planı hazırlandı. Buna göre birçok ülke 2050 yılına kadar ulusal karbon salımını sıfırlamayı vadetti. Ancak bunu, hükümetlerin tek bir eylem planı içerisinde, aynı anda hayata geçirmesi gerekmektedir.
BİREYLER DE İKLİM KRİZİNE KARŞI MÜCADELE EDEBİLİR
Hükümetlerin aldığı kararların yanı sıra bireylerin de iklim değişikliğine yönelik yapabileceği şeyler var. Örneğin, enerjinin daha verimli kullanılması, israf ve aşırı tüketimden kaçınılması, yenilenebilir ürünlerin tercih edilmesi, otomobilsiz bir hayatın yaşanması veya elektrikli araçlara yönelinmesi, daha az hava yolculuğu yapılması gibi…
İKLİM KRİZİ FARK EDİLİYOR
Dünya üzerinde her geçen gün kendini daha çok hissettiren iklim krizi, birçok doğa olayıyla kendisini gösteriyor. Aslında günlük haberlerde bile yaşanan doğa olaylarının asıl nedeninin iklim krizi olduğunu görebiliyoruz.
İklim krizi için bugün yapılmayan her şey, yarın daha kötü sonuçların yaşanmasına sebep olabilir. Bu yüzden her bireyin yapacağı şeyler, küçük gibi gözükse de gezegen için büyük önem taşır.
Kommentare