Yaşatıldığımız hayatın özeti 'Poğça Vekil' in hayat hikayesinin bayat hallerinden ibaret sevgili kasabalı kardeşlerim.
(Kızanlar torbaya buz koyup , kızan yerlerine pansuman yapsınlar)
Yazıya konu olan eleman CHP ile uzaktan bile akraba değilken, birdenbire kendi kurucu değerleri ile bile akraba olmayan günümüz CHP'sinin vekili oluverdi.
Bu garabete oy vermemiş olmam, beni temize çekmiyor ne yazık ki. Ben de en az bu ' ittirilen sözde vekile' oy verenler kadar suçluyum. Daha önce olanlara yeterince ses çıkartmadığım için fena halde suçluyum.
Arkadaşımız sözde esnaf temsilcisi iken, seçimlerdeki tuhaflıklar nedeniyle, birden bire hem sözde esnaf, hem de sözde halkın vekili oluverdi.
Bu kalibrede bir adamın halkın vekili olması durumu ile mandanın söğüt dalına yuva yapması durumu ikiz kardeştir.
Amma ve lakin, amma ve fakat, arkadaş ve ülkenin kurucu unsuru partimiz vasıtasıyla gördük ki namızsız manda söğüt dalına çıkabiliyormuş.
Bu gariplikten tek beklentimiz, olası bir erken seçimle bu tuhaflığın sona ermesi halidir. Olmazsa da üç yıl katlanacağız kurdele kesimi ile nişan yüzüğü takma paylaşımlarına.
Ama demedi demeyin, bu arkadaştan çıkmayacak tek şey 'halkın vekili ' olabilme potansiyelidir.
(Dikkat buyurursanız, halkın vekili olma değil, 'potansiyel olabilme ' terimini kullandım. Durum sanılandan daha berbat)
Gelelim asıl konumuza. Bu sözde vekil aynı zamanda hem vekil maaşı hem de esnafın cebinden maaş alıyor. Bu parti ilkelerine aykırı ama sanırım elemanın d-AYISI var partide.
Herhangi bir alameti farikası olmamasına rağmen hali hazırda iki makamda da maaş alma pozisyonunu gayet iyi götürüyor.
İnsanın 'Helal sana ve de elbette ki partideki gizemli d-AYINA adaş ' diyesi geliyor
Ben sabah akşam üç tane işle boğuşuyorum, her ay devlete eşek yükü ile vergi ve çalışanlarım için prim yatırıyorum ama onun kazandığının yarısı bile elime geçmiyor. (Emekli maaşımda yıllarca en üst baremden Bağ-Kur primi ödememe rağmen 10 bin lira bu arada)
Ben mi aptalım, yoksa eleman mı çok 'CİN ' çözemedim...
Bizim hikayemiz budur kardeşler. Biz hep beraber eşek gibi çalışıp hayatın yükünü taşıyacağız, pastanın çileğini bu arkadaş gibi kifayetsiz tipler götürecek.
Çilekte gözümüz yok. Ekmek eşit paylaşılsın diyoruz.
Hepsi bu.
Ama olmuyor işte. Biz eşekliğe ses çıkartmadıkça, ortalıkta elini sallasan semerciye çarpıyor.
Bu arkadaş sözde esnafın kasabadaki en kıdemli temsilcisi. Esnafa yüklenen yeni faizler hakkında tek satır lafını duyan oldu mu?
Duyamazsınız, duyamayacaksınız. Çünkü arkadaş esnaf temsilcisi değil ve ne acı ki hiç olmadı.
O esnaf kredilerini kontrol memuru idi ve ne yazık ki bu aralar kazara muhalefet partisi vekili gibi yapsa da, hala aynı pozisyonda görevini ifa ediyor. Bir nevi 'DUR ' ya da 'GEÇ ' tabelalarını kaldıran istasyon görevlileri gibi. Arada bir yere eğilip, geçenlerden yere düşenleri toplamak dışında tek hayrı yok esnafa. Olmasını da beklemeyin. Zaten bu ' kendine özgülenmiş hayrın ' da esnafla uzaktan akrabalığı bile yok.
Bu duruma ses çıkaran tek esnaf gördünüz mü?
Görmediniz di mi?
Göremezsiniz.
Çünkü esnaf bir gün doğabilecek kredi ihtiyacı için sesini çıkarmıyor.
Çıkarmayacakta.
Ve böyle tuhaflıklar yüzünden ha bire yenilmeye mahkum olacağız.
İşte bu yüzden bizim yaşamımız 'Poğça Vekil’in bayat hikayesinden ibarettir.
En iyisi, siz de yaralarınıza 'tuz ' yerine 'BUZ 'basın sevgili kardeşlerim.
Comments