top of page

HAZİRANDA ÖLMEK ZOR

 Haziran ayı yazı müjdelese de edebiyat adına hüzün çağrıştırıyor. Şair öyle güçlü bir dize yazmış ki mıh gibi zihnimize çakılmış, içimize işlemiş.

Hasan Hüseyin; “Haziranda Ölmek Zor” şiirini 02 Haziran 1970 yılında kaybettiğimiz “Orhan Kemal’in güzel anısına” yazdığını biliyoruz:

“Orhan Kemal’in güzel anısına/işten çıktım/

sokaktayım/elim yüzüm üstüm başım gazete”

03 Haziran’da Nazım Hikmet’i kaybetmemize vurgu yaparak her iki değerimizi de büyük bir saygıyla anıyor.

03 Haziran 1963. Duyuyorum ki Nazım Hikmet ölmüş. Bir sanatçı için böyle bir haberi soğukkanlılıkla karşılamak olanaksız!”

“sokaktayım/gece leylak/ve tomurcuk kokuyor/yaralı bir şahin olmuş yüreğim/uy anam anam/haziranda ölmek zor!”

 Edebiyatçılarımızın kaybından ötürü haziran ayı hüzün çağrıştırıyor. Neleri kaybettik, nelerin boşluğunu doldurarak haziran hüznünü coşkuya çevirebiliriz. Edebiyatta tesadüfleri sever misali Nazım Hikmet ile Orhan Kemal’in tesadüfi buluşmaları bizim edebiyatımıza Orhan Kemal gibi bir yazar kazandırdı. Nazım Hikmet dostlarının gelişmesi ve üretmesi için elinden geleni yapan bir yol göstericidir. 1940 yılında Bursa Cezaevi’nde aynı koğuşta kalacağı Raşit Kemali adındaki şiir meraklısı genç iki buçuk yıllık bir eğitim sürecinden sonra öyküler yazmaya başlar, ünlenir. “Orhan Kemal” adıyla tanıyacağımız Türk Edebiyatının önemli isimlerinden biri olur. Orhan Kemal’in Nazım Hikmet’le tanıştığında şiirlerini okuduğu sahne, ilişkilerinin alacağı şekli anlatması bakımından ilginçtir. Orhan Kemal bu anıyı “Nazım Hikmet’le 3,5 Yıl” başlıklı kitabında anlatır:

İlk dörtlük henüz bitmemişti:

“ ‘Yeter kardeşim, yeter… Bir başkasına lütfen…’Halbuki en güvendiklerimden biriydi… İçimde bir şeyler yıkıldı.

Bir başkası… İlk, ikinci, üçüncü mısranın yarısı.

‘Berbat!’

Kanım tepeme çaktı, başım döndü, ufaldım.

Tekrar bir başkası…

‘Rezalet!’

Gözlerim kızardı… Kızdım mı? Üçüncü şiirim

ve ilk iki mısra…

‘Peki, kardeşim, bütün bu laf ebeliklerine ne lüzum var? Samimiyetle duymadığınız şeyleri niçin yazıyorsunuz? Bakın, aklı başında bir insansınız… Duyduklarınızı, hiçbir zaman duymayacağınız tarzda yazıp komikleştirmekle kendi kendinize iftira ettiğinizin farkında değil misiniz?’

Bütün kanım tepemden ayaklarıma iniyor ve bir kağıt tomarından ibaret ‘şiirlerim’ elimden desteyle düşüyor, artık okumuyorum…

Nazım Hikmet boyuna anlatıyordu. Sık sık ‘realizm’ ve ‘aktif realizm’ kelimelerinin geçtiği uzun bir konuşma yaptı. Ne yalan söyleyeyim,hiçbir şey anlamadım. İçimde muazzam bir alem yıkılmıştı. Samimiliğine, bir türlü inanamadığım, yıkılması gereken, yalancı, sahte, haksız inanışlardan kurulmuş, temeli çürük bir alem.

‘Şimdi siz de benimkini dinler misiniz? Kendime geldim. Göz göze idik. İlave etti:‘Ama asla hatıra, gönüle bakmak yok! Siz de beni tenkit edeceksiniz, hem de olanca insafsızlığınızla.’ ”

 Edebiyatın da tesadüfleri ne çok sevdiği bu unutulmaz buluşmalarla kanıtlanıyor. Nazım Hikmet, Orhan Kemal, Ahmed Arif’in Haziran’da ölümleri okurlara zor gelse, edebiyatta büyük kayıp olsa da eserleriyle bizleri aydınlattıkları bir başka gerçek değil mi? Genç kuşaklar Nazım Hikmet’in, Ahmed Arif’in şiirleri ile sevdalanıyorlar. Dilsiz kaldığı anlarda o şiirlerle dilleniyorlar. Orhan Kemal’in romanları dizi olunca ülkemiz insanlarının yaşam öyküleri bizi sarıp sarmalıyor. Genç kuşaklar bu ölümsüz yapıtlar ve yazarlarla buluşmanın coşkusunu yaşıyorlar. Ahmed Arif’in içimizi titreten dizeleri:

“Terk etmedi sevdan beni,/Aç kaldım, susuz

kaldım, /Hayın, karanlıktı gece,/Can garip, can

suskun,/Can paramparça/ Terk etmedi sevdan

beni…”

İyi insan olunmadan, bir sevgiye yürek konulmadan ve tıpkı onun dizelerinde ifade ettiği şekilde hiç tanımadığın insanlar için bile güzel bir Dünya düşü kurulmadan, iyi yazabilmek de pek mümkün değildir. Şimdi dilerim Haziranda bizi, hepimizi daha güzel, daha aydınlık günler bekliyordur. Dilerim kurulmuştur şairin söylediği güneşin sofrası. Ve dilerim ayrı geçen zamanların ardından yakınlaşır birbirine hasret

dostların arası…

“Dalgaları karşılayan gemiler gibi

Gövdelerimizle karanlıkları yara yara

Çıktık rüzgarları en serin

Uçurumları en derin

Havaları en ışıklı sıra dağlara

Arkamızda bir düşman gözü gibi karanlığın

yolu

Önümüzde bakır taslar güneş dolu

Dostların arasındayız

Güneşin sofrasındayız…”

Comentarios


bottom of page